Peki, biz nasıl yaşayacağız?
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” ifadesinde duranların ‘dünya’ beklentisi, hala kurtarılacak bir şeyler var noktasında. Buna dair en net tespit, Hataylı Akademisyen-Hukukçu, Neval Oğan Balkız’dan…
Türkiye’deki çevre hassasiyetine ekli listeye son etiketlenen başlık, Çanakkale’nin, merkeze bağlı Kirazlı Köyü yakınlarında bulunan Kirazlı Altın Madeni ve buradaki 195 bin ağacın kesilmesi oldu. Yaşanan tabloyu ve benzer örnekleri bir araya toplayan Hataylı Akademisyen-Hukukçu, Neval Oğan Balkız, bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini dile getirdi.
Balkız, buna dair tespitini şöyle dile getirdi:
“Yaşam; çocuklara ev, araba bırakmak değil! Evleri, arabaları olsun, ama temiz nefes alabilecekleri, temiz yemek yiyecekleri bir dünya kalmadıktan sonra, ne yapacaklar ki o evleri? Bu çocuklara ne bırakacağız, biz nasıl yaşayacağız?
Neşe Karahan’nın sorusu, her birimiz için yaşamsal! Benzersiz bir doğa alanı ve oksijen kaynağı Kaz Dağlarında, ağaçlar kesiliyor, siyanürlü madencilik ile ormanlar yağmalanıyor, yok ediliyor, sular zehirleniyor! Munzur Vadisi’ni aynı tehlike bekliyor! Doğa harikası Burdur Salda Gölü, millet bahçesi adı altında yağmalanıyor, Hasankeyf ve Dicle Vadisi sular altında bırakılıyor! Sistematik olarak tüm Anadolu Coğrafyası, ormanları, suları, dağları, ovaları ağaçları, börtü böceği ile yok ediliyor! Rant doyumsuzluğu ile toprağa ihanet, doğaya ihanet, insana ihanet, yani ‘vatana ihanet’ sürüyor!
Yurttaşlar olarak, bu toprakların, bu doğanın ve kaynakların sahipleri, geçen kuşakların mirasçıları, gelecek kuşakların da emanetçileri olarak, bu gidişe dur demeliyiz! Üstelik herkesin kanser olmasını, bütün ağaçların kesilmesini, bütün hayvanların ölmesini, bütün suların kirlenmesini, havanın solunamaz hale gelmesini beklemeden, derhal!” -Tamer Yazar-