STK’lar; LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef gösterdiği gerekçesiyle, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı sert bir dille eleştirdi…
İlimizdeki sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, bir konuşmasında; eşcinsellerin lanetli olduklarını, hastalıkların sebebi olduklarını ve gayrimeşru ilişkiler nedeniyle HIV virüsünün ortaya çıktığını ifade ederek, LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef gösterdiğini bildirdi, LGBTİ+’lara ve HIV’le yaşayanlara yönelik bu dışlayıcı ve hedef gösteren dilin kabul edilemez olduğuna vurgu yaptı.
Toplumdaki birlik ve bütünlüğe zarar verildi…
Bahsi geçen konuşmada, hem LGBTİ+’lara hem de HIV’le yaşayanlara yönelik ayrımcı ve hedef gösterici bir dil kullanılarak, toplum içindeki ayrışmanın derinleştirildiğinin, farklılıkların yok sayıldığının belirtildiği ortak açıklamada şunlara yer verildi:
“Bu söylemler, toplumda bazı kesimler tarafından, LGBTİ+lara ve HİV’le yaşayanlara yönelik ayrımcılık ve şiddetin meşru olduğu algısı yaratacağından, sakıncalıdır. Dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanı, sosyal damgalanma ve ayrımcılık nedeniyle dezavantajlı statüde olan bireyleri ‘mücadele edilmesi gerekenler’ olarak yaftalamış, böylece toplumun birlik ve bütünlüğüne zarar vermiştir.
Ülkemizde yaşayan her bireye eşit mesafede durması ve herkesi kapsayan birleştirici dil kullanması gereken bir kamu görevlisinin böylesi ayrıştırıcı, bölücü, nefreti yayan sözler sarf etmesi, temsil ediciliğini zedelemektedir. Nefret söyleminin hedefinde olan bu bireylerin tamamı, bu ülkenin vatandaşlarıdır. Anayasanın 10. Maddesi’nde geçen, ‘Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar’ ifadesine dayanarak, Diyanet İşleri Başkanı’nın ‘eşitlik ilkesine aykırı davrandığını’ buradan yetkililere iletiyoruz. Yapılan açıklama, Anayasa’nın ilgili maddesine aykırı olduğu gibi, insan haklarına da aykırı olup nefret suçu oluşturmaktadır.
İnsanları, ‘hastalık kaynağı’ ya da ‘lanetli’ ilan etmeniz, bilimin ulaştığı noktada ancak cehaletinizi yansıtır. Eşcinsellik, tıpkı heteroseksüellik gibi kişinin iradesinden bağımsızdır. Bu sebeple bir seçim değil, yönelimdir. LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve baskı; sadece onları sindirmeye, varlıklarını gizlemeye, her türlü şiddet ve ayrımcılıkla yaşamaya zorlar. Bu yaklaşım, toplumun önemli bir kesiminde var olan homofobik yaklaşım nedeniyle; zaten dışlanan, aşağılanan, engellenen ve baskılanan LGBTİ+’lar ve ailelerinin daha da dışlanmasına ve saldırıya uğramasına yol açar. Bu durum ise, Diyanet İşleri Başkanı’nın işaret ettiği ‘sağlıklı bir nesil’ yetiştirilmesini imkânsız hale getirir. Çünkü bu dışlama ve saldırıların insanların ruhunda derin yaralar açtığı bilinen bir gerçektir.
Ayrımcı dil terk edilmeli…
Diyanet İşleri Başkanı, HIV gibi, tıp alanının konusu olan bir konuda bilimdışı ifadelere başvurarak, HIV’le yaşayanlara dönük yaygın sosyal damgalamayı pekiştirmiştir. Bu nefret söylemleri, zaten ayrımcılıkla baş etmeye çalışan bireylerin daha fazla korkmasına ve tedavi sürecinden kaçınmasına sebep olacaktır.
Toplumun önemli bir kesimini temsil eden biz demokratik kitle örgütleri, içinden geçilen bu zor zamanlarda, kamu görevlilerinin, toplumsal dayanışmayı vurgulamak yerine ayrıştırıcı bir dil kullanmasını protesto ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanı ile aynı fikirde olmadığımızı buradan ifade ediyor ve ayrıştırılan, hedef gösterilen, her türlü şiddete karşı korumasız bırakılacağı ilan edilen dezavantajlı grupların yanında olduğumuzun altını çiziyoruz. Bu ayrımcı dilin bir an önce terk edilmesini, ülkenin her vatandaşının yasalardan eşit şekilde yararlanması için gerekli düzenlemelerin ve icraatların yerine getirilmesini talep ediyoruz. Şiddeti meşrulaştıracak, dezavantajlı grupları daha da ötekileştirecek bu tarz açıklamaları kabul etmediğimizi ifade ediyoruz. Devlet yöneticilerinin, Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelerde kabul edilen bireysel haklara, bilimsel verilere/yaklaşımlara uygun açıklamalar yapmasını, nefret söylemiyle mücadele edilmesini ve açıklamanın tahrip edici etkisinin düzeltilmesini talep ediyoruz.”
Ortak açıklamaya imza atan STK ve Siyasi Parti Temsilcileri şöyle sıralandı: KESK Hatay Şubeler Platformu, Samandağ Kadın Dayanışma Derneği, Direnişin Renkleri, Defne Kadın Emeği Derneği, Antakya Mor Dayanışma, İnsan Hakları Derneği Hatay Şube, HDP Hatay, TÖP Antakya İl Örgütü, Hatay Halkevi, Kampüs Cadıları, Aka-Der Kadın Faaliyeti, Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü, HDK Hatay. Mehmet ÖZGÜN