Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çocukların yüzde 14’ü migren ile mücadele ediyor

Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Semih Ayta, çocukların en az

Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Semih Ayta, çocukların en az yüzde 10 – 14’ünde çocukluk çağı migreni görüldüğünü belirterek, “Ailede migren, araba tutma öyküsü varsa, çocuk sıkıntıyla alnını, başını tutuyor, yaptığı aktiviteyi bırakıyor, buna bulantı da eşlik ediyorsa bunun migren olma ihtimali yüksektir” dedi.

Türk Nöroloji Derneği Çocuk ve Ergen Nörolojisi Çalışma Grubu uzmanlarından, aynı zamanda Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda danışman nörolog olarak görev yapan Ayta, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklarda baş ağrısının nedenlerine ilişkin bilgileri paylaştı.

Toplumda az bilinmesine karşın çocuklarda da migren görüldüğünü ve bu oranın tahminlerin üzerinde olduğunu anlatan Ayta, bu konuda Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından daha önce 5 binden fazla çocuğun incelendiği çalışma yürütüldüğünü söyledi.

Ayta, çalışmanın sonuçlarına ilişkin, “Ülkemizde 0-18 yaş grubu çocuk nüfusunu dikkate aldığımızda, en az yüzde 10 – yüzde 14 arasında çocukluk çağı migreni var. Örneğin, 3 yaşında bir çocuk ‘başım ağrıyor’ diyemez, derdini anlatıp, bu ağrıyı tanımlayamaz. Ancak çok sevdiği bir oyunu bırakıp, bir kenara çekiliyor, başını tutuyorsa, midesi bulanıyorsa ve sonrasında da uyukluyorsa bu migren için önemli bir belirtidir” ifadesini kullandı.

Doç. Dr. Ayta, çocukluk çağı migreninde aile öyküsünün de önemli risk faktörü olduğunu vurgulayarak, anne-babada migren veya tek başına araba tutma öyküsü varsa çocukta da migren olma ihtimalinin bulunduğunu bildirdi.

Küçük çocuklarda migrenin her zaman ağrı belirtisiyle ortaya çıkmayabileceğini belirten Ayta, “Anne babada migren veya araba tutma öyküsü olan, tekrarlayan kusmalar yaşayan ve reflü gibi hastalıklar açısından incelenip bir şey bulunamayan 1 yaş civarındaki bir bebekte migren de araştırılmalıdır. Çünkü bu bebek, migrenin bir varyantı olan ‘septik kusmalar’ dediğimiz tabloyu yaşıyor olabilir” uyarısını yaptı.

Yenidoğan bebeklerde ağrı hissediyor

Ayta, yenidoğanların da ağrı yaşayabildiğini anlatarak, “90’lı yılların başında ‘yenidoğanın ağrısı olmaz’ diye düşünülerek, yenidoğan bebeklere her türlü müdahale rahatça yapılırdı. Sonrasında yenidoğanların da ağrı duyduğu fark belirlendi, bu nedenle artık onlara iğne bile yapılırken acı hissetmemesi için lokal anestezik spreyler kullanılıyor. Çünkü yenidoğan döneminde ağrılı deneyime fazla maruz kalan çocukların ileride baş ağrısı deneyimlerinin de daha fazla olduğu yapılan çalışmalarla saptandı” dedi.

“Çikolata ve soğuk çay uyarısı”

Doç. Dr. Ayta, bazı yiyecek ve içeceklerin migren ataklarını tetikleyebildiğine dikkati çekerek, “Migreni olan çocuklar ve yetişkinlere, çikolata, mayalı içecekler, yoğun katkı maddesi olmasından ötürü soğuk çayları önermiyoruz. Çok fazla katkı maddesi olan, marketlerde hazır satılan ‘noodle’lar da bu grupta. Yani gıdada ne kadar çok katkı maddesi varsa, migren ataklarını tetikleme riski de o kadar çok olabiliyor” şeklinde konuştu.

Bazı baş ağrılarının ciddi durumların habercisi olabileceğine de işaret eden Ayta, şunları kaydetti:

“Bir kişi eğer ‘Ben böyle bir baş ağrısı yaşamadım’ diyecek oranda ciddi, sert bir ağrı yaşıyorsa mutlaka acil servise başvurmalı. Çünkü kişi daha önce yaşamadığı kadar büyük bir baş ağrısı yaşıyorsa, hele buna yüz, el, kol uyuşmaları eşlik ediyor, görme bulanıklaşıyorsa mutlaka acile gidilmeli. Bu nörolojik, sinir sistemi, beyin kanaması kaynaklı bir rahatsızlığın ciddi belirtisi de olabilir.”

Ayta, ciddi tabloların yanınd@ kan şekeri düşüklüğü, tansiyon, kansızlık gibi durumların da baş ağrısına yol açtığını, bu nedenle doğru teşhis için yetişkin ve çocukların birçok açıdan, bütüncül değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. -AA-

çouklr