Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dün, tek bir ağaç için verilen çaba

Ve Bugün Vazgeçtiklerimiz Bir

Ve Bugün Vazgeçtiklerimiz

Bir Pazar günü… Atatürk, bir ağacın fazla büyümesi ve ahşap evi tehdit etmesi nedeniyle kesileceğini duyar. Ancak ağacın korunması ve evin yerinin değiştirilmesi talimatını verir ve koca ev, kızaklar üzerinde metrelerce kaydırılır… Böylece hem ağaç hem ev kurtarılır.

Defne ilçesinde ‘Sanayi Sitesi’ kurulması yönünde Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından oybirliğiyle alınan 8 Haziran tarihli ‘karar’, Hancağız, Hüseyinli, Koçören Mahallelerini içine alan 44 hektarlık yeşil alanı ‘istihdam’ yaratma amaçlı olarak kullanıma açtı. Tartışma da, bu alanda ‘zeytinlikler’ var mı-yok mu noktasında birikti. Resmi ağızlar ‘yok’ dedi, ‘varsa’ bile hepsi ya ‘çürük’ ya da ‘hastalıklı’ diye ekledi. Hatta bu alandaki ağaçlar için ‘kesilebilir’ yönünde bir de rapor aldı. Konu mu? Kapandı… Kapatıldı!
Kapandığı düşünülen konuya bugün ‘yaşanmış’ bir hikaye ile devam edelim istedik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke coğrafyasına eklediği bir örnekten… Ardından, bu hikayeyi sizlere teslim edelim istedik! Başlayalım mı eldekine?
KESİLMESİN!-
Millet Çiftliği (günümüzdeki Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü) açıklarından geçerken, sahildeki çınar Atatürk’ün dikkatini çeker. Yat’ı durdurtan Atatürk, ardından yatın teknesi ile karaya çıkar. Çınar ağacının muhteşem görüntüsüne hayran kalmıştır. Yanındakilere, bu ağacın civarına küçük bir köşk yapılması talimatını veren Atatürk, tekrar Ertuğrul Yatı’na dönerek günlük programına devam eder.
Yapımına hemen başlanan köşk,12 Eylül 1929’da tamamlanır. 13 Eylül 1929 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde, “Gazi Hazretleri’nin Yalova Millet Çiftliği’nde inşa edilen köşkü ikmal edilmiştir” şeklinde konuyla ilgili haber yer almaktadır. Bu habere göre köşk, Atatürk’ün ‘yapılsın’ dediği 21 Ağustos’tan 22 gün sonra tamamlanmıştır.
Yıl 1930… Atatürk, çok beğendiği Yalova’da birkaç yıl önce yaptırdığı köşküne doğru çıkmaktadır. Bir de bakar, bir bahçıvan, koca bir çınar ağacını kesmek üzeredir. Müdahale eder… “Yahu…” der “…Sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki kesmeye muktedir görüyorsun kendini? Ve niye?”
Bahçıvan der ki, “Paşam, çınar ağacının kökleri köşkün temelini kaldırdı. Yaprakları da köşkün pencerelerine müdahale ediyor. Ya köşkü kaybedeceğiz ya ağacı keseceğiz. Onun için de kusura bakmayın ama, biz ağacı kesiyoruz.”
Atatürk, bir an düşünür; “Hayır, gerekirse köşkü ağaçtan uzaklaştırırız” der.
Bu görev İstanbul Belediyesi’ne verilir. O sıralarda Belediye Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey’di. Onun direktifleri ile Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlenir. Başmühendis Ali Galip (Alnar) Bey, yanına aldığı teknik elemanları ile Yalova’ya gelerek çalışmaya başlar.
Önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak temel seviyesine inilir. İstanbul’dan, köprü altından getirilen tramvay rayları, binanın temeline yerleştirilir. Santim santim yapılan çalışmalar sonunda, bina, temelin altına sokulan raylar üzerine oturtulur. Ve o gün yapılan işlemlerden sonra, çınar, kesilmekten kurtulur.
Gazi Mustafa Kemal’in, bu işlemin tamamlanıp çınar ağacının dallarını kesilmekten kurtardıktan sonra kendisine bunun nedenini soranlara cevabı şu olmuştur: “Ağaç, çınardır. Çınar ise devlet!… ”
Ve Atatürk, 11 Haziran 1937’de, şahsına ait bütün taşınamaz mallar gibi bu Köşkü de Türk Milleti’ne bağışlar. Halk arasında “Yürüyen Köşk” olarak tanınan bina, Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 12/07/1980 gün ve 122238 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları arasında sayılır ve tescili yapılır.
-VE BİZ!-
Defne ilçesinde yaşananlara bakıldığında, bugünü, eldeki bu ‘dün’ ile nasıl bağdaştırmalı ya da barıştırmalı, bilemedik. Ancak, çevrecilerden sivil toplum örgütlerine, kimsenin konuşmadığı bir memleket coğrafyasında eline kalemi alıp buna dair bir şeyler yazan birini de es geçemedik. Bizlerle de paylaşılan yazı, tartışmaların en sıcak noktasında kaleme alındı, ki bugüne bakıldığında ‘konu’ gündemden düştü gibi, ama… Biz yine de hatırlatalım istedik.
