Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Deprem Master Planı şart!

Buna göre bir yerleşim

Buna göre bir yerleşim de!

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından paylaşılan “Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz: Hatay Raporu”, Hatay için bir Deprem Master Planı’nın hazırlanmasının önemine işaret etti, kentin gelişim ve yerleşim stratejilerinin de buna göre belirlenmesi gerektiği ifade edildi.

Hatay’ın deprem gerçeğinde duran son kurum, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası oldu. “Deprem, ülkemizin bir gerçeği” diyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan “Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz: Hatay Raporu”, mevcut tablodaki durumu netleştirirken, bundan sonra yapılması gerekenler için de bir yol haritası paylaştı.
-HASAR ORANI!-
Hazırlanan raporda olası riskler anlatılırken, kentin kurulduğu zeminin yapısı için şu tespit yapıldı:
“Hatay’ın kent merkezi olan Antakya, zemini alüvyon olan illerimizden biridir. Deprem dalgaları, bu tür zeminler tarafından büyütülerek binalara iletilir. Zemin büyütmesi olarak tanımlanan bu durum, bir deprem olduğu takdirde, Antakya’nın kaya üzerinde yer alan illerden daha şiddetli olarak sarsılacağı, bunun sonucunda da hasar oranının fazla olacağı anlamına gelmektedir. Öte yandan yapılan araştırmalar, büyük bir depremde Antakya’nın önemli bir kısmında sıvılaşma olaylarının da yaşanabileceğini göstermektedir. Belli büyüklüğe ulaşan depremlerde, belli koşullara sahip zeminlerde meydana gelebilen sıvılaşma, zeminin üstündeki yapıları taşıyamamasına neden olmakta, yapılar, yer sarsıntısının bir sonucu olan bu olay nedeniyle de hasar almaktadır.”
-DEPREM RİSKİ!-
Anadolu coğrafyasının birinci derece deprem bölgesi içinde yer alan Hatay için paylaşılan son rapor, kentin üzerinde kurulu olduğu fay hatlarını da bir kez daha gündeme taşırken, şu detaylara yer verdi:
“Hatay içerisinden geçen ve kenti yaklaşık olarak kuzeydoğudan güneybatıya boydan boya kesen faylar vardır. Bunun yanı sıra, il içerisinde önemli diri faylar da bulunmaktadır. Bu fayların hangisinin geçmişte tarihi kayıtlara girdiği, hangi depremleri ürettikleri ve hangi sıklıkla deprem ürettiği konusunda henüz güvenilir detayda bir veri bulunmamaktadır. İlin depremselliğini anlamak için kritik öneme sahip olan bu bilinmezlikler, daha detay çalışmalarla aydınlatılmaya muhtaç ise de, gösterdiği sonuç, Antakya için deprem ve yüzey faylanması tehlikesi olasılığının yüksek olduğudur.”
-DİRİ FAYLAR!-
Diri fayların, Antakya içerisinden kuzeydoğu-güneybatı yönünde geçtiğini ifade eden TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası “Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz: Hatay Raporu”nun kentimiz için çizdiği tablo şöyle:
“Habib-i Neccar Dağı’nın eteklerinde yer alan bu fayın yeri, topoğrafyada yarattığı ani sarplık ve dağı oluşturan kireçtaşlarındaki fay aynaları yüzünden oldukça iyi bilinmektedir. Saint Pierre Kilisesi de bu fayın tam üzerindeki bir mağarada yer almaktadır. Fay, çoğu yerde, Antakya Ovası’nı dolduran Asi Nehri alüvyonları ile dağı oluşturan kayalar arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Amik Ovası; kuzey, güney ve batıdan gelen üç ana fay sisteminin birleştiği bir noktada yer aldığından, Hatay, tüm tarihi boyunca önemli depremlerden etkilenmiştir, gelecekte de etkilenmesi kaçınılmazdır.
Hatay’ın depremselliği bununla da sınırlı değildir. Doğu Anadolu Fayı’nın, Maraş Türkoğlu-Amik Ovası arasındaki kesimi ile Ölü Deniz fayı-Amik Ovası’nda birleşmekte, Amik Ovası’ndan Antakya’ya, oradan Samandağ ve Yayladağı’na uzanan fay kolları ile Akdeniz içerisindeki faylar da ilin deprem kaynakları olmaktadır. Bu fayların büyük kısmı, 7 veya daha üzerinde deprem üretme potansiyeline sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, yapılacak çalışmaların sadece il merkezinde değil, kent bütününde yapılmasının önemi ve aciliyeti kendisini açıkça göstermektedir.
Hassa, Kırıkhan, Dörtyol, Erzin, Reyhanlı ilçe merkezleri ile 25’e yakın eski köy/mahalle de doğrudan fay hattı üzerinde oturmaktadır.”
-SONUÇ!-
Raporun son kısmında genel bir değerlendirme yapan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, ‘sonuç’ başlığında şunları dile getirdi:
