Dar sokakların yorgun Antakya’sı…

Dünün hikâyesi içinde Vali’yi ağırladı… Onun için, “Medeniyetler Kenti” diyoruz… “Cami-Havra-Kilise bir arada” diye ekliyor, bununla da onurlanıyoruz… Ama ondan bugüne kalanları koruma konusunda ‘sınıfta kaldığımız’ gerçeğinden koşar adım uzaklaşıyoruz. Sorunları konuşmayınca, ‘yoklar’ sanıyoruz! Peki, Vali’nin adımlarına ekli Antakya hikâyesine hangi kelimeler takıldı, soralım mı? Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” adlı eserinde geçen bir paragrafla başlayalım […]

Dünün hikâyesi içinde Vali’yi ağırladı…

Onun için, “Medeniyetler Kenti” diyoruz… “Cami-Havra-Kilise bir arada” diye ekliyor, bununla da onurlanıyoruz… Ama ondan bugüne kalanları koruma konusunda ‘sınıfta kaldığımız’ gerçeğinden koşar adım uzaklaşıyoruz. Sorunları konuşmayınca, ‘yoklar’ sanıyoruz! Peki, Vali’nin adımlarına ekli Antakya hikâyesine hangi kelimeler takıldı, soralım mı?

Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” adlı eserinde geçen bir paragrafla başlayalım bugüne ve o paragrafın her bir kelimesinde durup, binlerce yıllık bir kentin, Antakya’nın yorgunluğunda mırıldanan eldeki son hali düşünelim! İşte o kelimeler…
“Birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve kanamaya başlıyor oluk oluk. Birine teslim olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıyor. O yüzden değil mi; içimizi tutmalarımız, birine teslim olmaktan korkmalarımız, ortalıkta gergin ve tedirgin dolanmalarımız? ‘Anlatsam mı, anlatmasam mı?” kararsızlığımız. “Bu sevgi beni acıtır mı?’ kuşkularımız.”
Bu kenti anlatıyor… Bu kentin ‘dün’ hikayesinden parça parça dökülenleri… Kendini anlatamayışını… Belki de anlatsa da, dinleyecekleri bulamayışını… Ve umudu erteleyip duruşunu… Bir Yazarın deyişi, buna dair;
“Ve insan, kazmaya başlar… İğneyle, kalbiyle, cesaretiyle, sözüyle, var olan son gücüyle. Elinde bir ‘inanmak’ vardır ve hiç durmadan kendi içine ya da bir dağın kalbine doğru kazar. Bu böyledir. Bir umut ışığı aradığında, yollar artık kavuşamadığında, izler bittiğinde, çareler tükendiğinde, dağlar sıra sıra önüne dizildiğinde, bir yol bulmak için kazar insan. Aslında bir umudu arar. Yolları çatallanır tüm bahçelerin. İnsanın, bazen yalnızca o umudu aramaya ihtiyacı olur. Hiç durmaz, şarapnelleri etinden söke söke arar. Tırnakları toprağı deler. Kan ve toprak umut olur. Bu böyledir; bir yol bulamazsan, bir yol açarsın.”
Peki, Antakya’nın yolları nereye çıkıyor, soralım mı? ‘Bir zamanlar…’ diye başlayan hikâyesinden bugüne ‘ne kaldı’ diye de ekleyelim ama! Taş ve ahşap evlerin ‘demir kafesler’ içine alındığı, ‘dikkat, tehlikelidir’ uyarıları ve ‘uzak durun’ çağrıları ile etiketlendiği bugün, onlar adına ‘ne kaldı’ sahi?
-VALİ’NİN ADIMLARI-
Soruların çokluğu, ama cevapların azlığı ‘umutsuzluk’ yaratsa da, Antakya’nın dar sokakları önceki gün Hatay Valisi Rahmi Doğan’ı ağırladı. Vali Doğan, Hatay Valiliği’nin ifadesiyle, “Birçok medeniyetin izlerini taşıyan tarih ve kültür şehri Antakya sokaklarında” incelemelerde bulundu, Antakya’nın tarihine tanıklık etmiş ve restore edilmeyi bekleyen tarihi evlerini ise unutmadı! Sayın Vali’ye eşlik edenler, kendisini, tarihi (!) Kurtuluş Caddesi’ne yakın bir noktada bulunan, Hatay Gazi Evi’nin hemen olduğu yere dökülen asfaltın olduğu adrese götürdü mü, bilinmez ama… Biz yine de birikenleri soralım!
Tescilli evlerin ‘yoksul’ ve ‘çaresiz’ sahiplerinin kalabalığında korunamayan eski kent için ‘bir projemiz’ olacak mı? Antakya’nın doğusunu ‘beton batısından’ ayıran özellikleri için ‘özel bir çalışma’ yapılacak mı? Tescilli evlerin ahşap kimlikleri arasına asfalt yol yapma alışkanlığını sürdüren yerel idarecilere karşı ‘önlem’ alınacak mı? Bu arada… ‘Dikkat bu yapı tehlikelidir’ uyarıları ile dolu eski kent sokakları sizlere ne anlattı, bunu da merak ettik!
Eldeki soruların bekleyen cevapları için mola alalım almasına da… Sayın Vali’nin ‘Kırk Asırlık Türk Yurdu Sokağı’ndaki incelemelerine bizler de katılalım ve birkaç hatırlatma yapalım! Zira Kırk Asırlık Türk Yurdu Sokağı, ‘Nisan 2013’ tarihli olsa da, ne yazık ki devamı getiril-e-memiş bir sağlıklaştırma projesinin karşılığı! Bugün, sprey boyalarla karalanmış duvarları ve tehlike yaratan kabloların kalabalığında, hatırlanmayı umuyor! Peki, dünü hatırlayalım mı? Vali’nin adımladığı sokağın, 2013 Nisan ayında ‘kurdele’ kesimine katılan protokolün söylediklerini bir kez daha okuyalım mı? Hatta o günün haberine geri dönelim… İşte o kelimeler;
