Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Bekir ATAHAN

CHP NE YAPMALI?

CHP, son zamanlarda kamuoyunda en sık tartışılan konuların başında geliyor. Tabii her şeyden önce, CHP’den büyük bir beklenti vardı. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi, ülke için bir nefes alma ve rasyonel yönetim politikalarına dönüş beklentisi hakimdi. Kılıçdaroğlu’nun çok yoğun çalışmasına ve elinden geleni yapmasına rağmen bu süreç maalesef oluşmadı.

Gerekçeleri tabii yoğundur, farklı bir yazının konusudur. Bu yazımda “neden kaybettik” başlığından ziyade, parti içerisinde hangi tartışma başlıklarına odaklanmamız gerektiğini kaleme alacağım.

CHP örgütlerinin ve partililerin sığ tartışmalardan kaçınması, büyük resme bakması gerekir. “Sen güçlüsün beni aldın, ben güçlü olduğumda da bunu yapacağım” tarzı tartışmalar uzun vadede hiçbir sonuç veremez. Bu bir kısır döngüye yol açar, gücü eline alan istediği gibi at koşturmayı hedefler. Oysa bu mantık, iktidar yolculuğunun rotası olamaz.

Büyük resimde hedef, partide her kademede ve her alanda gerçek demokrasiyi sağlamaktır, bunu talep etmektir. Bugün il-ilçe kongrelerinde CV’si güçlü, donanımlı, çalışkan bir adayın çıkıp kazanma şansı yok. Çünkü delegelik sistemi söz konusu. Birçok nitelikli insan, gönlünden CHP’de siyaset yapmak geçerken CHP’nin kapısından girmeye dahi cesaret edemiyor. CHP’yi örgütler noktasında kapalı devre sistemden çıkartmak, albenisi olan herkesin ziyaret etmek istediği ve güler yüzlü hizmet veren bir mağazaya evirmek şarttır. Bu parti otel lobilerinde bir grup insanının kurduğu parti değil, halkın partisidir. Hep söyleriz, Kuvayi Milliye ruhunu barındırır bu parti. Her yurttaşın kolaylıkla girebildiği, görüşlerini ifade edebildiği, makam talep edebildiği, üye olabildiği bir yapıya evrilmelidir. Bunları nasıl başarabiliriz sorusunu açmak ve bunu tartışmak elzemdir.

Mevcut süreçte kimse “nasıl bir il-ilçe yönetimi oluşmalı” sorusunu, bu hedefe uygun kişiler kimler sorusunu düşünmüyor. Sadece “A ilinde, B ilçesinde kimin listesi, hangi ekip kazanır” bunların hesabı yapılıyor. Nasıl bir il başkanı olmalı sorusunu sorduğumuzda da “bunu önceden kestirmek olmaz, delege savaşını kim kazanacak onu görmek lazım” cevabı ile karşılaşıyoruz. Oysa ki önemli olan “kimin delege gücünü eline alacağı” değil, nasıl bir profilin başkan olması gerektiğinin tartışılmasıdır.

CHP Tüzüğü, CHP’nin anayasasıdır. Tüzüğün 34.maddesinde ilçe başkanlığının seçimi için ilçe başkanlıkları seçiminde kimlerin oy kullanabileceği yazıyor. İlçe başkanlığında yetkili kişileri, ilçe kongre delegeleridir.

Burada sorun, kilit kelime “delege” sistemidir. İlçe başkanını neden bir grup delege seçiyor, neden o ilçede yaşayan partililerin tümüne oy kullanma hakkı verilmiyor? Üye yapısı ile ilgili soruna ve usulsüz üye yazımı konusuna gelirsek, bu da düzenlenebilir.

“Son 2 yılda en az şu kadar saatlik parti eğitimine katılmış ve son 6 ayda parti aidatını kesintisiz şekilde düzenli olarak ödemiş olan her üye ilçe başkanlığı seçiminde oy kullanabilir” tarzı bir ibare eklersek bence kafalardaki bütün soru işaretlerini gidermiş oluruz. Bu sistem, hem oy kullanacak partililerin eğitim almış olmalarını teyit eder, hem de partiye karşı olan ödevini yerine getirmiş kişilere, partiye aidiyeti olan kişilere yetkiyi verir.

