Çok bunaltıcı, baskılı bir yaşamdır Cemal Süreya’nınki (Cemalletin Seber). Üvey ana elinden zulüm, zorunlu iskânla Erzincan’dan göç, babanın ölümü… Bir tansık gibi Cumhuriyetin olanakları, eşitlikçiliği yetişir imdadına. Tabii ki Cemal’in zekâsı. Ortaöğrenimden sonra kendini Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bulur (Mülkiye). Mülkiye’de ilk edebiyat gecesini düzenleyen öğretmenim, ağabeyim, Çok Sevgili Prof. Dr. Cevat Geray’dan dinlemiştim. Süreya öne çıkar. Şairdir, yazardır, çevirmendir. En hasından. Süreyya’dan bir y harfinin tutuşulan bahis sonucunda atılması öyküsünü hemen herkes bilir. Ne ki hâlâ yanlış yazana rastlanıyor. Başka kimler vardır Mülkiye’de? Sezai Karakoç vardır. Veteriner Fakültesinden Muzaffer Erdost dostudur. İlhan Erdost, İlhan Berk, Turgut Uyar… yine öyle. Oluşturdukları şiir anlayışının adını, biraz da rastlantıyla Muzaffer Erdost koyar. Son Havadis gazetesindeki yazısında İkinci Yeni başlığını kullanır, öyle de kalır.
Süreya dergi tutkunuydu. Papirüs dergisi bu sevdasının simgesidir. Papirüs’ün yayımını sürdürmek için neler yapmadı ki…
Üvercinka (1958), Göçebe (1965), Beni Öp Sonra Doğur beni (1973), Uçurumda Açan (1984), Sıcak Nal (1988), Güz Bitiği (1988)… Şiirleri 1990 yılında Sevda Sözleri adıyla toplu kitaplaştı. Öyle bir imge yoğunluğu getirdi ki bugün de akan ırmaktır; yarın da aynı olacak. Açıkça bellidir. Ağabeyi Muzaffer Erdost’un gözleri önünde Mamak’ta, bir askeri aracın içinde dövülerek öldürülen İlhan Erdost için, Muzaffer Erdost’tan sonra en güzel şiiri yazdı “İlhan’ın Anısına Türkü:”
Senli benli buğday çocuk
Nerden başlasam bilemiyorum
Taşıtlar seçenek değil artık
Ayrıca cesaretim de yok
Bir bardak su içsem şimdi
Yaralarımdan dökülür
Gün ki yıkımlar günüdür
Boştur ne söylesem şimdi
(…)
Muzaffer İlhan Erdost, dostu Cemal Süreya’yı da yazdı, kitaplaştırdı (Üç Şair). Bir denemesinde “Folklor Şiire Düşman” diye yazdı; izleyen on yıllarda bu tümceyi belledi insanlar. Oysa halk ekiniyle en ilgili şairlerdendi. Tepeden tırnağa onurdu, şairdi. Darphanede müdürdü. Bakan kafaya koymuş, Süreya’yı görevden alacak. Darphanede dolaşırken parmağını oraya sürüyor, buraya sürüyor… çok tozluymuş, diyor. Camal Süreya’nın yanıtı o gün bu gün unutulmaz: Siz gelinceye kadar tertemizdi!
Nerede o güzel insanlar?..