Kanıtlanmış bir rezerv değil!
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), 2017 yılında envanterine katılan Fatih gemisinin yaptığı çalışmalarla, Batı Karadeniz’de, Zonguldak açıklarında, bugüne kadarki en büyük doğalgaz keşfini yaptı. Ancak tartışma henüz başladı gibi. Konuyu değerlendiren Antakyalı Emekli Büyükelçi Mithat Rende, buna dair konuştu.
Almanya, Japonya, Çin, ABD ve İtalya’nın ardından dünyanın en büyük altıncı doğalgaz ithal eden ülkesi durumundaki Türkiye için son gelen açıklama önemli. Ancak Karadeniz’de bulunduğu ifade edilen doğalgaz rezervleri ile sunulan tablo ve mevcut beklentiler henüz birbirini tamamlama noktasında değil.
Konuya ilişkin konuşan isimlerden biri, aslen Antakyalı, eski Katar Büyükelçisi ve Enerji Uzmanı Mithat Rende oldu. Net doğalgaz ithalatçısı olan bir ülke olarak, Türkiye için bu rezervin önemli olduğunu söyleyen Rende, Türkiye’nin, Karadeniz’deki başka noktalarda da doğalgaz bulma umudu taşıdığına dikkat çekti.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Rende, “Hiç kuşkusuz bu, Türkiye için önemli. Bir kere, Türkiye, satın aldığı gemilerle derin deniz sondajında sonuç alıyor. Upstream’de (derin sualtı ve veya yeraltı sondajı) başarı kazanıyor. Ancak unutmamalıyız ki, bu orta boy bir keşif. Ve şu anda açıkladığımız rezerv, Türkiye için çok kıymetli olmakla beraber, henüz kanıtlanmış bir rezerv değil. Şu an açıklanan rezerv, Türkiye’nin 7 yahut 7,5 senelik ihtiyacını karşılıyor. Bunu yıllara yaydığımızda, Türkiye’nin belli bir süre için doğalgazda dışa bağımlılığını azaltacağı da muhakkak. Üstelik araştırma sahası çok geniş. Yeni sondajlar yapılacak. Benim anladığım, yetkililer, Limanköy ve Kıyıköy kuyularından da umutlular” dedi.
-EKSEN TARTIŞMASI-
“Müjde” olarak sunulan bu keşfin, iddia edildiği gibi Türkiye’yi dış politikada yeni bir eksen değişikliğine götüreceğini sanmadığını belirten Mithat Rende, Karadeniz’deki doğalgazın çıkarılması için Ankara’nın önünde iki seçenek bulunduğuna dikkat çekiyor. Rende, “Derin sularda, hele de toprağın altına da girilecekse, orada doğalgaz çıkarmak büyük bir uzmanlık gerektiriyor, üstelik de çok maliyetli. Türkiye’nin önünde iki seçenek var. Birincisi, Türkiye bir uluslararası enerji devi ile ortaklık yapar. Enerji şirketi, doğalgaz çıkarılması işini finanse eder. Çok pahalı olan yüzer platformu getirir. Doğalgaz çıkarır ve payını alır. İkincisi, Türkiye, Karadeniz’deki rezervini kanıtlar. Kanıtlanmış rezerviyle uluslararası finans kuruluşlarının kapısını çalar. ‘Kendi doğalgazımı kendim çıkaracağım. Benim 2,5 ya da 3 milyar dolar finansmana ihtiyacım var’ der. Bence ikincisi zor, ilki daha doğru.
Bir de unutmamak gerekir. Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’le kıyasla çok sorunsuz bir deniz. Söz konusu bölge, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesi içinde ve hiçbir ihtilaf yok. Ancak bu, ‘Türkiye’nin eksenini değiştirecek’ tartışmasını anlamıyorum. Hangi eksenden bahsediyoruz? Herhalde Türkiye, Karadeniz’de doğalgaz buldu diye AB’den NATO’dan çıkacak değil, İran’ın yaptığı gibi Çin’le anlaşma yapacak değil” şeklinde konuştu.
-BAĞIMLIYIZ!-
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) verilerine göre, Türkiye’nin doğal gaz tüketiminde dışa bağımlılık oranı petrole göre daha yüksek durumda. Türkiye, doğal gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 98,9’unu ithalatla karşılıyor. Türkiye’de 2019 yılında yaklaşık 45,7 milyar metreküp doğal gaz tüketilirken, bu rakamın sadece yüzde 1,06’sı ülke içi üretim ile karşılandı.
-CARİ FAZLA!-
Hazine ve Maliyet Bakanı Berat Albayrak, yeni bulunan rezervin Türkiye’de artık “cari açığın değil, cari fazlanın konuşulacağı bir dönemi” başlatacağını ve bu yeni süreçte artık “döviz fazlasının konuşulacağını” söyledi. Ancak ekonomistlere göre bu hedef gerçekçi değil. Buna dair bir değerlendirme yapan Ekonomist Mustafa Sönmez “Cari fazla veren ülke diye bakacak olursak eğer Almanya, Japonya ve Çin’i görüyoruz. Enerji ihracatçısı Rusya’nın bile cari fazlası yok. İran yine aynı şekilde” tespitinde bulundu. -Tamer Yazar-