Yoksulluk Oranları Değişmedi
Yıldırım Kara, DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasının yayımladığı “Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu”na işaret ederek, 2014 yılından bu yana yoksulluk oranının önemli ölçüde değişmediğini söyledi. TÜİK verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 21’i sürekli yoksulluk içinde yaşarken, sürekli yoksulluk oranının ise yüzde 13,7 civarında sabitlendiği belirtildi.
Borçluluk ve Gelir Eşitsizliği
Yıldırım Kara, yurttaşların yüzde 56’sının konut harici mal ve hizmet alımları nedeniyle borçlu olduğunu ve borçlu yurttaşların yüzde 51’inin bu borçlar nedeniyle ciddi bir mali yük altında bulunduğunu aktardı. Ülkenin gelir dağılımının Avrupa’da en bozuk seviyelerden biri olduğuna dikkat çeken Yıldırım Kara, en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasındaki gelir farkının 9 kat olduğunu vurguladı.
Gini Katsayısı ve Sosyal Yardımlar
Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye’de Gini katsayısı 2002’de 0,41 iken 2022’de 0,44’e yükseldi. TÜİK verilerine göre ise 2024 yılında Gini katsayısı 0,413 olarak hesaplandı. Yıldırım Kara, bu verilerin, AKP’nin yoksulluğu azaltmaya yönelik propagandasının gerçeği yansıtmadığını gösterdiğini söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2025 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’na da değinen Yıldırım Kara, “Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Dayanışma Programı” kapsamında 2024 yılında tahsis edilen ödeneğin 166 milyar lira olduğunu, 2025 yılı için başlangıç ödeneğinin ise yüzde 26 artışla 219 milyar liraya yükseltildiğini belirtti.
Yıldırım Kara, şartlı eğitim ve sağlık yardımlarını içeren nakit transferlerinin 2025 yılının ilk yarısında 1 milyar 66 bin lira olarak gerçekleştiğini ve 2 milyon 83 bin kişiye ulaştığını ifade etti. Geçen yılın tamamında ise 2 milyon 706 bin kişiye 2 milyar lira ödeme yapılmıştı. Yıldırım Kara, yıl sonu itibarıyla bu ödemelerin muhtemelen artacağını belirtti.
“Kamucu Düzenle Yoksulluk Ortadan Kaldırılabilir”
Yıldırım Kara, sosyal yardımların yoksulluğu azaltmada sınırlı kaldığını vurgulayarak, “Yoksulluk sürdürülecek veya düzenlenecek bir durum değil, azaltılması ve ortadan kaldırılması gereken bir sosyal afettir. Sadece kamucu bir ekonomik ve sosyal düzen bu sorunu kalıcı olarak çözebilir” dedi.