Kadın örgütleri, Yeni İnfaz Paketi’nin yürürlüğe girmesiyle, şiddet faillerinin tahliyesine başlandığını bildirdi ve endişelerini dile getirdi
Aralarında Türk Kadınlar Birliği Hatay Şubesi, Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü ve Antakya Kadın Dayanışması’nın da yer aldığı ülke genelindeki 156 kadın örgütü, yaptıkları ortak açıklamada, Yeni İnfaz Paketi’nin yürürlüğe girmesiyle beraber şiddet faillerinin tahliyesine başlandığını bildirdi ve endişelerini dile getirdi.
Tahliyeler sürerken, devletin, kadınları korumak için önlem almadığının belirtildiği açıklamada, “Koronavirüs önlemleri kapsamında evde kalmanın kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lar için yarattığı şiddet sarmalına bir de İnfaz Yasası ile salıverilen cinsel istismar ve kadına yönelik şiddet failleri eklendi. Devlet, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, başta kadınlar olmak üzere tüm kamuoyunu aldığı tedbirler konusunda acilen bilgilendirmelidir!” denildi.
Kadın ve çocukların can güvenliği hiçe sayılıyor…
On binlerce siyasi mahpus, gazeteci, öğrenci, avukat, yerel yönetici ve siyasetçi infaz indirimi kapsamı dışında tutularak, yalnızca bir kısım mahkûmun tahliye edilmesini sağlayan, kalıcı ve eşitsiz bir infaz rejimi getiren bu yasa değişikliğinin amacının ‘koronavirüs kapsamında kamu sağlığını korumaktan’ çok uzak olduğunun açık olduğunu ifade edildiği açıklamada, şunlara yer verildi:
“Kadınlar, çocuklar ve dezavantajlı gruplar lehine hiçbir tedbir almadan, salt hapishane kapasitelerini azaltmak için yapılan tahliyeler ile kadın ve çocukların can güvenliği hiçe sayılmaktadır. Kadın örgütlerinin görüşü alınmadan hazırlanan taslak, Mart ayının ortalarında basına yansımış, cinsel dokunulmazlığa karşı suçların infaz sürelerinde kalıcı indirim yapılması üzerine kadın ve LGBTİ+ örgütleri tasarıya kuvvetle karşı çıkmıştı. Bunun üzerine tasarıda değişikliğe gidilmiş ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar infaz indiriminin kapsamı dışında bırakılarak, tasarı, Adalet Komisyonu’na gönderilmiştir. Tasarının Adalet Komisyonu’na gönderildiği gün, iktidar ‘cinsel suçların ve kadına şiddet suçlarının infaz indirimi kapsamında olmadığını’ açıklamıştı. Ancak iktidar tarafından defalarca vurgulanan bu hususun gerçeği çarpıttığı da zaman içinde netleşmiştir.”
Tedbir ve öneriler…
Kadın örgütleri, açıklamada, tedbir önerilerini de şöyle sıraladı:
“İnfaz Yasası ile salıverilecek ‘kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar failleri’ konusunda İstanbul Sözleşmesi’nin 56. Maddesi uyarınca, kadınların ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz bırakılan tüm diğer bireylerin bilgilendirilmesi yükümlülüğü polis, jandarma, bekçi muhtar vb. her türlü yolla yerine getirilmeli, güvenlik riski bildiren kadınlar yasal hakları konusunda bilgilendirilmeli, ihtiyaç duydukları desteklere acilen ulaştırılmalıdır.
İnfaz Yasası ile salıverilecek kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar faillerinin sistematik olarak etkin bir şekilde takibi yapılmalı, koronavirüs nedeniyle faillere verilen ‘iznin’ bir ‘tahliye’ anlamına gelmemesi için fail üzerinde denetim tedbirleri uygulanmalıdır.
Tarafı olduğu İstanbul Sözleşmesi uyarınca, Devlet, her türlü olağanüstü halde dahi kadına yönelik şiddetle mücadelede pozitif yükümlülük sahibidir. 6284 sayılı Kanun, hiçbir ihmale veya keyfiyete yer bırakmaksızın, salgın süresince de kadın ve çocuklar öncelik alınarak ivedi ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Tedbir kararları, salgının yarattığı özel koşullar dikkate alınarak, kadınların ve çocukların korunması yükümlülüğüne uygun bir şekilde verilmeli, tedbir kararlarını yerine getirmeyenler hakkında da cezai işlem uygulanmalıdır.
Salgın döneminde kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm dezavantajlı grupların şiddet görme tehlikesinin önlenmesi ve şiddetten uzaklaşabilmeleri için vakit kaybetmeden bir Acil Eylem Planı açıklanmalı ve bu bilgilere erişimin kolayca sağlanması için de kamu spotu aracılığıyla bilgilendirme yapılmalıdır.
Salgın döneminde sığınak ve acil barınma ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla, sığınak olarak kullanılabilecek mekân ve alanların sayısı ve kapasitesi acilen artırılmalı, sığınaklarda gerekli sağlık tedbirleri en sıkı şekilde uygulanmalıdır.
Salgın koşullarında, kadınların hastane ve karakollara erişmekte yaşadığı güçlük ve kaygılar göz önüne alındığında, Devletin, İstanbul Sözleşmesi’nin 25. Maddesi gereğince oluşturmakla yükümlü olduğu ‘cinsel şiddet kriz merkezlerinin’ önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, ‘cinsel şiddet kriz merkezlerinin’ kurulması için gerekli adımlar ivedilikle atılmalıdır.
Alo 183 veya kadına yönelik şiddet için acilen kurulacak başka bir hat, sadece toplumsal cinsiyet temelli şiddet özelinde 7/24 erişilebilir ve çok dilli bir Acil Yardım Hattı olarak çalışmalı, kadınlara sosyal, psikolojik ve hukuki destek verilmesi sağlanmalıdır.” Mehmet ÖZGÜN