Edip Bağdatlı, dedesi ve babasının yanında öğrendiği demircilik mesleğinde 65 yıldır çekiç sallıyor
Antakya’da, dedesi ve babasının yanında öğrendiği demircilik mesleğinde 65 yıldır çekiç sallayan 71 yaşındaki Edip Bağdatlı, kendine özgü figürlerle demiri işleyip sanat eserlerine dönüştürüyor.
Bağdatlı, Antakya Küçükdalyan Mahallesi’ndeki atölyesinde demiri ısıtma, eğme ve birleştirme yöntemlerini kullanarak heykelden süs eşyasına, hayvan figürlerinden robot maketine kadar özgün eserlere imza atıyor.
Yarım asırdır aynı atölyede demircilik yapan Bağdatlı, eserlerini yurt içinin yanı sıra yurt dışına da pazarlıyor.
Eserlerinin bir kısmını koleksiyon olarak iş yerinde sergileyen Bağdatlı, 6 yaşında, meslek öğrenmek için dedesi ve babasının birlikte çalıştığı dükkanda demirciliğe ilk adımı attığını söyledi.
Makine icat oldu, sanat bozuldu …
Meraklı birisi olduğunu, “Öyle bir şey yapmam lazım ki tek olmalı, en iyisi olmalı” diye düşündüğünü aktaran Bağdatlı, mesleği öğrendikçe daha da sevdiğini ve farklı eserler ortaya koyduğunu ifade etti.
Bağdatlı, ferforje makinesi almak için 1985’te Almanya’ya gittiğini belirterek, şunları anlattı: “Hani derler ya ‘silah çıktı mertlik bozuldu’, bizde de sanatta makine icat edildi, sanat bozuldu. Ben 1985’te ferforje makineleri almak için Almanya’ya gittim, anlaştık, fabrika oluşacaktı. Makineleri yapana benim yaptığım işi gösterdim, ‘Sen makineyi alırsan ne yapacaksın’ dedi. Dünyanın her tarafında aynı olan motifleri yapabileceğim söylendi. Benim de bu hoşuma gitmedi.
Bir sanatı idame ettirebilmek için özveri ve fedakarlık şart. Ben zoru, sanatı seçtim, makine almaktan vazgeçtim. Yaptığım işte demir sanatına düşüncelerimi katabiliyorum, ruhumdan bir şeyler katabiliyorum, kalbimdeki sevgiyi demire dökebiliyorum. Makineleşme de ise standart motifler var ve bunları zaten dünyanın her yerinde bulabiliyorsunuz.”
Sanat sahipsiz kalmamalı …
Bağdatlı, mesleğinde çırak ve kalfa bulmanın zor olduğunu bu nedenle demirciliği torunlarına öğrettiğini kaydederek, atölyede 4 torunuyla birlikte çalıştıklarını söyledi.
Sanat öğrenmenin önemine vurgu yapan Bağdatlı, sözlerini şöyle tamamladı: “Eleman bulamıyoruz. Bu meslekteki eleman, çocuk veya genç yaşta işe başlamalıdır. Torunlarımı işe sokmak zorunda kaldım, mutluyum bu açıdan. İnşallah alışırlar ve kalırlar bu meslekte. İnsanlar çocuklarını sanata göndersinler. Sanat öğrenmek okumak kadar önemlidir. Çocuklar hem okuyabilir hem de sanatı öğrenebilirler. Herkes okuyup mühendis, doktor olmak zorunda değil, sanatı böyle bırakmayalım, sahipsiz kalmasın bu meslekler.”
Mehmet ÖZGÜN