Böylece son dakika üye yazımı oy kullanma durumu gibi soru işaretlerinin önüne geçebilir.

Aksi halde bugün Ahmet yarın Mehmet, kim güçlü o dönem kimin borusu öter ise onun mevcut yönetimi ele aldığı bir görüntü oluşur.

Fakat burada amaç örgütleri verimli hale evirmek olmalıdır. CHP örgütleri şuan maalesef kapalı devre bir duruma dönüşmüş halde. Dışarıya kapalıdır. CHP örgütleri asla bir emeklilik, zaman öldürme yeri de olamaz. İl-ilçe başkanlıkları Partinin en kılcal damarlarıdır. Bölgedeki en ücra ilçedeki en ücra mahalleyi bilen, oraya parti politikasını götüren, orada seçim çalışması yapan organizmadır.

Bu seçim çalışmaları doğru politikalarla, uzun vadeye yayılarak planlı bir şekilde yapılmalı.

CHP İl-İlçe başkanlıkları gençlik kollarından bağımsız bir şekilde, gençlere, yeni yüzlere açılmalıdır. O heyecan ve kazanma isteği tüm tabana yayılmalı. Yerel yöneticilerin ve vekil adaylarının seçiminde bu teşkilatlardan gelecek geri bildirimlerden mutlaka faydalanmak gerekir.

Tüm bunların haricinde, örgütlerin “sosyal medyada paylaşacağı” çalışmalara değil, “verimli, sonuç getirir, oy kazanabilecek” çalışmalara yönlendirilmesi gerekir. Aslında daha açık ifade etmek gerekirse artık seçim çalışmalarının seçimlere 1 ay kala esnaf elini sıkmaktan, muhtarları ziyaret etmekten çıkması lazım. Seçime 1 ay kala yaptığınız esnaf ziyareti ile o esnafların gönlünü kazanamıyorsunuz. Esnaf oy vermeyecekse size “hayırlısı olsun hoş geldin” diyor, elini sıkıp dükkanından uğurluyor, sonrasında istediği partiye oyunu veriyor.

Seçimlere 1 ay kala yapılan muhtar ziyareti çalışmaları da aynı şekilde. Muhtarlar tabii ki de değerlidir, önemlidir. Fakat “ben 1 ay kala şu kadar mahallenin muhtarlarını gezdim, buradaki seçim çalışmalarımı tamamladım, bu bölgeler bizim” derseniz sandıkta yüz üstü yere çakılırsınız. Mesele el sıkmak değil, seçmenin gönlünü kazanmakta. Bu da orta ve uzun vadede seçmenin sizi tanıması, size inanması ve kendini anladığını hissetmesi ile olur. Yani gönül kazanmak 15 dakika oturup çay içmek fotoğraf çektirmek ile olacak bir şey değildir.

Mesela ben seçim sonrası kaleme aldığım raporun bir bölümünde gönül bağı kurmak için bir projemden söz ettim. İnsanlar iyi gününde ve kötü gününde yanında olanı unutmaz. Bilhassa kötü gün, kara gün dostluğu bizim için çok önemlidir. İl ve ilçe örgütlerimizde hekimlerimizin ve hekim tanıdıklarımızın listesini oluşturup, o mahallelerde sağlık sorunu yaşayan insanları parti ayırımı göz etmeksizin bölgedeki hekimlerle görüştürüp, mevcut rutin sistemden daha hızlı şekilde sağlık hizmetlerinden faydalandırmamız sağlanabilir. Bu sağlık hizmetlerinden faydalanan insanlar “CHP il-ilçe örgütünden Allah razı olsun, sağ olsun bize hemen yardımcı oldu” derler. Bu etki inanın yapılan tüm siyasi çalışmalardan daha etkili sonuç verir.

İşin özeti; sığ tartışmalardan çıkmak lazımdır. Mühim olan eksikleri tespit etmek, verimli çalışmaktır. Yapılan örgüt içi tartışmaların bu tartışmalara yönelmesi, tüzük çalışmalarının da partiyi bu çalışmalara yönlendirmesi gerekir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER