Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Antakya Şubesi Başkanı Gülfer Öztürk Güler, yayın aldığı mesajda, Köy Enstitüleri’nin kapatılmasıyla ülkemize, çağdaş eğitimimize, gençliğe ve özellikle de Türk köylüsüne en büyük kötülüğün yapıldığını hatırlattı. ÇYDD Antakya Şube Başkanı Gülfer Öztürk Güler, Köy Enstitü-leri’nin kuruluşunun 77. Yıldönümü mesajında şunları kaydetti:
“Bundan 77 yıl önce, 17 Nisan 1940 tarihinde, Cumhuriyet Türkiye’sinin en büyük devrimlerinden biri olarak Türk eğitimine büyük bir ivme kazandıracak ve aydınlanma devrimi meşalesinin sonsuza dek yanmasını, laiklik ilkesinin kök salmasını sağlayacak ve çağdaş bireyleri yetiştirerek eğitecek olan köy enstitüleri kurulmuştu.
Köy Enstitüleri’nin kuruluşu ile birlikte; köyden kente göçün, gecekondulaşmanın, çarpık yapılaşmanın önü alınacak, bu enstitülerde okuyan öğrenciler, öğrenmenin yanında birey olarak üretecek, yaratacak ve yönlendirecek bilgi ve beceriyle de donatılacaklardı. Nitekim öylede oldu. Köy Enstitüsü’nde yetişenler, eğitim ve edebiyat dünyamızın önde gelen isimleri arasında yer almaya, isimlerini duyurmaya ve bunlara ek olarak ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaya başladılar. Bu bağlamda; Hasan Ali Yücel’leri, İsmail Hakkı Tonguç’ları, Mahmut Makal’ları, Fakir Baykurt’ları, Ümit Kaftancıoğlu’nu, Pakize Türkoğlu’nu, Talip Aydın’ları, Dursun Akçam’ları unutmak mümkün değildir.
Aydınlanma devriminin yerleşip kök salabilmesi, çağdaş eğitimin gerçekleşebilmesi, köylerimizin kalkınması, köy çocuklarının bir yandan okuyup öte yandan tarım ve sanat alanlarında gereken bilgi ve beceriye ulaşabilmelerinde, köylerimiz ile köylülerimizin kalkınmalarında köy enstitüleri bu çok önemli görevi başarıyla yerine getirmişti. Ancak, çok partili yaşama geçildikten sonra köy enstitülerinin değerini anlayamayan ve bu enstitüleri komünist, şer ve fuhuş (!) yuvası olarak gören anlayışın öncülüğünde 27 Ocak 1954 tarihinde kabul edilen 6234 sayılı yasa ile Köy Enstitüleri kapatılmak suretiyle ülkemize, çağdaş eğitimimize, gençliğimize ve özellikle köylümüze en büyük kötülük yapılmıştır.
Ne yazık ki başlatılan bu geriye gidişi daha sonraki dönemlerde durdurma ve Köy Enstitüleri’ni yeniden hayata geçirme yoluna gidilememiş ve yanlışı yanlışla düzeltme anlayışı devam ettirilmiştir.
Bugün, laiklik ilkesinin yeniden tanımlanması istenebiliyor, Atatürk ilke ve devrimleri bazı kesimlerce halâ tartışma konusu yapılabiliyor, Cumhuriyet’in kazanımlarından ödünler istenebiliyorsa, tarımımız dışa bağımlı hale geldiyse, köyden kente göç, gecekondulaşma çığ gibi artıyor, sosyo-ekonomik dengeler bozuluyorsa, bunda en önemli etkenlerin başında Köy Enstitüleri’nin kapatılmasının geldiğini hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 77. Yıldönümünde, bu irfan yuvalarını kuranları minnetle anıyor, kapatanları kınıyor ve Köy Enstitüleri’ni yeniden yaşama geçirebilecek siyasi iradenin bir an önce ortaya çıkmasını istiyor ve bekliyoruz.” -Mehmet Özgün-