Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Denize Hasret İstiridyeler”

Antakyalı Yazar Ahmet Bayırlı,

Antakyalı Yazar Ahmet Bayırlı, kitabını okuyucuyla buluşturdu

Antakyalı Yazar Ahmet Bayırlı, “Denize Hasret İstiridyeler” adlı kitabını yayımladı ve okuyucuyla buluşturdu.311 sayfalık roman, yaşam, psikoloji, sosyoloji konuları ele alırken, genç bir adamın, Doruk’un; yaşam mücadelesine, savunmasına, duygularına, travmalarına ve kendi olma çabasına yer veriyor.
Roman’ın içeriği ile ilgili ayrıntılar şöyle sıralandı: “Yazar olayları kendine has üslubu ile akıcı ve sade bir dille anlatıyor. Her olayda ufkunuzun genişlediğini hissediyor, ilk sayfadan son sayfaya kadar merakınızı bir an olsun yitirmiyorsunuz. Varoluş, aşk, cinsellik, sevgi, şefkat, nefret, bağlılık gibi kavramları ilişkiler üzerinden ele alan tespitler ve aforizmalar ilgi çekici. Doruk’un çocukluk, gençlik travmaları, içgüdüleriyle tanışması, kendiyle savaşı, mağlubiyeti, zaferi ve en çok da kendi olma çabası merak uyandırıcı. Yaşama dair birçok detayı keşfetmek mümkün. Felsefik, psikolojik ve sosyolojik öğelerle kurgulanmış, film tadında bir roman.”
Yazar Ahmet Bayırlı, özgeçmişi ile ilgili bilgileri aktarırken, kitabı yazmaya zorunlu hissetmesine neden olan hikayeyi de şu şekilde aktardı: “Hoşgörü ve medeniyetler kenti Antakya’da doğdum. Bilgisayar programlama, işletme yönetimi ve Hukuk Fakültesi mezunuyum. Psikoloji ve sosyoloji ile de yakından ilgileniyorum. Her şeyden önce bu eserin ortaya çıkışının büyük emekler neticesinde olduğunu belirtmek isterim. Romanda geçen her bir diyalog, gerçek hayatlardan esinlenerek büyük özenle oluşturuldu. Genç bir adamın yaşam mücadelesine, savunmasına, hissettiği duygularına, yaşadığı travmalara ve toplumsal baskılara karşı verdiği mücadelelere tanıklık edeceksiniz. Kendimi, kitabı yazamaya zorunlu hissetmeme neden olan şu küçük hikayeyi de sizinle paylaşmak istiyorum.
Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder. “Neden bu denizyıldızlarını denize atıyorsun?” diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları için” yanıtını verince, adam şaşkınlıkla: “İyi ama burada binlerce hatta belki milyonlarca denizyıldızı var. Hepsini atmana imkan yok. Senin bunları denize atman neyi değiştirecek ki?” der. Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan adam, “Bak onun iiçin çok şey değişti” karşılığını verir. Tek bir denizyıldızı için bir şeyleri değiştirebilme fikri kitabı yazarken motive eden tek şeydi.
Bu kitapta yazılanların tamamı kurgu ve hayal ürünüdür’ demeyi çok isterdim ama ne yazık ki öyle değil. Doruklar hep benzer kaderi paylaştılar ve paylaşmaya da devam ediyorlar. Doruk aslında size hiç de uzak biri değil. Belki yan komşunuz, belki kardeşiniz, belki arkadaşınız, belki de doğacak olan çocuğunuz. Yaşama hakkı, en temel insani haktır. Hepimizin sadece tek bir yaşam hakkı olduğuna göre, bir insanın yaşam hakkını elinden almaya hangi hak ve gerekçeyle sahip olabiliriz ki? Bir insanı kasten öldürmekle, ölüme zorlamak arasında fark olabilir mi? Denizde yaşamak için var olan balığı, karada yaşamaya zorlamak, balığın yaşam hakkını elinden almak demek değil midir? Balığı eğiterek tavşan yapamazsın. Balık balıktır, tavşan da tavşan. ‘Var olduğumuz gibi yaşayabilmek,’ yaşam hakkı kadar insani bir haktır. Dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması bizim elimizde. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edip farklılıklara saygı gösterebildiğimiz, gökkuşağı kadar renkli bir dünya hayal ve dileklerimle…”  -Mehmet ÖZGÜN-