Bilecik, Türkiye ekonomisinin bugün en çok ihtiyaç duyduğu iki şeyin reform ve istikrar olduğuna vurgu yaptı
TÜSİAD Başkanı hemşerimiz Erol Bilecik, yaygın basına verdiği demecinde, Türkiye ekonomisinin bugün en çok ihtiyaç duyduğu iki şeyin reform ve istikrar olduğunu vurguladı. Ülke ekonomisinin, sıradan bir vatandaşın ev ekonomisinden farklı olmadığını belirten Bilecik, “Torbada ne varsa, çorbada da o vardır. Ekonomide iyi sonuçlar almak için, torbamızdakileri iyileştirmemiz lazım. Bu nedenle, dijitalleşme ve 4. Sanayi Devrimi ekseninde, eğitim sistemi başta olmak üzere pek çok alanda çok ciddi değişimlere, reformlara ihtiyaç duyuyoruz. İşgücü reformu, vergi reformu, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kayıt dişiliğin azaltılması, toplumsal cinsiyet eşitliği sayabileceğimiz başlıca alanlar. Bu değişimi moda diye değil, gerektiği için yakalamak zorundayız” dedi.
.4. Sanayi Devrimi kapımıza dayandı …
Bugün Türkiye ekonomisinin ciddi bir değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu, çünkü dünya ekonomisinin teknolojik gelişmelerle baş döndürücü bir hızda ilerlediğini belirten Bilecik, yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti, blockchain uygulamalarının ekonomilerde iş yapış şekillerini ciddi anlamda sarstığını ve değiştirdiğini ifade etti. 4. Sanayi Devriminin kapımıza dayandığına değinen Bilecik, demecinde şunlara yer verdi: “Bugün günlerden ‘yarın’. Gençlerin yeni ekonomik yapıyı hem şekillendirmeleri hem de bunun içerisinde kendilerine yer bulabilmeleri için ihtiyaç duyduktan beceriler de değişiyor. İstikrardan kastımız ise, makroekonomik istikran sağlayacak kural temelli bir piyasa ekonomisi. Kısaca ‘kurallı ekonomi’ diyebiliriz.
Gerçek refah, demokrasisi güçlü bir ülkede mümkün olur.
Herkesin fikrini özgürce söylediği, korkmadan düşüncesini ifade edebildiği bir ortamda toplumların gerçek anlamda ilerleyebilir. İyi bir anayasa yapabilmenin temelinde de, ekonomik gelişimin temelinde de güçlü bir hukuk devleti vardır. Gerçek bir refahtan bahsetmek, ancak yargıya güven, hukuka saygı duyulan, demokrasisi güçlü bir ülkede mümkün ve anlamlıdır
2017’de ekonomimiz yaklaşık yüzde 7 büyüdü. Ekonomide her gösterge için daima madalyonun diğer yüzü de vardır. Bir ekonomiyi ancak kısa bir süre için potansiyelinin üzerinde bir hızla büyütebilirsiniz. Eğer potansiyel büyüme, yani ekonominin verimlilik düzeyi, üretim kapasitesi ve işgücü kalitesi kalıcı olarak artmadıysa, büyüme de kalıcı olmaz. Hatta bu tür bir büyüme, bazı finansal kırılganlıkları ve maliyetleri de beraberinde getirir. Uzun vadeli başarılar için, iş dünyasının kriteri büyümenin hızlı olması kadar kaliteli ve sürdürülebilir olmasıdır. Geçen yılki hızlı büyümenin yanına dış borçtaki önemli artışı, çift haneli enflasyonu ve giderek yükselen ve finansman kalitesi bozulan cari açığı da katmak ve neticede ekonomiyi bir bütün olarak değerlendirmek zorundayız. Sadece bardağın dolu tarafını güzel diye seyretmek, boş tarafını doldurabileceğimiz zamandan çalmaktır.
Normalleşmenin gerçekleştiği bir yıl olmasını diliyoruz …
Ekonominin amacı, ‘amacı olan bir ekonomi’dir. Bizim amacımız, ülkemizin hızla değişen dünyanın gereklerine uyum sağlaması ve küresel ölçekte rekabet edebilen bir ekonomi olmasıdır. 2018, bu anlamda bizim için bir fırsat yılı. Bu senenin, Türkiye’de özgürlük alanlarının genişlediği, ekonomik reformların gerçekleştiği ve AB başta olmak üzere Türkiye’nin dış ilişkilerinde iyileşmenin sağlandığı, normalleşmenin gerçekleştiği bir yıl olmasını diliyoruz. TÜSİAD olarak her zaman olduğu gibi ekonomimizin rekabet gücünün artması, dünya ekonomisinden hak ettiği payı alabilmesi için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Türkiye çift haneli enflasyonu hak etmiyor …
2017’de, enflasyonda 2004 yılından beri maalesef en yüksek seviye olan yüzde 11.9’a ulaştık. Gıda ve enerji gibi kalemleri dışarıda tutan çekirdek enflasyon ise yine rekor kırarak yüzde 12.3 oldu. Tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerin m enflasyonu yüzde 4 civarındadır. Bizimle beraber kırılgan 5’lide eskiden adı geçen Brezilya, Hindistan, Endonezya gibi ülkelerin hepsinde enflasyon yüzde 3-4 bandına inmiş durumda ve bu ülkeler artık listede değiller. Bize en yakın enflasyon oranı, yüzde 23 ile Arjantin’de görülüyor.
Türkiye, yaptığı reformlar ve verdiği bunca mücadele sonunda yeniden çift haneli enflasyonu hak etmiyor.”-Mehmet ÖZGÜN-