Danışma ofisimiz var… O zaman soralım!

Hakkında bu kadar haber yapılan ve fotoğrafları sayfa sayfa paylaşılan ‘tarihi bir buluntu’ noktasında şu ana kadar sessiz kalan bir kent adına, yeni açılan ‘Turizm Danışma Ofisi’ gelen misafirlere ne söylüyor sahi? Öyle bir kent düşünün ki, ne kendini anlatabilsin ne de anlatabildikleri konusunda eldeki eksiği paylaşabilsin. Ama ‘bizden bu kadar’ desin, gerisini ne umursasın […]

Hakkında bu kadar haber yapılan ve fotoğrafları sayfa sayfa paylaşılan ‘tarihi bir buluntu’ noktasında şu ana kadar sessiz kalan bir kent adına, yeni açılan ‘Turizm Danışma Ofisi’ gelen misafirlere ne söylüyor sahi?

Öyle bir kent düşünün ki, ne kendini anlatabilsin ne de anlatabildikleri konusunda eldeki eksiği paylaşabilsin. Ama ‘bizden bu kadar’ desin, gerisini ne umursasın ne de sorulanları cevaplasın! Sorular biriktikçe biriksin! Ama tek bir resmi kimlik dahi üzerine alınmasın! Her sorulanı, diğer cevapsızlar gibi rafa kaldırsın! Soru sahiplerini ise görmezden gelsin!
-NE SÖYLÜYORUZ?-
‘Antakya’ya hoşgeldiniz’ yazısına etiketlediğimiz bu giriş için cevaplar yine yok, biliyoruz. Ancak sık sık bizlere sorulanların bu kenti yönetenlere de yöneltildiğini düşünecek olursak, ‘ne söylüyoruz’? Çok ciddi bir projelendirme aşaması sonrasında hayata geçirilen ve eski Müze binasının hemen yanı başına konumlandırdığımız yeni Turizm Danışma Ofisi’ne gelip de soranlara ‘ne söylüyoruz’? Nasıl bir cevap veriyoruz. Asi Nehri’nin yatağında çıktığı ‘iddia’ edilen bir buluntu için ‘ne yapıldı’ ifadesine eklediğimiz ‘resmi’ karşılığımız için nasıl bir cümle kuruyoruz? Geçiştiriyor muyuz? Yoksa inkar mı ediyoruz? ‘Böyle bir şey yok’ mu diyoruz?
-İNANMAK ZOR!-
Merak edileni, bu kente gelen yabancı bir gazeteci resmetsin mi?
“Bu haberleri Internet üzerinden gördüm. Aslında Antakya’ya dair tarih haberleri oldukça dikkat çekiyor. Özellikle de bir dönem müzesi içinde yaşandığı söylenen ‘restorasyon skandalı’ haberleri yüzünden. O konu netliğe kavuştu mu? Varsa bile kabul edilmez, üstelemeyin! Bir şey çıkartamazsınız! Hele ki Türkiye’de! Bu son buluntu ise ilginç. Fotoğraflarına baktığımda gördüğüm şey, ciddi ciddi bir sütun başlığı. Roma dönemi olup olmadığını bilmiyorum. O kadar bir tarih bilgisine sahip değilim. Ama renginden tutun şekline kadar, size anlattığı bir ‘dün’ hikayesi var, bu çok belli.
Olduğu yere baktım, ama su seviyesi oldukça yükselmiş. Hala orada olduğuna inanmak zor! Yani madem böyle bir şey var, ‘niye çıkarılmamış’ diye sormak lazım. Mısır’da ya da başka bir ülkede böyle buluntular basınla paylaşılır, ama burada süreç hiç böyle işlememiş. Hatta kimse ‘var’ bile dememiş. Yok da dememiş. Öyle görülüyor ki, var ya da yok, kimse ilgilenmiyor!”
-İSTEYEN ALABİLİR Mİ?-
Bu konuda bizleri gülümseten kısım ise bu sohbete tanıklık eden bir vatandaştan gelsin:
“Oradan çıkartılmadığına göre, kimsenin umurunda değil, doğru mu? Yani isteyen alabiliyor mu? Su çekilse mesela, biri oraya inse ve o sütün başlığını çıkartsa, buna izin var mı? Hani madem istemiyorlar! İsteyen olsa, buna izin çıkmaz mı?”
Kadim Antakya’nın turizm başlığını yönetme (!) noktasında oldukça becerikli (!) bir strateji uygulayan kent yönetiminin eldeki şehre dair yarattığı bu garip süreci ne zaman bitiririz bilmiyoruz ama, biriken hikayelerden damlayan yeni Antakya ne ‘dünya kenti’ ne de ‘marka kent’… Yarattığımız yeni şehir modelinden mutlu muyuz sahi?
Tamer Yazar

Exit mobile version