Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dünyada büyük bir şiddet yaşanıyor

İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan

İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan kitlesel katliamların ardından, dünyanın dört bir yanındaki politikacılar ve entelektüellerin, insanların devredilemez haklar kataloğu olarak da tanımlanan  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 75 yıl önce 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kabul edilmesiyle ilgili olarak DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu  “Bugün, beyannamenin kabulünden 75 yıl sonra, kutlama yapmak için bir neden yok. Çünkü dünyanın her yerinde insan hakları ayaklar altında eziliyor, milyonlarca kurbanın verildiği savaşlar sürüyor” dedi.

İkinci Dünya savaşından sonra  görülmemiş düzeyde şiddetli çatışmalar yaşandığını kaydeden Yeneroğlu  “Herkesin gözü önünde son yıllarda Yemen’de yüzbinlerce insan katledildi, haftalardır İsrail Gazze’de ve Batı Şeria’da insanlığa karşı suç işliyor, sivilleri öldürüyor ve tüm yaşam şartlarını yok ediyor. Tüm dünya olan biten vahşeti sadece izliyor; Birleşmiş Milletler ve devletler  topluluğu işlevsiz, en fazla kınamakla yetiniyor. Yani kitlesel katliamların küllerinden doğan İnsan Hakları Bildirisi bugün de kitlesel katliamların ağır saldırısı altında. Bunların ötesinde dünyanın her bölgesinde artan gerilimlerle, sosyo-politik kutuplaşmayla, eşitsizliklerle ve iklim krizinin varoluşsal tehdidi ile karşı karşıyayız” ifadesini kullandı.

Yeneroğlu şunları söyledi:

‘Türkiye de maalesef insan haklarının sadece kağıt üzerinde var olduğu bir ülke’ Türkiye de insan hakları konusunda tarihindeki en kötü dönemlerden birini yaşamaktadır. Adeta her gün, “insan hakları” kavramının siyasi amaçlar doğrultusunda nasıl eğilip büküldüğüne millet olarak şahitlik ediyoruz. Bağlayıcı nitelikte olduğu tartışmasız olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasına müsaade edilmiyor, yine bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyor. Adeta her gün ülkenin farklı bir yerinden ölen, kaybolan, işkence gören, susturulan, protesto hakkını kullanmak isterken şiddete maruz kalan, barınamayan, yoksulluğa mahkûm edilen insanların haberlerini izliyoruz. Adil yargılanma hakkı olmadığı için cezaevinde suçsuz yere yatan sayısız insanın sesini duyuyoruz. Yargıda rüşvet iddialarının ortaya saçıldığı bu dönemde, rüşvet düzenine dahil olanlara dokunulmazlık zırhı sağlanmakta, bunu haberleştiren gazeteciler tek tek gözaltına alınarak
konunun kamuoyu gündemine taşınması da engellenmek istenmektedir. ‘Adil bir Türkiye ve adil bir dünya için daha fazla çabanın bir alternatifi yok’ Adil bir Türkiye ve adil bir dünya için daha fazla çabanın bir alternatifi yok; vakit İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi’ni yeniden canlandırma, kötülüklere karşı daha fazla direnme, daha fazla mücadele etme, insan onurunu ve adaleti yüceltme vaktidir. (Sami Gökçe)