Ezan, Çan, Hazan seslerinin birbirine karıştığı Antakya, tarihsel geçmişinin emanetinde var olanı korumaya çalışırken, o görkemli tarihine eşsiz lezzetteki mutfağını, ama en çok da közdeki künefesini ekliyor.
150 yaşında olduğu söylenen yaşlı çınarın yanı başında oturup da kahvenizi yudumladınız mı hiç? Peki ya, Ahmediye Camii avlusunda otururken, közde pişen künefeyi üzerine şerbet dökülürken izlediniz mi? Ardından da afiyetle yediniz mi? Bu, tam da dedikleri gibi…
Damaklarınızda şölen yaşatacak bir deneyim.
Uzun Çarşı’nın içinde ilerleyen adımlarınıza bir gün mola aldırtmak isterseniz eğer, bu keyifli kahve de, lezzeti özgürleştiren közün künefesi de sizleri bekliyor.
-YANLIŞA DEVAM-
Bu koca çınarın gövdesi ve göğe uzanan hikayesi, lezzetin Antakya yolculuğunda keyifli de bir mola noktası, Peki, ona verilmesi gereken ilginin ne kadarındayız? Gelenlerin de fark ettiği bir yanlışlığa dair bir soru bu. Hatta dile getirildiği kadarıyla da, şöyle:
“Bu yaşlı çınarla özdeşleşen bir yer olmuş burası. Hatta burayı adres diye tarif edenler, ‘Çınar Altı’ diye söyler. Tamam da, adresimiz madem ‘çınar’, neden bu adresi kapatmaya çalışıyoruz? Garip ama, etrafına ağaçlar dikmişiz. Zamanla bu ağaçların bu ana gövdeyi kapatma olasılığını düşündük mü peki? O zaman ne anlamı kalacak buranın? Yapılması gereken basit aslında… Bu dikilmiş ağaçlar önce özenle topraklarından çıkarılıp başka yerlere dikilecek. Ardından da çınarın etrafı tümüyle çiçeklerle donatılacak. Düşünsenize, bahar ve yaz dönemi bu görsellik ne kadar da cezbedici olur… Peki, şimdi öyle mi? Değil.”
Tamer Yazar