Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Doğru Soru Hangisi? “Ortak Yaşam” mı, “Dönüş” mü?

2011’de başlayan Suriye iç

2011’de başlayan Suriye iç çatışmalarının gölgesinde yollara düşen zorunlu göçün mağdurları, bugün Türkiye’de 4 milyona yaklaşan bir kalabalık yaratmış durumda. İçinde ‘umudu, geleceği, düşleri, acıyı, hüznü’ biriktirenler noktasında ortaya konan son rapor ve tespit ise Prof. Dr. M. Murat Erdoğan imzalı. “Suriyelilerin Suriye’ye dönme konusundaki kararlılıkları hızla azalmaktadır.”

20 Ağustos itibariyle 3 milyon 609 bin 884 kayıtlı Suriyelinin olduğu Türkiye’de; İstanbul 507 bin 773, Gaziantep 450 bin 866 ve Hatay 435 bin 309 sığınmacı sayısı ile sıralanıyor. 2011’den itibaren, konunun daha çok ‘ekonomik’ etkileri bağlamında duranlara ana başlığın ‘uyum’ olduğunu hatırlatan isim ise, ‘Suriyeliler Barometresi- 2019: Uyum İçinde Yaşamın Çerçevesi’ adlı araştırmaya imza atan, Türk-Alman Üniversitesi (TAU) / TAU Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi – TAGU Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan oldu.
Erdoğan, geçtiğimiz günlerde, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) desteğiyle hazırlamış olduğu ‘Suriyeliler Barometresi- 2019: Uyum İçinde Yaşamın Çerçevesi’ Araştırma sonuçlarını paylaştı.
Hatay’dan Kilis’e, Şanlıurfa’dan Gaziantep’e, İzmir’den İstanbul’a uzanan ülke coğrafyasında barınan Suriyeliler üzerine yapılan en kapsamlı araştırma olan Suriyeliler Barometresi-2019, hem Türk toplumunun hem de Suriyelilerin bir arada yaşama dair tutumlarını, geniş çaplı anket ve odak grup mülakatlarıyla ortaya koyuyor olması bakımından da önemli bir özellik taşıyor.
İlk olarak 2014 ve ardından 2017’de yapılan çalışmanın son olarak 2019 yılında tekrarlanmasıyla, süreç içerisinde her iki toplumun da görüşlerinin nasıl değiştiğine dair bir karşılaştırma yapma imkanı da doğuyor.
-EN NET BULGU-
Çalışmanın en önemli bulgularından biri; 2019’da, 2017 yılına göre, Türk toplumunun, Suriyelilere özellikle başlangıç yıllarında verdiği olağanüstü desteğin ve dayanışmanın devam ettiği, ancak toplumsal kabul ve dayanışmada belirgin bir azalma, endişelerde ise artış olduğu yönünde. Yani Türk toplumunun kabulü, büyük ölçüde “tahammül”e dönüşmüş durumda. Buna karşın Rapor, Suriyelilerin, ülkelerine dönme kararlılıklarının hızla azaldığını da ortaya koyuyor.
-ÖNE ÇIKANLAR-
Çalışmanın diğer önemli bulguları şöyle özetleniyor:
-Uzunca süre Suriyelilere büyük destek veren Türk toplumunun desteğinde ciddi bir aşınma ve isteksizlik görünür hale gelmiştir. Türk toplumunun Suriyeliler konusundaki artan kaygıları, sürecin her geçen gün daha da siyasileşmesine yol açacak gibi görünmektedir.
-Türkiye’deki Suriyelilerin, ülkelerindeki savaş ve belirsizlik ortamının devam ediyor olması nedeni ile geri dönme umut ve istekleri azalmaktadır. Buna paralel bir biçimde, aradan geçen yıllarda kendileri için Türkiye’de kurdukları hayatın büyük ölçüde normalleşmesi ve çeşitlenmesinin de etkisi ile Türkiye’deki kalıcılık eğilimleri güçlenmektedir.
-Ortak yaşamın uzaması ve hatta pek çok alanda doğallaşmasına rağmen, Türk toplumunun artan sosyal mesafesi dikkat çekmektedir.
-Zor durumda olanla dayanışmayı büyük bir hevesle gerçekleştiren Türk toplumu, ortak gelecek ve daimi olarak birlikte yaşam konusuna mesafe koyarak, buna hazır olmadığını hem endişeleri hem de talepleri ile ortaya koymaktadır.
-Türk toplumu ile Suriyelilerin karşılıklı “kültürel benzerlik” algısı da tıpkı sosyal mesafede olduğu gibi farklılaşmaktadır.
-Suriyelilerin Suriye’ye dönme konusundaki kararlılıkları hızla azalmaktadır.
-Suriyelilerin gelecek planlamaları, her geçen gün Suriye’deki gelişmelerden bağımsızlaşmaktadır.
