Tarih 14 Temmuz 1996. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, gazeteci Nilgün Cerrahoğlu ile yapılan bir söyleşide aynen şu cümleleri kullanmıştır; “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz.”
O zaman kimse bu sözü ciddiye almamıştı. Ne yani Türkiye’de rejimin en büyük güvencesi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve iç hizmet kanunun 35. Maddesinde de belirtildiği gibi Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini üstlenmiş olan ordu vardı.
O zaman paşalar şimdiki kadar irtifa kaybetmemişti. Mesela bir AKP’li siyasetçiye bir komutan; “Sizinle konuşurken heyecandan tüylerim ürperiyor” dememişti. Ya da YAŞ toplantısında resmi üniformalarıyla Sarayın bulunduğu Beştepe’deki Millet camisine giden terfi bekleyen paşalar içeride yanlışlıkla yaka kartlarını yere düşürüp birinin getiresini beklemiyorlardı.
Arkadaşları kumpas davalarıyla tutuklandığı zaman Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök; “Kasaptaki ete soğan doğramam” demiyordu. Yine Özkök mecliste kurulan ama raporu bir türlü açıklanamayan FETÖ komisyonuna gelip ifade verdiğinde (ben bunun tanığıyım gazeteci olarak oradaydım); “Eskiden orduda camiye gitmeye korkardık” dememişlerdi.
15 Temmuz 2016 darbesinde hala ne yaptığı, nasıl davrandığı muamma olan, genelkurmay başkanlığını, ordunun komutanlığını ihanet içindeki cemaat mensuplarına terk eden bir paşa da yoktu.
Adım adım Türkiye bugünlere getirildi. Halk ulusal egemenlik yetkisini ve Kurtuluş savaşı gazisi Türkiye Büyük Millet Meclisini adım adım bir tek kişiye teslim etmişti. 16 Nisan 2017 referandumu ile herkes bir ülkede var oluş hakları dahil herşeyini bir kişinin ipoteğine bırakmıştı.Evinin tapusu bile buna dahildir.
Sırasıyla; önce orduyu, sonra yargıyı, ardından emniyeti, ardından kapıdaki görevlisine kadar bürokrasiyi tek tek dize getirdi. Recep Tayyip Erdoğan…
Hiç zorlanmadı. Bu coğrafyadan en çok iki şey çıkar biri kahraman biri işbirlikçi…
Geçenlerde yandaş yazarlardan Mustafa Armağan bir tweet yazdı. Tweet aynen şöyleydi; “Şeriat loading…”.
Şimdi vakit tramvaydan ayrılma vakti. Hala anamuhalefet partisinin 5 dönemdir meclisteki milletvekilleri kızını, damadını, oğlunun belediyeye yerleştirmekle vakit kaybetsin. Hala bugün içeride olan belediye başkanlarının bir tekini bile parti tabanına sormadan, örgüte danışmadan, önseçime gitmeden “İmamoğlu fonu” ya da “iktidar sandığı” gibi isimlerle partiye yardım toplayarak göstersin.
Olacağı buydu…
Erdoğan 1996 yılında şaka yapmıyordu…
Doğru söylüyordu…
Hiç kıvırmadan, samimi bir şekilde, adam satmadan, ideolojik kırılmaya düşmeden, gerekirse koca devleti kendi üzerine geçirerek hedefine ulaştı…
Ahde vefayla, kadrosunu kurarak, kendisinden sonraki ideolojik kuşaklara yer açarak,siyasette doğru olan ne varsa (etik demiyorum) yaparak bugünlere geldi.
CHP’de ise hala 7 dönemdir milletvekili olanlar, “8. Dönemi nasıl koparırım” derdinde…
Geçmiş olsun…

YORUMLAR