Gazeteciler Sadık Güleç ve Osman Çaklı’nın kaleme aldığı Yeni Nesil Çeteler kitabı, Türkiye’de hızla yayılan sokak çetelerinin perde arkasını aralıyor. Daltonlar’dan Casperlar’a kadar uzanan bu yeni kuşak yapılanmaların nasıl büyüdüğünü, kimlerden beslendiğini ve hangi toplumsal dinamiklerle güç kazandığını gözler önüne seriyor.
Türkiye son yıllarda, geleneksel mafya düzeninden farklı bir yapılanmayla karşı karşıya: “Yeni Nesil Çeteler.” İstanbul’un yoksul ve kenar mahallelerinde sessizce büyüyen bu oluşumlar, toplumsal dönüşümün birer ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Gazeteciler Sadık Güleç ve Osman Çaklı, Tekin Yayınevi etiketiyle yayımlanan Yeni Nesil Çeteler adlı eserlerinde, bu grupların köklerini, gelişim süreçlerini ve ideolojik kılıflarını ayrıntılı biçimde ele alıyor.
2013 yılında Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerine karşı mücadele verirken öldürülen Hasan Ferit Gedik olayı, bu yapıların kamuoyuna ilk yansıması olmuştu. O günden bu yana Daltonlar, Red Kitler ve Casperlar gibi gruplar, kent sokaklarında süregelen şiddet olaylarının ana aktörleri hâline geldi.
Dip dalgası nasıl yükseldi?
Yazarlar, “Yeni Nesil Çeteler”in yalnızca bir suç örgütü değil, aynı zamanda sosyoekonomik çöküşün ürünü olduğunu vurguluyor. Kentin çeperlerinde, yoksulluğun ve umutsuzluğun gölgesinde doğan bu gruplar, zamanla mahallenin koruyucusu kimliğine bürünerek taban buldu.
Kitapta, özellikle İstanbul’un politik semtlerinde yaşanan dönüşüm ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Bu semtlerde sol örgütlerle çatışmaya giren yeni nesil çeteler, bir yandan “devlete karşı” olduklarını söylerken, diğer yandan sosyal medyada güç gösterisine dönüştürdükleri videolarla varlıklarını pekiştiriyor.
Sosyal medyanın rolü ve kimlik inşası
“Yeni Nesil Çeteler” kitabı, bu yapıların dijital alanda nasıl örgütlendiğini ve kimliklerini nasıl pazarladıklarını da ortaya koyuyor. Instagram, TikTok ve YouTube gibi platformlarda çekilen videolarda çete üyelerinin protest müzikler eşliğinde saldırı görüntüleri paylaşarak bir tür “kahramanlık” imajı yarattıkları aktarılıyor.
Gazeteciler Güleç ve Çaklı’ya göre, bu durum bir “dijital mit yaratımı.” Artık sokakta yaşanan her olay, birkaç saat içinde sanal dünyaya taşınıyor ve binlerce genç tarafından izleniyor. Bu da çetelerin daha fazla takipçi ve potansiyel üye bulmasını sağlıyor.
Sol söylem mi, sokak stratejisi mi?
Kitapta en dikkat çeken bölümlerden biri, bu grupların sol söylemleri araçsallaştırması. “Adalet”, “direniş” ve “mazlum halk” gibi kavramlarla kendilerine meşruiyet zemini yaratmaya çalışan çeteler, bu söylemi bir sokak stratejisi olarak kullanıyor.
Sadık Güleç ve Osman Çaklı, çete üyeleriyle, mahalle sakinleriyle ve sosyalist örgüt mensuplarıyla yaptıkları görüşmelerde bu çelişkili durumu gözler önüne seriyor. Kitapta yer alan tanıklıklara göre, kimi mahallelerde çeteler artık yalnızca suç unsuru değil, aynı zamanda “otorite boşluğunu dolduran güç” hâline gelmiş durumda.
Yurtdışına uzanan yeni ağlar
Eskiden yalnızca yerel düzeyde faaliyet gösteren bu çetelerin, son yıllarda yurtdışına da uzandığı belirtiliyor. Avrupa’nın bazı kentlerinde “Türk gençlik çeteleri” adı altında örgütlenen gruplar, İstanbul merkezli yapılanmalarla bağlantı kuruyor. Bu da Türkiye’deki çeteleşmenin sadece iç mesele olmadığını, uluslararası bir boyuta taşındığını gösteriyor.
Sokaklardan kitap raflarına uzanan bir gerçeklik
Tekin Yayınevi tarafından yayımlanan Yeni Nesil Çeteler, sadece bir gazetecilik çalışması değil, aynı zamanda kent sosyolojisine ve gençlik kültürüne dair kapsamlı bir analiz sunuyor. Kitap, okurları bir kez daha şu soruyla baş başa bırakıyor:
“Bu çeteler gerçekten sistemin dışında mı, yoksa sistemin sessiz bir yansıması mı?”

