Doç. Dr. Kuran, sorunun da çözümün de belli olduğuna vurgu yaptı
Atatürkçü Düşünce Derneği Antakya Şube Başkanı Doç. Dr. Kezban Kuran, ulusal egemenliğimizin ilanının 100. yılını kutlarken; ülke ve dünya olarak oldukça zorlu bir süreçten geçtiğimizin altını bir kez daha çizdi.
Milletimizin ve insanlığın yaşadığı sıkıntıların nedeninin belli olduğunu belirten Doç.Dr. Kuran, insanı öncelemeyen; hak, hukuk ve adalet gibi değerlerin içini boşaltan; doğayı bencilce yok eden, sömürgeci zihniyetler ve işbirlikçi yönetimlerin, milletimiz için de insanlık için de temel sorun olduğunu bildirdi.
Sorunun; emperyalist sömürücü sistem ve acımasız kapitalizm olduğuna değinen Doç.Dr. Kuran, “Bunların içimizdeki uzantılarıdır. Çözüm; ulusal egemenliğin yeniden şahlanmasındadır. Ulusal egemenliğin çatısı, TBMM’dir. 23 Nisan 1920’de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kurulan TBMM, dünya siyasi tarihinde ‘Gazilik’ unvanına sahip tek parlamentodur. Milli karargahtır… Milletimizin varlık nedenidir. Bugünkü asıl mesele ise; TBMM’nin bu tarihi çizgisinden uzaklaştırılmış olmasıdır” dedi.
TBMM’nin yetkileri iade edilmeli …
Ulusal egemenliğimizin 100. yılında; emperyalizmi ve işbirlikçilerinin oyunlarını yeniden bozmak zorunda olduğumuza vurgu yapan Doç. Dr. Kuran, açıklamasında şunlara yer verdi: “Sorun da çözüm de bellidir… Çözüm; Atatürkçü Düşünce’nin tam anlamıyla uygulanmasıdır. Buna göre: 100 yıllık Gazi TBMM’nin yetkileri derhal iade edilmelidir. Tartışmalı ve hukuk dışı 16 Nisan 2017 referandumunun öncesine dönülmelidir. Demokratik parlamenter sistem acilen yeniden inşa edilmelidir. Yaratılan algı operasyonlarıyla; demokrasinin doğal bir sonucu olduğu halde kötülenen, ‘koalisyonlar’ yerini ‘ittifaklara’ bırakmıştır. Bu açık bir aldatmadır. Demokratik parlamenter sistem, ulus egemenliğinin en geniş haliyle temsilini sağlamaktadır.
Demokrasiye aykırılığı, yetersizliği ve işlevsizliği çok net anlaşılan bugünkü sistem hemen değiştirilmelidir. Hukukun üstünlüğüne dayalı tarafsız ve bağımsız yargı sistemine acilen ihtiyaç duyulduğu kesindir. Basın özgürlüğü başta olmak üzere; bireysel hak ve özgürlükler yeniden güvence altına alınmalıdır. Tarikat – cemaat – siyaset – ticaret döngüsü; 100. yılında milli egemenliğimize yönelik en ciddi tehdittir. 15 Temmuz FETÖ askeri kalkışmasından ders alınarak; devlet, tarikat ve cemaatlerden temizlenmelidir. Büyük Atatürk’ün kişilikli dış politikasına dönüş bir zorunluluktur. Orta Doğu bataklığından çıkışın ve milli devlet olarak yaşamımızı sürdürmemizin başkaca bir seçeneği yoktur.
Gelir adaletsizliği iç barışı bozuyor …
Gelir dağılımındaki adaletsizlik derhal giderilmelidir. Bu adaletsizlik, iç barışımızı bozucu niteliktedir. Emek – sermaye çatışmasındaki konumumuz nettir. Emekçi kesime hakkı verilmelidir. Emek en yüce değerdir. 100 yıl öncesinde bırakılan soy, hanedan, aile ve kişi yönetim anlayışına, saltanata ve hilafete özlem duyanlara asla geçit vermeyeceğiz. Ülkemizin, bölgemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu sorunların çözümüne odaklanmak üzere; Atatürk Devrimini ve Cumhuriyetimizin temel niteliklerini benimsemiş; demokratik parlamenter sistemin inşasını sağlayacak bir TBMM Hükümeti’nin kurulmasını gerekli görüyoruz. Tüm siyasi partileri ve ilgili kurumları bu konuda çaba harcamaya çağırıyoruz.
Ulusal egemenliğimizin 100. yılı kutlu olsun. Yaşadığımız tüm sıkıntılardan daha da güçlenerek çıkacağımıza olan inancımız tamdır. Yaşasın Ulusal Egemenlik… Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…”
Mehmet ÖZGÜN