Evet… Hatay’daki sendikacılık çalışmaları nedeniyle yakından tanıdığımız, eğitimci Servet Kavukoğlu, oldukça dikkat çeken kelimeler eklemiş, ‘kesilmesi’ kesinleşen ‘çürümüş’ denilen ağaç kalabalığına ve o kalabalığın insan azınlığına. İşte o yazı… Az konuşan, ama çok şey isteyen kentimize gelsin!
-HASSAS KONU-
“Bir süreden beri, Defne ilçemizde belediyenin yapmayı planladığı ‘Sanayi Sitesi’ ile ilgili yürütülen tartışmayı takip ediyorum. Öncelikle, bir tartışma açılmış olması, konunun kamuoyu gündemine girmiş olması, başlı başına önemli bir durum. Özellikle, gazeteci arkadaşımız ‘Tamer YAZAR’ ve sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunan ‘Diren Defne’ grubunun konu ile ilgili yaptıkları paylaşımlardan sonra, gerek Defne Belediyesi’nde etkin ve yetkili bazı arkadaşlarımızın yanıt vermesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Konu hassas bir konu. Gerçekten toplumun aydınlatılmasını gerektiren bir öneme sahip.
Evet, Defne ilçesinin bir sanayi sitesine ihtiyacı olabilir. Bu ihtiyacı karşılamak elbette belediyenin görevidir. Bunun için proje üretmek ve hayata geçirmek birincil görevidir. Ancak bunu yaparken de hassasiyetleri gözetmek durumundadır.
Ama birkaç gündür yürütülen tartışmaların, özellikle ‘Diren Defne’nin kimliği üzerinden yürütülmesi gerçekten anlaşılır bir durum değildir.
Ortada, belediyenin yapacağını açıkladığı ve basına da açıkladığı bir sanayi sitesi projesi var. Bunun karşılığında da bu alanın uygun olmadığı, burada zeytinlik olduğu ve bir ağaç katliamı olacağına dair eleştiriler var. Bu eleştirilere verilmesi gereken yanıt, ‘Siz kimsiniz? Kimliğinizi ifşa ediniz? İllegal hareket ederek gizleniyorsunuz’ tarzında, dikkatleri iddianın kendisinden çok iddia sahiplerinin kimliğine yöneltmek olmamalıdır. Önemli olan iddianın kendisi ile ilgilidir ve ‘mırın kırın’ etmeden, kamuoyunu tatmin edecek şekilde yanıtlanmalıdır.
Defne Belediyesi’nde görev alan ve bir çoğu geçmişten arkadaşlarımız olan insanlardan beklentimiz budur. Ortada var olan iddiaya yönelik cevap vermeleridir. ‘Tamer YAZAR’ araştırmacı bir gazetecidir. O da aynı iddialarda bulunmaktadır. Kimliği de açıktır.
‘Arkadaşlar, bu iddiaları sosyal medyadan yayacağınıza, belediye iki adımlık yol gelip görüşün ya da telefon edeydiniz’ gibi yaklaşımlar çözüm odaklı yaklaşımlar değil.
Eğer ‘Derya’ arkadaşımızın dediği gibi bir sorun yoksa, ‘Nazmi’ arkadaşımızın belirttiği gibi çürümüş birkaç ağaçtan ibaret ise olay, o zaman çıkın, basını alın, sitenin yapılacağı yerleşim yerlerindeki halkı alın yanınıza. alanın projesi ile alanı gösterin. Yapılacak alan budur. İddia edildiği gibi ‘ağaç yok’ iddianızı ispatlayın ve bu tartışmayı gündemden düşürün.
Aksi davranışlar, projeyi anlatmak yerine iddiada bulunanları eleştirmeye yönelmek, bir şeylerin saklandığı intibası yaratır.
Belediyeler, halka hizmet için vardır. Hele hele sosyal demokrasi iddiası olanların belediyecilik anlayışı tamamen halk eksenlidir. Bu anlamda, bu tartışmayı bitirmenin yolu ‘Sen kimsin, niye adını açıklamıyorsun, niye saklanıyorsun’ tarzı diklenmelerden geçmez.
Çıkıp, projeyi tüm halkın göreceği şekilde kamuoyu önünde izah etmekten geçer. Bunu yaptığınızda sorun kalmaz. Ancak bunu yapmaz iseniz, elbette kafalarda ağaç katliamından kimlerin rant elde edeceğine kadar soru işaretleri kalır.
Öncelikle ‘Derya, Nazmi ve Semir’ başta olmak üzere, tüm arkadaşlarımızın, iddia yerine iddia sahibini sorgulamalarını iyi niyete yorarak, iddia ile ilgili somut veriye dayalı açıklama yapmaları gerektiğini düşündüğümüzü beyan etmek istiyorum.
Evet dostlar, Hatay’da yapılacak her iş tüm Hataylıları ilgilendirir. Hiç kimsenin ‘bana ne ya da bize ne ya da size ne’ deme lüksü yoktur.
‘Diren Defne’ kullanıcısı ya da kullanıcıları her kim olurlarsa olsun, toplumsal bir görevi yerine getirmişlerdir. Kimliklerinin hiç bir önemi yoktur. Önemli olan, yapılacak olan bir projede yararın yanında doğaya verilecek bir zarardan ve bunun topluma etkilerinden yola çıkarak bir sorgulama yapmaktadırlar. Lütfen iddialara yanıt veriniz. Sorumlu belediyecilik bunu gerektirir. saygılarımla…”
-Tamer Yazar-