-40 ASIRLIK!-
Tarihi ve kültürel mirasın ayağa kaldırılması konusunda Türkiye’ye örnek birçok projeyi hayata geçiren Bursa Büyükşehir Belediyesi, kardeşlik ilişkileri çerçevesinde, Antakya’nın 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı için projelendirdiği sokak sağlıklaştırma çalışmalarını törenle başlattı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de katıldığı törende konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’nın bu alandaki bilgi birikimini Antakya’ya yansıtmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Antakya´nın Kurtuluş Caddesi´yle kesişen 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı´nın restorasyonu çalışmaları; Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Hatay Valisi M. Celalettin Lekesiz, Antakya Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ve Almanya´nın Kiel bölgesi belediye başkanı Cathy Kietzer’in de katıldığı törenle start aldı.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Ulucami ile Zenginler Mahallesi´nin ortasında bulunan 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı´nın restorasyon çalışmalarının Antakya´nın tarihi geçmişine önemli katkılar sağlayacağını söyledi. Bursa ile Antakya´nın kardeş iki kent olduğunu, iki kentin de 8500 yıllık tarihi geçmişi bulunduğunu kaydeden Başkan Altepe, “Bursa ile Antakya dost. Bizler de bu dostluğa nişane koyalım, bazı alanlarda Bursa olarak bizim de bir izimiz olsun istedik. 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı, Bursa´yla birlikte anılsın istedik. Bursalı sponsorlarımız, gönüllü destekçilerimizle birlikte buranın projelerini hazırladık. Kültür Varlıkları Kurulu´ndan onayı geçen çalışmanın restorasyonu başlatılmış oldu. İnşallah restorasyon çalışmaları 2013 yılının Ağustos ayında tamamlanacak ve Antakya´nın bir güzelliği daha ortaya çıkmış olacak” dedi.
Bursa ile Antakya´nın tarihi zenginlikleri kıskanılan iki kent olduğunu vurgulayan Başkan Altepe, “İnşallah çalışmalar tamamlandığında, bu sokağı ziyaret eden Antakyalılar; düzenlenmiş, tarih kokan, gönül rahatlığıyla gezilebilen yerlere sahip olacaklar” diye konuştu.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise, babasının 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı´nda doğduğunu, çocukluk yıllarının burada geçtiğini hatırlattı. Başlatılan restorasyon çalışmaları nedeniyle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe´ye teşekkür eden Bakan Ergin, “Sayın Altepe, bundan birkaç yıl önce ilçe belediye başkanıyken kısıtlı imkanlara rağmen öyle güzel işler yaptı ki, adeta Bursa´nın tarihini yeniden ayağa kaldırdı. Bir tarihi eserin açılışı için bizi de davet etti. Ankara’dan kalkıp Bursa´ya gittik. Eserin açılışında sohbet ederken, ‘Burayı tebrik ediyoruz, fakat yetmez. Bir de Antakya’da Hatay´da mührünüz olması lazım’ dedik. Sağ olsunlar kırmadılar. Teknik ekip ve çalışma arkadaşlarını göndererek, buradaki belediye başkanımızla beraber güzel işler ortaya çıkardılar” şeklinde konuştu.
Antakya Belediye Başkanı Doç.Dr. Lütfü Savaş da konuşmasında, 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı´nın restorasyon projesinin 420 metrede 80 haneyi kapsadığını hatırlattı. Caddenin röleve çalışmalarının ve restorasyon projesinin Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlandığını vurgulayan Savaş, ‘Ağabey’ diye hitap ettiği Başkan Altepe’ye teşekkür etti. Savaş, “Yaklaşık 1 ay önce başlayan çalışmalar hayırlısıyla tamamlanır ve Antakya’mız örnek bir uygulamaya kavuşmuş olur. Gerçekten Recep Ağabey´e ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” dedi. Konuşmaların ardından restorasyona start verildi.
-VE BUGÜN!-
Haberin dününde kalanlar ‘bugün’ için konuşurken, hayata geçirilemeyenler noktasında hayal kırıklığını saklamıyor. Dün söylenenlerin bugün ‘neden devam ettirilmediğini’ ise sorgulamaya devam ediyor. Ancak asıl merak edilen şey, Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın, adımlarının sonunda ulaştığı noktada ‘final’ diyen Antakya’nın kendisine ne anlattığı! -Tamer Yazar-

Exit mobile version