Cilvegözü Kapanırsa!

Sınırdaki milyonlar ne yapar? 10 Temmuz’da süresi dolacak olan Suriye’ye yardım operasyonunun yenilenmemesi halinde yaşanabileceklere işaret edenler, Hatay ve diğer illerin Suriye sınır hattında biriken yüzbinlerin zor yaşam şartlarına dikkat çekerken, “Bu durum, yeni bir göç dalgasını tetikleyebilir” uyarısında bulunuyor. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden organize edilen uluslararası yardım operasyonu, bu durumun, […]

Sınırdaki milyonlar ne yapar?

10 Temmuz’da süresi dolacak olan Suriye’ye yardım operasyonunun yenilenmemesi halinde yaşanabileceklere işaret edenler, Hatay ve diğer illerin Suriye sınır hattında biriken yüzbinlerin zor yaşam şartlarına dikkat çekerken, “Bu durum, yeni bir göç dalgasını tetikleyebilir” uyarısında bulunuyor.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden organize edilen uluslararası yardım operasyonu, bu durumun, Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini savunan Rusya nedeniyle durma noktasında. Söz konusu uygulamanın süresi 10 Temmuz’da dolacak.
Bu konudaki en ciddi uyarı ise BM üzerinden geldi. Birleşmiş Milletler (BM) insani yardım yetkilileri, Suriye’ye geçiş yapılan tek kapı olan Cilvegözü’nün bir yıl daha sınır ötesi yardım operasyonları için açık kalması gerektiği, aksi takdirde büyük bir insani krizin yaşanacağı uyarısında bulundu.
-TEK KAPI!-
Cilvegözü sınır kapısının kapanma ihtimali üzerine konuşan isimlerden, BM Dünya Gıda Programı (WFP) sözcüsü Tomson Phiri, Güvenlik Konseyi’nin, sınır kapısından yapılan yardım operasyonlarıyla ilgili kararının yenilenmesinin oldukça kritik bir karar olduğunu belirterek, “Suriye’ye insani yardım ulaştırılan tek sınır kapısının kapanması halinde, milyonlarca kişinin hayatı tehlikeye girer” dedi.
Geçtiğimiz hafta ortasında BM Güvenlik Konseyi’nde üç buçuk saat süren toplantıda, Türkiye’den Suriye’ye Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden yapılan uluslararası yardım operasyonlarının bir yıl daha uzatılması konusunda uzlaşma sağlanamamıştı.
-ÇARESİZLİK!-
BM Dünya Gıda Programı (WFP) sözcüsü Tomson Phiri, 2,4 milyon kişinin, gıda dahil olmak üzere bütün temel ihtiyaçlarının tek sınır kapısından BM ve ortakları tarafından sağlandığını, bölgede yaşayan Suriyelilerin bu yardımlara ihtiyaç duyduğunu belirterek, şu tespitte bulundu:
“Bu kişilerin çoğunluğunu birçok kez yerinden edilen, oldukça zor şartlarda yaşayan kadın ve çocuklar oluşturuyor. Dünya Gıda Programı’nın Suriye’ye gönderdiği yardıma ulaşan kişilerin yüzde 30’u, ülkenin kuzeybatısında yaşıyor. Tüm bu insani yardım ise tek bir sınır kapısından yapılıyor. Bugün, tahminen 12,4 milyon Suriyeli güvenli gıdaya erişim sağlayamıyor. Suriye nüfusunun yüzde 60’ı, bir sonraki gün ne yiyeceğini ve gıdaya ulaşıp ulaşamayacağını bilmiyor. Gıda fiyatları sürekli artmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl gıda fiyatlarındaki artış yüzde 247’ydi. Suriyeli ailelerin büyük çoğunluğu, yıllarca süren çatışmalardan sonra tüm birikimlerini tüketti. Şu anda temel gıda maddelerini satın alacak durumda değiller.”
-KOVİD RİSKİ!-
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Sözcüsü Christian Lindmeier de, sınır kapısından yapılan insani yardımla ilgili BM Güvenlik Konseyi kararının bir yıl daha uzatılmaması halinde, Suriyelilerin gıda, hijyen, ilaç, tıbbi malzeme gibi yardım malzemelerine ulaşamama dışında, diğer bulaşıcı hastalıklar ve koronavirüs başta olmak üzere, ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacakları konusunda uyardı.
BM Güvenlik Konseyi’nin, 2014 yılında sınır kapılarından Suriye’ye insani yardım ulaştırılmasıyla ilgili kararının bir yıl daha uzatılması için bu hafta yeniden toplanması bekleniyor.
-KONUŞANLAR!-
Sınırın ötesinde yaşanan duruma ilişkin Antakya ve Reyhanlı üzerinden konuştuğumuz Suriyeliler ise isim vermek istemiyor, fotoğraf çekilmesine de onay vermiyor. Bu durumu ise “Hem Şam, hem de Ankara…” sebebiyle açıklıyor! Söylenenler, paylaşılan endişeleri çerçeveliyor…
H.B. >> Bizler, görünen fotoğrafın kurtulanlarıyız. Onlar, sınırın ötesinde kalanlar değil, ama sınırın ötesinde kapana kısılanlar! Benzer bir durumu bizler de yaşadık, birçoğumuz yaşadı. O yüzden biliyoruz, neler yaşandığını. Anlıyoruz, çaresizliklerini. Kucağındaki bebeği, iyi beslenemediği için, yaşadıkları sıkıntılar yüzünden emziremeyen bir anne gördünüz mü hiç? Onlar, oradalar! Ve biz, buna da hayat diyoruz! Nefes alıp verdikleri için de yaşadıklarını sanıyoruz!
U.N. >> Ellerinde avuçlarında olan her şeyi kaybedip, bez bir çadırın içinde, kışın soğuğunda, yazın kavurucu sıcağında kalmak nasıl bir şeydir, bilemezsiniz!
G.V. >> Bir hayatımız vardı. Bitti! Burada yeniden başladık, ama o da yamalı bohça gibi! Aç değiliz, ama tok da değil! Açıkta değiliz, ama kendimizi güvende de hissetmiyoruz! Yine de sınırın ötesine baktığımda, ‘şükür’ diyorum. Dilerim Cilvegözü kapanmaz. Aksi halde olabilecekler beni bile korkutuyor.
F.D. >> Bab al-Hawa’da dalgalanan Özgür Suriye Ordusu bayrağı inmedikçe, ne Şam ne de Moskova rahat duracak. Bunu Ankara’dakiler de çok iyi biliyor. Ama o inerse de her şeyin temelden sarsılacağını da! Onca acıya, ölüme, kayba rağmen, bu şekilde devam etmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Ankara ve Şam artık oturup konuşmalı. Başka türlü ne biz geri dönebileceğiz, ne de sınır tellerinin arkasından bize bakanlar hayatta kalabilecek. Zaten o kapı da kapanırsa, sınırın zaten dibinde olanlar, “ne tel ne de duvar” dinleyecek!
-Tamer Yazar-

 

Exit mobile version