Yeni bir depreme hazırlıklı değiliz
Yeni meydana gelen İstanbul Silivri depremi 5,8 şidettinde olmuştur.Bunun ardından 4,7-4,8 şiddetinde artıçı depremler olmuştur.Bu depremde çok şükür can kaybı olmamıştır.
İstanbuldaki depremin ardından meslek odaları temsilcileri İstanbul başta olmak üzere kentlerde afete karşı dayanıksız binaların dönüşümünü gönüllü değil zorunlu olması gerektiğine dikkat çektiler.
Hatay ilimizde 1.derece deprem bölgesidedir.İlimizde bulunan eski ve kaçak yapılar için acilen bir çözüm bulunması kentsel dönüşümün sağlanması gerekir.Hatay Büyük Şehir Belediyesinin İmar Yönetmeliği Oda ve Stk temsilcileri tarafından hazırlanmış İmar Daire Başkanlığına teslim edilmiştir. İmar Komisyonuna sevk edilmiş incelemeden sonra meclisten kabul edilmesi beklenmektedir.Bu Yönetmelik Tüm Belediyeler Odalar ve İlgili STK ların tarafından kabul edilmiştir.Bir an önce bu Hatay İmar Yönetmeliğinin çıkması ve kentsel dönüşüm için bir hız verilmelidir.
İmar barışı ile devletin elinde hangi binalarda ne tür değişiklikler yapıldığına dair kayıt oluşmuştur.Bu bilgiler ışığında hızlı denetimle güçlendirme yada yıkımına başlanması gerekmektedir.İmar Barışı yasası eksik çıkmıştır.Devletle barışan bu binaların en kısa sürede yapı denetimden geçirilerek güvenli olup olmadıkları tesbit edilmeli.Sonuca göre ya güçlendirilmeli yada yıkılmalıdır.İmar barışına müracaat edenler arasında 7 katlı kaçak binalar,4 kaat üzerine 3 kat yapılanlar, dereyatağına yapılan inşaatlar ile heyelan bölgeleri ve kıyı şeridi içinde yapılanlar vb.inşaatlar mevcuttur.
…
Hepimizin bildiği gibi; nüfusumuzun %98’i değişik seviyelerde tehlike arz eden deprem bölgeleri içerisinde, %70’i ise 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde yaşamaktadır. Ülke olarak neredeyse hepimiz, can ve mal güvenliği açısından deprem riski ile karşı karşıyayız. Yaşanacak depremlerin birer afete dönüşmemesi için “can ve mal güvenliğini” esas alacak, etkin bir denetim sistemine fırsat verecek şekilde yapı denetim sisteminin eksikliklerin giderilmesi gerektiğini Deprem haftası vesilesiyle tekrar hatırlatmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.
Ülkemiz için asrın felaketi olarak tanımlanan Marmara depreminin üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen alınması gereken önlemlerin tam olarak alınamamış, deprem odaklı dönüşümün sağlanamamış olması sebebiyle vatandaşlarımızda olası depremlerin meydana getirebileceği yıkımın ve kayıpların endişesi halen giderilememiştir.
1939 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van depremleri sonrasında meydana gelen büyük ölçekli can ve mal kayıpları, Mühendislik hizmetleri almamış, denetimsiz yapılaşmaların yol açabilecekleri zararları bütün açıklığı ile gözler önüne sermiştir. 20 yıl önce meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Marmara depremi büyüklük, etkilediği alanın genişliği ve sebep olduğu kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden birisi olmuştur.
Türkiye’de 20 yıldan beri uygulanmakta olan yapı denetim kanununun eksik yönleri olmasına rağmen; bugüne kadar kanun kapsamında inşaatları tamamlanmış olan yapılarda, özellikle “Taşıyıcı Sistemi” ilgilendiren imalatlarda, büyük oranda başarı sağlanmıştır. Ülkemizde bu kanun kapsamında denetimi yapılmış olan binalarımız, öngörülen, büyük depremlerde yıkılmayacak ve can kayıpları yaşanmayacaktır. Ancak yapı denetim kanunundan önce yapılmış veya kanun kapsamı dışında tutulmuş olan yapılar için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Yapı denetimini etkin kılmak ve süreklilik kazandırmak için tüm binaların yapı denetime tabi tuıtulması gerekir.Biz Yapı Denetim Kuruluşları Birliği olarak bu sorunu sürekli dile getirerek, yasanın eksikliğini vurgulamayı görev edindik. Ancak maalesef aynı sorunlar halen devam etmektedir.
En son İstanbul’a yaşanan depremle 2 az hasarlı okul ve kurum ile 9 çok hasarlı bina tespit edilmiştir.
Kanun üzerinde yapılacak değişikliklerle taşıyıcı sistemde yakalanan başarı oranını tüm imalatlarda yakalamanın mümkün olduğu düşüncesindeyiz. Ancak bu konuda yetkililerinin de istekli ve kararlı olmaları gerekmektedir.
Bu nedenle tüm resmi kurumların Yapı Denetim sistemine dahil edilmesi gerekmekte ve Bu inşaatların Yapı denetim kuruluşları tarafından denetlenmesi Can ve mal güvenliği açısında önemlidir. Bakanlı En son çıkardığı kanunla Malsahibi/Müteahhit ile yapı denetim firmaları arasındaki maddi ilişkiyi sonlandırmış ve e dağıtım sistemini getirmiştir. Buda bağımsız bir denetimin yapılmasının sağlamıştır.
Unutulmamalıdır ki; Depremler değil; denetimsiz ve mühendislik hizmetleri almamış, standartlara uygun olmayan binalar can alır. Bu can kayıplarının önlenmesi için mevzuat eksiklikleri giderilmesi ve tüm yapıların yapı denetime tabi tutulması gerekmektedir.. İnsanlarımız doğal afetlerde maddi manevi ezilmeden korunmalıdır. Ne yazık ki; sadece yıkıcı depremlerden sonrasına hazırlanıyoruz ancak öncelikle yapılması gereken depremden önce alınması gereken önlemlerdir. Bu konuda siyasi otoriteye büyük görev düşmektedir.
Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz, ancak ne yapabileceğini biliyoruz. Bu nedenle ülkemizdeki sağlıksız ve deprem standartlarına uymayan düşük dayanımlı mevcut yapıların “Kentsel Dönüşüm” kapsamında bir an önce dönüştürülmesi ve depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Sağlıklı, güvenli, mühendislik hizmeti almış binalarda ve çevrede yaşama hakkı herkesin Anayasal hakkı ve ortak arzusudur. Ülke çapında uygulanması planlanan kentsel dönüşüm projesi, ülkemiz tarihindeki en büyük projelerinden biridir. 21.yüzyıla damgasını vuracak olan, sağlam, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre vaad eden “Kentsel Dönüşüm” uygulamalarının başarılı olmasını ve özellikle rantı düşük bölgelerde binaların dönüşümün daha da hızlandırılmasını bekliyoruz. Bunun için riskli bölgelerde imar çalışması yapılması gereklidir. Riskli binalarda tespitler bir an önce tamamlanıp bu binalarda yaşayanlar binanın durumu hakkında bilgilendirilmeli, yıkılıp yeniden yapılması sağlanamıyorsa güçlendirilmesi için gerekli desteğin sağlanması gereklidir.
Son olarak ifade etmeliyiz ki can kayıplarının önlenmesi için bu depremlerin tekrarına her zaman hazırlıklı olunması gerektiği unutulmamalıdır.