“Ülkemizin çoğu yerleşimleri gibi, Hatay da diri fay üzerinde yer alan ve deprem tehdidi altında yaşayan bir ilimizdir. Depremler, yer sarsıntısı yarattıklarında, çok uzak alanlarda bile yıkıma neden olabilmektedir. Yer sarsıntısının şiddeti, depremin uzaklığı ve büyüklüğü yanı sıra, zemin koşullarında da önemli oranda etkilenmekte ve zayıf mühendislik özelliklerine sahip zeminler, deprem dalgalarının genliğini artırarak üstündeki binalara aktarmaktadırlar.
Mikrobölgeleme çalışmaları ve deprem senaryolarıyla, bir bölgede zemin yapısı ve depremin yaratması olası yer sarsıntısı belirlenebilir. Bir yapı, beklenen yer sarsıntısına göre ve geçerli en son Bina Deprem Yönetmeliği koşullarına uygun olarak inşa edilirse, can kayıplarına yol açmaz. Ancak yaşanan depremlerde, yapıların etüt ve projelendirme süreçlerindeki hata veya eksiklikler, yapı üretimi sırasındaki malzeme ve işçilik hataları ile denetimden kaynaklanan zafiyetlerden dolayı çok sayıda yapının ağır hasar gördüğü veya yıkıldığı görülmektedir. Deprem zararlarını azaltmanın ve depreme hazır olmanın en önemli unsurlarından biri, yapıların olası bir depreme hazır olmasıdır.
Deprem belli büyüklüğü geçtiğinde, faylar yüzeye ulaşmakta, üzerinde bulunan yapıların yırtılmasına, bir yana yatmasına ya da devrilmesine yol açmakta, böylece yapıların çökmesine ya da çok ağır hasar almasına neden olmaktadır.
Hatay’ın geçmişinde de bu büyüklükte depremler olmuştur, gelecekte de olma olasılığı vardır. Depremden, yüzey faylanması sonucu zarar görecek yapılar için alınabilecek en temel tedbir; diri fayların yerlerinin hassas bir biçimde belirlenmesi, bu faylar üzerindeki alanların zaman içerisinde boşaltılarak yapı ve nüfus yoğunluğunun azaltılması, gelecekte bu alanlar için yapı sınırlaması getirilmesi ve imar planlarının zemin koşulları ve yüzey faylanması tehlikesine uygun olarak yapılmasıdır.”
-NE YAPILABİLİR?-
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından paylaşılan “Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz: Hatay Raporu”, gelecekteki bir olası depremin en az zararla atlatabilmesi için önerilerini ise şöyle sıraladı:
•Hatay ili özelinde bazı faylar üzerinde paleosismoloji çalışması yapıldığı bilinmekle birlikte, kent genelinde paleosismoloji yapılmayan ya da farklı araştırıcıların farklı sonuçlara ulaştığı fay hatları/zonları üzerinde gerekli araştırmaların yapılarak, fayların geçtiği yerlerin ve deprem karakteristiklerinin tam olarak belirlenmesi,
•Hatay kent merkezinde mikrobölgeleme çalışmasının yapılmış olduğu bilinmekle birlikte, diğer ilçe yerleşimleri başta olmak üzere, kent bütünündeki yerleşim yerlerinin tamamında mikrobölgeleme çalışmalarının yapılması,
•Mikorobölgeleme çalışmaları kapsamında, Doğu Akdeniz’de deniz içinde meydana gelebilecek depremlerin oluşturabileceği olası tsunami etkileri de dikkate alınarak, Hatay ili kıyı yerleşim alanlarının planlarının, olası tsunami etkileri de göz önüne alarak yeniden yapılması,
•Yukarıdaki çalışma sonuçlarından elde edilecek bilgiler ve diğer disiplinlerden (inşaat, mimarlık, şehir plancıları vd.) edinilecek bilgiler ile diğer afet olasılıkları ışığında, bir Deprem Master Planı’nın hazırlanması,
•Deprem Master Planı dikkate alınarak, kentin gelişim ve yerleşim stratejilerinin belirlenmesi, bu çerçevede aktif fay hatlarının çevre düzeni haritalarına işlenmesi ve aktif fay zonlarının sakınım bantı içinde kalan kısımlarının 1. Derece doğal eşik değerler arasına alınması ve bina ve bina türü yapılar için sınırlama getirilmesi,
•Nazım ve uygulama imar planlarının çevre düzeni planlarında yapılan bu değişikliklerden sonra gözden geçirilerek, aktif fay hatlarının sakınım bantları ile kıyı yerleşimlerinde tsunami etki alanlarının imar planlarına işlenerek yenilenmesi gerekmektedir.
-GÖREVE HAZIRIZ!-
Bu konuda, yardım ya da destek talebi noktasında göreve hazır olduklarını ifade eden TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın kent yöneticilerine çağrısı ise net:
“Ülkemizde, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni plan ve plan raporları birbirinden oldukça farklı formatta hazırlanmış olup, çoğunluğu ise Türkiye Mekânsal Strateji Planlama (TMSP) raporları ile uyumlu değildir. Bu planların da, TMSP raporlarında belirtilen ilkeler ile uyumlu hale getirilmesi gereklidir.
Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan bu rapor, Hatay İli Yönetimi ve karar vericilerini, ilin deprem ve diri fay tehlikesi hakkında uyarıcı ve yönlendirici olma amacındadır. Odamız, bu konuda talep edildiği takdirde iş birliğine hazırdır.”
-Cemil Yıldız-