-Türk toplumuna göre, Suriyeliler, geçimlerini Türk devletinin yardımlarıyla (%84,5) ya da “dilenerek” sağlamaktadırlar. Oysa istisnalar ve 1.5 milyon Suriyelinin aldığı ayda 120 TL’lik SUY yardımı dışında, sürekli ve düzenli bir gelir kaynağı olmayan Suriyeliler, çalışarak hayatlarını idame ettirmektedirler. Her ne kadar Suriyeliler de Ocak 2016’dan bu yana çalışma izni alma hakkın sahip olsalar da genelde kayıt dışı çalıştıkları anlaşılmaktadır.
-12 yaş üstündeki Suriyelilerin, Suriyeliler Barometresi-2017’de % 38,7, Suriyeliler Barometresi-2019’da ise % 37,9’u hayatların çalışarak idame ettikleri anlaşılmaktadır.
-Türk toplumunun Suriyelileri tanımlamasında olumsuz kavramların ön plana çıktığı gözlenmektedir.
-Aradan geçen dokuz yıl sonrasında, Türk katılımcıların neredeyse %80’i, Suriyelilerin en az yarısının Türkiye’de kalacağından emindir. Ancak, “burada kalıcı olacaklar” görüşü beyan edilmesine rağmen, birlikte yaşam iradesinin son derece zayıf olduğu, yani Türk toplumunda Suriyeliler konusunda “gönülsüz bir kabullenme” olduğu söylenebilir.
-Türk toplumuna ve Suriyelilere benzer formatta yöneltilen “uyum” soruları, ciddi bir ayrışmayı ortaya koymakta, uyum konusunun aslında ne kadar duygusal ve subjektif husus olduğunu da göstermektedir.
– Suriyeliler Barometresi araştırmasında, “Türkiye’nin en önemli 10 sorunu içinde Suriyeliler konusu sizce kaçıncı öncelikli konudur?” sorusuna alınan cevapta, Suriyeliler konusunu, Türkiye’nin ilk üç önemli sorunu olarak görenlerin toplam oranı %60’ın üzerinde olarak tespit edilmiştir.
-Suriyelilerin Türkiye’de “çalışma koşulları”, “iletişim”, “barınma”, “gıda”, “ayrımcılık”, “sağlık”, “eğitim” alanlarında ne ölçüde sorun yaşadıklarına dair sorulara gelen cevaplar, Suriyeliler Barometresi-2017’ye göre Suriyeliler Barometresi-2019’da daha olumlu bir tabloya işaret etmektedir.
-Suriyelilerin Türkiye’de en fazla sorun yaşadıkları ve şikâyetçi oldukları alan, “çalışma koşulları”dır (%36,2).
-Suriyeliler içinde vatandaşlığa olumlu bakanların oranının, Suriyeliler Barometresi-2017’de ve Suriyeliler Barometresi-2019’da son derece yüksek olduğu açık bir biçimde görülmektedir.
-Ortaya çıkan tablo, Suriyelilerin %60’ının, kendileri ve aileleri için Türkiye’de bir gelecek olduğuna inandıklarını göstermektedir.
-İÇİMİZDEN BİRİ-
Doğru soruyu ararken, Antakya özelinde konuştuğumuz genç bir Suriyeli anlattı; ‘geri dönüş hikayesinin’ neresinde durduklarını, hayat mücadelelerini, onlara yönelik bakışlarda gördüklerini ve geleceğe dair hayallerini…
“Geri döner miyiz? Soru hiç değişmiyor galiba! Değişmeyecek gibi de duruyor. Kendi adıma, ki kardeşleri bu ülkede, bu şehirde doğmuş, Suriye’yi bir kere görmemişler olarak… Döneriz! Ama o ‘döneriz’ deyişinin içinde çok şey var. Hayat var. Çok yorgun hayatlar var. Ölmüş, yara almış, kaybolmuş, dağılmış, birbirinden uzak düşmüş hayatlar var. İşini, evini, hayata dair her şeyini kaybetmiş yaşamlar var. Ve buraya gelip de, sıfırlanan o yaşamları adına bir şeyler inşa etmişler var. Yeniden ‘umut’ demişler var. Düşleri yeniden yeşerenler var. Sanırım, biz burada yeniden ‘var’ olduk. Konu da bu. Güvendeyiz. Çalışıyoruz. Ekmeğimizi kazanıyoruz. Ve… Yine o soru! Geri döner miyiz?
Döneriz… Bir gün; kendi ülkemizde de okullarımız, hastanelerimiz işlemeye başladığında, yakılıp yıkılan her şey bir şekilde yeşermeye başladığında, şu an bile içimizde olan o korku bitip tükendiğinde, hayat bir şekilde düzene girdiğinde, döneriz…
Ama o dönüş hikâyesinden önce, isterdim ki, anlatalım! Kendimizi, kültürümüzü, nasıl insanlar olduğumuzu… ‘Buradayız’ demek isterdim! Sanırım bizlerin en büyük sıkıntısı da bu oldu. Bize bu şans hiç verilmedi. O yüzden, sığınanlar olduk, sığınmacılar olduk, ötesine de geçemedik.” -Tamer Yazar-