Danışıklı dövüş değil… Bir Satranç Oyunu!

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “Süleyman Soylu’nun istifasının reddinin ‘danışıklı dövüş’ olduğunu söyleyenler olsa da, biz, bu fikre katılmıyoruz. Çünkü o gün, Erdoğan sonrası döneme hazırlık için bir satranç oyunu gerçekleşti kanaatindeyiz.” Sokağa çıkma yasağının iki saat önce duyurulduğu 10 Nisan Cuma gecesi unutulmadı! Koronavirüs sürecinin ‘sokağa çıkma yasağı’ uygulamasında yaşanan zafiyet sonrası yükselen tepkiler ve […]

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “Süleyman Soylu’nun istifasının reddinin ‘danışıklı dövüş’ olduğunu söyleyenler olsa da, biz, bu fikre katılmıyoruz. Çünkü o gün, Erdoğan sonrası döneme hazırlık için bir satranç oyunu gerçekleşti kanaatindeyiz.”

Sokağa çıkma yasağının iki saat önce duyurulduğu 10 Nisan Cuma gecesi unutulmadı! Koronavirüs sürecinin ‘sokağa çıkma yasağı’ uygulamasında yaşanan zafiyet sonrası yükselen tepkiler ve eleştiriler üzerine, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde istifasını sunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun politik tavrı da! İnsanların, ihtiyaçları için market ve fırınların önünde uzun kuyruklar oluşturmasının faturasını üstlenen ve istifa eden Soylu’nun bu tavrı için; “komplo”, “oyun”, “danışıklı dövüş” ifadelerini kullananlar da oldu, ‘salgınla mücadele zaafı, kahramanlık hikâyesine dönüştürülmek isteniyor’ diyenler de! Yaşananları, “AKP içindeki ekipler çatışmasının bir sonucu” olarak görenler de!
Durum tespitinde duran bir diğer isim, Saadet Partisi’nin Hatay’daki en etkili ve güçlü ismi, Parti’nin aynı zamanda Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi de olan, Doç. Dr. Necmettin Çalışkan oldu.
-YEDİRMEYİZ!-
Kamuoyunda oluşan baskı üzerine, Soylu’nun, Cumhurbaşkanlığı tarafından istifasının kabul edilmeyip tekrar göreve döndüğünü dile getiren Çalışkan, “Ulu orta servis edilen bilgilere göre… İstifadan bir saat gibi kısa sürede; dindar, ülkücü, eski sağcı demokrat partili kesimden bu kadar çok aşırı destek alması da, bunun planlı bir hareket olduğunu ortaya koyuyor. Anlaşıldığı kadarıyla, ‘yedirmeyiz’ dediler. ‘Atanan Bakan değil, seçilen Bakan’ propagandası da boşuna değil” tespitinde bulundu.
Çalışkan’ın değerlendirmesi, ara başlıklar halinde şöyle:
-İSYAN MI?-
Başka bir sorun da şu; “Sorumluluğu üstleniyorum, bedelini ödüyorum, istifa ediyorum” gibi beylik laflar, bir Parti içinde Genel Başkan’a başkaldırıdır. Nitekim bu süreç, Ak Parti için de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoritesi ve iradesine karşı bir isyan ve itaatsizlik çeşidi olarak algılanır. Zaten Erdoğan, bir şahsın kendi üzerinden böyle bir prim yapmasına asla müsaade etmezdi. Bu nedenle, birine ‘çekil, ya da bırak’ denmeden ve kendisi de bilgi vermeden istifa ediyorsa, bu bir başkaldırı olarak algılanmalıdır. Makamın izni olmadan istifa etmiş ve makam da bunu kabullenmişse, bilin ki, Bahçeli’nin ve derin güçlerinin talebi neticesi gerçekleşmiştir.
-ŞAYET!-
Cumhurbaşkanı şayet istifayı kabul etseydi, bundan önceki, uğruna en keskin ifadeleri kullanmaktan çekinmedikleri, ama ayrılınca da her türlü yaftayı vurdukları Davutoğlu, Gül ve Babacan gibi hain mi ilan edilecekti? Bu da işin başka kısmı!
Yaşananlar, “omuz atma sahnesiyle” açıklanacak “Soylu”cularla “Damatçı”lar arasındaki gerginlik ve kavgayla izah edilecek bir çekişme olmaktan çok öte gibi görünüyor. İstifanın reddinin “danışıklı dövüş” olduğunu söyleyenler olsa da, biz, bu fikre katılmıyoruz. Çünkü o gün, Erdoğan sonrası döneme hazırlık için bir satranç oyunu gerçekleşti kanaatindeyiz.
-RESTLEŞME!-
Kimilerinin iddia ettiği gibi tiyatro değil, olsa olsa restleşme gerçekleşmiştir. Ne var ki, Cumhurbaşkanı, onu görevinde tutmak zorunda kaldığı için tuttu. Evet, şimdilik kahraman oldu gibi görünse de, bildiğimiz ve tanıdığımız kadarıyla, artık eski ihtişamıyla orada kalamayacak gibi. Erdoğan -gücü yeterse- bunun hesabını sorar. Bu demektir ki, bundan sonra; yetkileri kısılmış, daha etkisiz ve geri planda kaldığını göreceğiz.
-YENİ DÖNEM!-
Bütün bunlar gösteriyor ki, Erdoğan, artık tartışmaya açılmıştır. Belki, Ak Parti’nin hanesine yazılacak her müspet gelişme, Soylu’ya aitmiş gibi gösteriliyordu. Veya birileri bunun böyle olmasını istiyordu. Kanaatimizce, bu şarkı burada bitmeyecek, mutlaka bunun hesabı görülecektir. Tek adamın lider olduğu yerde ikinci bir adamın var olmasına asla müsaade edilmez.
İlk defa, Ak Parti içinde, Tayyip Erdoğan’a rakip ve onun kadar destek görecek birisi ortaya çıktı. Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa, ülkede, eski sağ tabanın tamamının ittifakla oy vereceği bir isim olacak gibi gözüküyor.
AK Partili dostları uyarıyoruz. Fazla mesaj atmayınız, onu destekleyenlerin de ileride fişleri çekilebilir. Yakında hepinize “Reis” tarafından hesap sorulabilir.
-ÖZETLE!-
Mücadeleden kim galip çıkar? Erdoğan’a rağmen Erdoğan’sız bir Ak Parti Projesi gerçekleşir mi? Zaman gösterecek.
Tamer Yazar

Exit mobile version