“Son İzmir depremi ile Hatay’ı da gündeme taşıyan ‘depreme hazır mıyız?” sorusunu, Antakya’nın ‘eski’ denen doğu yakası için tekrarlayalım mı? Tekrar ederken de, “Dikkat, bu yapı tehlike arz etmektedir” şeklinde kaç uyarı tabelamız var?” sorusunu da yerel idarecilere soralım.
İzmir ile ülke gündemine bir kez daha giren ‘deprem gerçeği’ ve ‘hazır mıyız?’ soruları cevap ararken, konunun Hatay ayağında, Antakya özelinde ve eski kent başlığında duranlar, “Dikkat, bu yapı tehlike arz etmektedir” şeklinde ilerleyen kurumsal uyarılara dikkat çekiyor.
Batıda artan betonlaşmaya inat, taş ve ahşabın hikayesini yüzyıllardır sürdüren Antakya’nın doğusunda yaşayanlara sorduk, deprem gerçeğini ve ‘ne kadar hazırız’ konusunu. Söylenenler mi?
G.Ö. >> Aslında, burası, bu şehrin en korunaklı yeri. En fazla 2 katlı, taş evler, ahşap binalar… Tabi, bakımları olmuş olsaydı! Birçoğu ayakta ama… Nasıl ayaktalar, sormak lazım! Tamir gerektiren yerlerine orijinal malzeme kullanıldığını mı sanıyorsunuz? Beton çoktan girdi bu evlere de! Kimse, bu evleri eski hallerine sadık kalarak tamir ettirecek kadar zengin değil. Onlarla ilgilenen de yok! Ne yapsınlar? Yapabildiklerini…
O.N. >> 30 Ekim’de İzmir’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem sonrasında, korktuk. Hatay’ı konuşanları dinledik. Listedeyiz, bunu anladık! Benim annemlerin eski zamanları geçmiş bu evlerde. Dürüstçe, şimdi bile dayanamıyor birçoğu… Depremde nasıl dayanırlar? Hele ki bu sahipsizlikle!
U.M. >> Bir deprem düşünün, eski Antakya’nın birçok eski binasını yıksın, geçsin! İşte o zaman ‘ah…’ deriz, hem de en derinden! Pişman oluruz, ‘keşke’ deriz! Bunu mu
istiyoruz?
O.Ş. >> Daha yeni okudum… Acil yıkılacak ağır hasarlı yıkık bina sayısı 376 olmuş. Orta hasarlı bina sayısı 410, az hasarlı bina sayısı ise 4 bin 132! Allah yardımcıları olsun. Kimin aklına gelirdi ki? Peki, İzmir’den ders çıkartıyor muyuz? Düşünün ki, daha yeni yeni deprem toplanma alanlarını ilan ediyorlar. Allah razı olsun! Ama o toplanma öncesinde şu eski kente gelsinler, bir baksınlar, ondan sonra bizi nerede toplarlarsa toplasınlar!
-KABLOLAR!-
Eski Antakya içindeki en önemli iki sıkıntının, birçok yerde ciddi risk yaratan kablo kalabalığı olduğunu söyleyen vatandaşlar, yangın musluklarının ise yeterliliğini sorguluyor.
Bu konuda konuşan bir vatandaşın karşılaştırması, buna dair:
“Ulu Cami içindeki yangın musluğuna bakarsanız, eski Antakya içlerindekileri daha iyi anlarsınız. Bizdekilerin çoğunun ya kapağı yok, ya bozuk, ya açık. Zaten içine baktığınızda, hortum yok, musluk vanaları sorunlu, hatta bazıları çöp alanları! Depremden korkuyoruz da, yangını unutuyor muyuz?” -Tamer Yazar-


