Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya’yı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Suriye’ye Hatay/Cilvegözü üzerinden akan insani yardım için sınır geçişlerine izin verilmesini veto etmemesi konusunda uyarırken, sınırın Türkiye kısmında olanlar için sorun çok başka! Milyonlarca Suriyeli mültecinin yoksulluk düzeyini daha da arttıran, koronavirüs pandemisi!
Hatay’ın Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden Suriye’ye giden yardımlar için belirlenen bir yıllık süre 10 Temmuz’da doluyor. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya’yı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Suriye’ye Hatay/Cilvegözü üzerinden akan insani yardım için sınır geçişlerine izin verilmesini veto etmemesi konusunda uyardı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Roma’da düzenlenen ve IŞİD ile mücadelenin ele alındığı Bakanlar toplantısında, Türkiye ile Suriye arasındaki sınır kapısı Bab el-Hava’dan yapılacak insani yardımlara izin verilmesi konusunu gündeme getirdi. Konu ile ilgili basına konuşan Blinken, “Elbette biz, BM Güvenlik Konseyi’nin bir daimi üyesinin bu karar tasarısını veto etmesini istemeyiz” dedi. Blinken, “Gıda, ilaç, kovid aşıları ve diğer hayati önem taşıyan insani yardımlara çok ihtiyacı olan milyonlarca Suriye vatandaşına ulaşmak için çok gerekli olan
-10 GÜN KALDI!-
Hatay/Cilvegözü sınır kapısından gerçekleşen insani yardım için verilen süre 10 Temmuz’da doluyor. Bu sürenin uzatılması için yeni bir BM karar tasarısının kabul edilmesi gerekiyor. Suriye’ye giden insani yardım için kullanılan sınır kapılarının daha önce dörtten üçe inmesine neden olan Rusya, bu son kapıdan yapılacak yardımları da veto etme tehdidinde bulunuyor. BM’de oylanacak yeni tasarı, Türkiye ve Irak sınırları üzerinden iki kapı üzerinden insani yardımların Suriye’ye ulaştırılmasını öngörüyor.
Şam’ın en büyük destekçisi olan Rusya, Suriye’ye yapılacak insani yardımların geçişi ve dağıtılması konusunda, egemenlik ve hükümranlık hakkı gereği, Şam rejiminin son sözü söylemesi gerektiği yönündeki görüşünü dile getiriyor.
-İÇERİDEKİLER!-
Sınırın diğer tarafındaki yüz binlerin temel ihtiyaçları için hayati önemdeki Cilvegözü Sınır Kapısı’nın açık kalıp kalamayacağının tartışması sürerken, Hatay ve diğer kentlerdeki Suriyeliler için konu başlığı çok farklı bir yönde ilerliyor. Milyonlarca Suriyeli mültecinin yoksulluk düzeyini daha da arttıran, koronavirüs pandemisi!
Kızılay ile Uluslararası Kızılhaç Federasyonu ve Kızılay Birliği’nin araştırmasına göre, Türkiye’deki birçok Suriyeli, yaşamlarını sürdürebilmek için büyük miktarlarda borçlanmış durumda. Yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’deki mültecilerin
-SIKINTI!-
Türkiye’de; İstanbul, Hatay, Şanlıurfa ve Gaziantep gibi mültecilerin yoğun olarak bulunduğu kentleri baz alan araştırma başlığında konuşan Uluslararası Kızılhaç Federasyonu (IFRC) Türkiye Direktörü Jonathan Brass, pandemi döneminde devreye sokulan kısıtlamalar nedeniyle, mültecilerin çoğunlukla çalıştığı sektörlerin kapandığına dikkat çekiyor.
Amerika’nın Sesi’ne (VOA) konuşan Brass, “Bunun sonucunda, insanların su, sağlık hizmeti, elektrik gibi temel ihtiyaçlarını karşılama imkanları tamamen kısıtlandı. Bu nedenle de mültecilerin borçlanma miktarı önemli oranda arttı” dedi.
Konuyla ilgili araştırma raporunu hazırlayan uzmanlar, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin borçlarının, geçen yıl, bir önceki seneye oranla
-BORÇ HEP VAR!-
Konuya ilişkin Antakya Gazetesi’ne konuşan bir Suriyeli ise araştırmanın sonuçlarını yıllardır yaşadıklarına dikkati çekerken, şunları söyledi:
“O borç hep vardı. Salgınla beraber arttı, doğru ama… Yeni çıkmadı! Eskiden günü birlik işlere koşturan evin erkekleri, akşama döndüklerinde ceplerinde para olurdu. Şimdi o da çok kalmadı. Çünkü bize o işleri verenler de benzer durumda. Zaten var olan kayıtlı çalışanlarına para ödemekte zorlanıyorlar. Bizim gibi kayıtsızların işi o yüzden daha da zorlaştı. Filmlerde olur ya, parasızlıktan evdeki eşyaları satarlar! Bizde o da yok! Satacak eşya da yok! Zaten onun bunun verdiği eskiler çoğu! Ya da bitpazarından alınanlar. Ancak bizi idare edenler… Ne para ederler, ne de alıcısı çıkar böylesinin. Yine de babamın hep dediği bir şey vardır. ‘Sabah güneşi, umutla doğar!’ Elimizde kalan da o her sabahın umudu galiba.” Tamer Yazar