TOBB ile TSE arasında imzalanan coğrafi işaretli ürünlerin denetimi protokolü çerçevesinde Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından tescili yaptırılan Antakya Künefesi’nin “coğrafi işaret” denetimi noktasında neredeyiz? Standardı tutturduk mu?
Gastronomi alanında ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilen Hatay, tescilli markası ‘Künefe’ noktasında en sonunda dernekleşti. Önceki gün kamuoyuna yapılan açıklama ile Künefeciler Derneği olarak faaliyete geçtiklerini dile getiren KÜNDER (Künefeciler Derneği) Başkanı Mustafa Görgen’in ilk açıklaması ise ‘Gerçek Künefe’ noktasında oldu. Bu konuda eğitim çalışmaları yapacakları bilgisini veren Görgen, “Bu sektörün daha profesyonel eğitilmesi ve gerçek Antakya künefesinin yapılabilmesi adına eğitim altyapısını oluşturacağız. Bu amaçlarla yola çıktık” demeyi de ihmal etmedi.
Bu açıklamanın ardından, gözler, Antakya kent merkezinde yapımı gerçekleşen ve ‘tescilli’ markanın tarifinde ne kadar durdukları bilinmeyen işletmelere çevrildi.
-DENETİM!-
Künefe konusundaki standardın kontrolünde ve denetiminde duran kurumların başında, tescili gerçekleştiren Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) geliyor. Hatırlanacağı gibi, 2017’deki künefe denetimine, TOBB ve TSE teknik ekibinin yanı sıra Antakya Ticaret ve Sanayi Odası, Hatay Esnaf ve Sanatkârlar Odası, TOBB Akademik Danışmanı ve üst düzey yetkililer katılmıştı. Denetim kapsamında, coğrafi işaretli Antakya Künefe üreticileri yerinde ziyaret edilmiş, üreticilere coğrafi işaretin önemi anlatılarak, şartnameye uygunlukları açısından da denetim gerçekleştirilmişti.
Denetim ve kontrolün, yakalanmak istenen kalitenin olmazsa olmazı olduğunu söyleyen ve bu konuda Gazetemize yaptığı her açıklamasında, 18 senelik künefe ustalığının çıkış noktasının da bu ‘özen’ olduğunun altını çizen Mustafa Sertbaş’ın söylediklerini tam da bu noktada hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var.
-ÖZEN ŞART!-
Künefe’nin lezzetinde duran ve bu konuda haklı bir şöhrete sahip Sertbaş’ın işyeri, Uzun Çarşı’nın Ayakkabıcılar kısmından içeriye girip de ilerlediğinizde, sol tarafınızda kalan dar bir koridorun sonunda karşınıza çıkan tarihi Ahmediye Cami taş avlusunun hemen yanı başında. Burası aynı zamanda, tescilli künefenin ‘közde’ pişen ‘ayrıcalıklı’ lezzetinin de vazgeçilmez adresi.
Dernekleşen ‘Künefe’ noktasında kendisiyle daha önceki konuşmamızda, “Tam 18 sene oldu…” diyen Sertbaş, “Tam 18 senedir, köz ateşinde, bakır tepside künefe pişiriyorum. Malzememiz mi? Halis köy peyniri ve halis köy tereyağı… Zaten bizim künefenin bu kadar talep görmesi de, dikkat çekmesi de sahip olduğu doğallığından. Zira hiçbir katkı maddesi yok. Damağınızda bıraktığı o eşsiz lezzetin sihri de buradan!” şeklinde konuşmuş, “Özen şart” diye de eklemişti.
Buradan soralım mı? ATSO noktasında gerçekleşen denetimlerin 2018 kısmında bu ‘özen’ sınıfı geçti mi?
-FARKLI!-
Bu soruyu bizlere sordurtan şey, Antakya ziyareti sonunda bizlerle değerlendirmesini paylaşan bir okurumuz. Söyledikleri mi?
“Çok güzel bir şehriniz var. Gelmeden önce biraz okuduk, biraz araştırdık, ki zaten tavsiye üzerine geldik. Ama ne yalan söyleyelim, yemeklerinin methini çok duyduk, biraz da bundan… Gelmeden önce klasik bir otel rezervasyonu yapmıştık ama, gelip de eski Antakya evlerinin butik otel halini görünce, açıkça ‘keşke’ dedik. Bir daha gelirsek, bu evlerde kalmak istiyoruz. Her şey muhteşem… Evler, yemekler, tarih, kültür, insanlar…
5 günlük Antakya ziyaretimizde iki kez künefe yedik. Bir tanesi, eski bir çarşının içinde, közde denilen, diğeri de şehrin asi tarafında. Ama o kadar birbirinden farklıydı ki yediklerimiz. Ama hangisi asıl anlatılan, anlamadık! Sanırım peyniri ve malzemesi özelmiş! Katkı maddesi hiç yokmuş. Hatta buraya gelmeden, ‘sade yenir’ uyarısı bile aldık. Ama burada illa ki üzerine bir şeyler koyuyorlar. Sanırım alışkanlık olmuş. Bir de, bazılarının çok daha kırmızı, bazılarının ise daha sarı olduğunu fark ettik. Renk farkı niye, bunu çok anlamadık. Malzeme farkı mı?”
-NEDEN ÖNEMLİ?-
Coğrafi İşaret alan ürünlerin Hatay’a katabileceği ticari değerin, kamuoyuna ve asıl olarak da işletmelere yeterince anlatılamadığı konusunda ortak bir kanı var. Peki, bu anlamda tescillenen bir ürünün avantajı ne oluyor? Bir ülke, tescilli ürünü başlığında ne kazanıyor?
Bu modelin, kırsal kalkınma ve ekonomik büyümede ne kadar etkili olduğunun en başarılı örneklerinden bir tanesi, Fransa. Hatay gibi tescile dair ciddi adımlar atan şehirlerden biri olan İzmir’in Ticaret Borsası Başkan Danışmanı Pınar Nacak anlatsın, merak edilenin cevabını…
“Fransa’da, coğrafi işaretli peynir sektörünün cirosu 1,6 milyar Euro. Bu rakam, ülkede toplam peynir cirosunun yüzde 25’ine denk geliyor. Coğrafi işaretli peynirlerin satışı ortalama 14,31 Euro iken, diğer peynirlerin satışı ise 8,68 Euro. Bazı ürünler için bu rakamlar yüzde 65’e çıkan bir fiyat farkı demek.”
-Tamer Yazar-