Kent düzeyinde, bir peyzaj planına ihtiyacımız var mı? Peki, böyle bir planımız var mı? Eğer varsa, bunun sürdürülebilirliği noktasında nasıl bir politika izliyoruz? Eldeki kentin kullanım alanlarında bu politika ne derece hayat buluyor?
Soruların çok, ama cevapların az olduğu bir süreçte, sokaktaki vatandaşın da gündemi, kent içindeki yaşamsal alanlarının kullanım şekilleri.
-PANOLAR!-
Tam da bu noktada, kent görseli ve peyzajı açısından yerel idarelerin ortaya koyduğu performansı değerlendiren vatandaşlar, kent merkezi dışındaki parkların bakımsızlığını eleştirirken, ortak nokta, artan reklam panoları oldu. Kaldırımlarda, kavşak noktalarında, meydan düzenlemelerinde, aydınlatma direklerinde, yollarda ve en çok da Asi Nehri’nde.
Bu konuda düşüncelerini paylaşan bir Antakya Gazetesi okuru, şunları söyledi:
“Bir yerde okudum. Diyor ki orada… ‘Yerel peyzaj planı, çevresel önlem çalışmalarının bir aracıdır. Planlama ön koşullarının oluşturulması, hem günümüz hem de gelecek neslin dokunulmamış ekolojik bir çevrede yaşamasını sağlayacak ve bu sürdürülebilir belediye gelişimlerini destekleyecektir.’ Ekolojik çevre! Güzel ifade ama… Bizler o çevrenin neresindeyiz. Geceleri, Asi Nehri kenarında yürürken, suratımda sürekli patlayan ışıklarla irkiliyorum. Valilikten alışveriş merkezine kadar, durum değişmiyor. Kentin en güzel yerini, resmen, bu dijital reklam panolarının saçtığı ışıklarla işgal etmiş durumdayız. Peki, kent peyzajı açısından ne kazanmışız, belli mi?” -Tamer Yazar-