Ve Hala Bekliyoruz!
Bir şekilde yolu Antakya’ya düşenlerin uğramadan kentten ayrılmadığı ender yerlerden bir tanesi, Uzun Çarşı… Öyle ki; seyahat yazarları, attıkları her adımı not düşen blog sahipleri ya da sanal alemde eli kalem tutan herkes bir şekilde hikayeleri içinde yer veriyor, bu buram buram geleneksel Antakya kokan yere. Peki, biz ne yapıyoruz? Bekletiyoruz!
Bir blog yazarı anlatsın ve biz, ondan dinleyelim sahip olduklarımızın keyifli hallerini, ardından da eldeki gerçeğin neresindeyiz ona bir bakalım… İşte, Antakya ve bu kentin yöresel kültürüne ev sahipliği yapan çarşısına dair yazılanlar… Bu, bir Uzun Çarşı hikâyesi! Başlayalım mı?
“Hatay’da, diğer kentlerde pek rastlanmayacak özellikler taşıyan farklı bir çarşı var. Künefecilerle başlayan çarşı yolunda gecenin geç saatlerine kadar açık künefe dükkânları var. İçi tuzsuz peynirle hazırlanıp şerbetlenerek, üzeri kaymak veya dondurma ilavesiyle servis edilen tatlı, Hatay’ın simgelerinden biri. Künefe malzemesi olan un ve su karışımı tel kadayıflar, kızgın sini üzerine delikli hamur kovasından duş misali dökülüp 1 dakika içinde pişirilerek kenara alınıyor.
Uzun Çarşı’nın ikinci can alıcı noktası, peynirciler ve nar ekşisi satıcılarının olduğu bölüm. Birçok çeşidi olan peynirler içinde; keçi sütünden yapılan keçi peyniri, sıcak suya girip sünmüş olan sünme peynir, çara denilen küplere dizilip toprak altında bekletilen çara peyniri, aynı yöntemle elde edilen baharatlı ve sürk çökeleği gibi çeşitleri olan çökelek peyniri, az tuzlu nefis tadıyla kahvaltılık köy peyniri, künefe içinde kullanılan tuzsuz künefe peyniri, tel tel yenilebilen ve düğümlenip salkımlar halinde satılan örme peyniri, Şenköylüler Haşlama Peyniri, Şenköylüler Merdane Peyniri ve dil peynirleri… Peynirlerin yanında, kahvaltılarda ve çorbada kullanılan tuzlu yoğurtların dizildiği tezgâhlarda da çeşit zenginliği yaşanıyor.
Tarihi Uzun Çarşı, eski evleriyle kaplı bir mahalle arkasında rengârenk görüntüsüyle birbirinden ilginç portreler ve dükkânlarla, enstantaneler sunuyor Antakya’da. Uzun Çarşıya gidince ‘nerede ne yenir’, başka bir yazının konusu olsun. Kısaca ‘Pöç Kasabı’ ve ‘Közde Künefe’ gibi ip uçlarını sizlerle paylaşayım… Anlayanlar anladı :)…”
-BİZİM HİKAYEMİZ-
Keyif veren kelimeler. Ama bitmedi! Bir başkası devam etsin kendi kelimeleriyle ve bize biraz daha ‘bizi’ anlatsın…
“Gur-melerin mutlaka uğraması gereken Uzun Çarşı’nın geçmişi neredeyse kentin kendisi kadar eski. Geleneksel Antakya el işçiliğinden yemeklerine, giyimden teneke işçiliğine kadar, Antakya kültürünün izlerini çarşının her köşesinde görmek mümkün.
Her ara sokak ve cadde farklı bir meslek grubuna ait. Peynirinden baharatına çeşit çeşit malzemeyle Antakya mutfağını evinize taşımak istiyorsanız, buraya mutlaka uğramalısınız. Nar Ekşisi, biber salçası, domates salçası, kırma yeşil zeytin, tuzlu yoğurt, Antakya peynirleri (yassı, dil, örgü, çökelek), taze kekik (zahter) almadan dönmeyin!
Uzun Çarşı’da anında yemelik duraklar da mevcut. Kahvaltı için şahane bir seçenek olan Güneş Gıda sayesinde binbir çeşit peynir, zeytin ve yöreye özgü baharatlar eşliğinde muhteşem bir ziyafet çekebilirsiniz.”
-NE ZAMAN?-
Şimdi gelelim bu keyif veren kelimelerin eldeki fotoğraflarına! Çünkü çok uzun yıllardır Uzun Çarşı Restorasyon Projelerini haberleştirip duruyoruz ve bu haberlerin kaynaklığında duran kent idarecilerini izliyoruz. Eldekileri ara ara rafa kaldıran ve yenileri için yer açanların finalinde ne olacak, merakla izliyoruz!
İçeriği, hikayesi, rengarenk dünyası ile bambaşka bir Antakya sunan çarşı için soralım mı o zaman? ‘Bahse konu projeler ne zaman hayata geçer’ diye! ‘Çatısından zeminine, yaşadığı bakımsızlığı artık ciddi sıkıntı yaratan bu özel yer için ne zaman ilk kazmayı vururuz’ diye! ‘Ortaya çıkacak olan, kent kimliği ile ne kadar uyumlu olur’ diye!
Soralım sormasına da… Salçalar, baharatlar, çeşit çeşit peynirler, kasaplar, kasapların yanında fırınlar, tatlıcılar, künefeciler, zeytinciler, kurutulmuş sebze satanlar, rengarenk baharatlara ev sahipliği yapanlar ve daha fazlasının ‘NE ZAMAN’ sorusu için bir cevap beklediğini de hatırlatalım! -Tamer Yazar-