Dünyanın En Uzun Antik kent rotası olacak

Anadolu’daki antik şehirleri bisikletle birbirine bağlamayı planlayan Antik Kentler Bisiklet Rotası Projesi’ni Ankara ile paylaşan Dünya Kardeş Şehirler Turizm Birliği’nin bu önemli çalışmasına dahil kentlerden biri de, Hatay. Normalleşme sürecine giren Türkiye’de, yaz sıcakları ile beraber tatil modunda ilerleyenlerin sayısı hiç de az değil. Ancak küresel anlamda yaşanan tedirginlik, tatil konseptini de içeriğini de çok […]

Anadolu’daki antik şehirleri bisikletle birbirine bağlamayı planlayan Antik Kentler Bisiklet Rotası Projesi’ni Ankara ile paylaşan Dünya Kardeş Şehirler Turizm Birliği’nin bu önemli çalışmasına dahil kentlerden biri de, Hatay.

Normalleşme sürecine giren Türkiye’de, yaz sıcakları ile beraber tatil modunda ilerleyenlerin sayısı hiç de az değil. Ancak küresel anlamda yaşanan tedirginlik, tatil konseptini de içeriğini de çok fazla değiştirdi. Bu anlamda; Yayla evleri, karavanlar ve bisiklet, bu dönemin popüler tercihleri arasında diğerlerine nazaran bir adım öne çıkanlar.
-ANTİK RUH-
Listede yer bulan bisikleti konu alan proje ise dikkati çekiyor. Konuyu gündeme taşıyan kurum ise, merkezi İsviçre’de bulunan Dünya Kardeş Şehirler Turizm Birliği. Bu konuda konuşan ve Hatay’ı da yakından ilgilendiren çalışmaya dair bilgi veren isimse, Dünya Kardeş Şehirler Turizm Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Baraner. Kovid-19 nedeniyle müşteri taleplerinde ciddi anlamda farklılıklar oluşmaya başladığını söyleyen ve insanların tatil yaparken, bir yandan zinde kalmayı bir yandan da riskten uzak olmayı istediğini anlatan Baraner, bu doğrultuda bisiklet turizmine yönelik bir yoğunluk oluştuğuna dikkati çekti.
-BAKANLIKTA-
Türkiye’de de çok önemli seyahat acentelerinin bisiklet turizmini keşfettiğini vurgulayan Baraner, “Birliğimiz öncülüğünde, dünyada önemli bir heyecan oluşturacak ve Türkiye’ye yeni profilde turist kazandıracak Antik Kentler Bisiklet Rotası Projesi hazırladık. Bunu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ve ilgili yetkililerle paylaştık” dedi.
Projeyle, Anadolu’da antik şehirleri bisikletle birbirine bağlamayı planladıklarını aktaran Baraner, ilk etapta Ege ve Akdeniz’i kapsayan bir bisiklet rotası çizdiklerini dile getirdi. Çanakkale’den başlayan rotanın ilk etabının Alanya’da sona erdiğine değinen Baraner, projenin, ilerleyen aşamalarda Gazipaşa’dan Mersin ve Hatay üzerinden tüm Anadolu’yu kuşatmasını hedeflediklerini kaydetti.
-EN UZUN-
Anadolu’nun medeniyetler beşiği olduğunu ifade eden Baraner, Türkiye’nin, tarihi dokusuyla dünyanın en uzun bisiklet antik kent rotasına sahip olacağını vurguladı. Bisikletle, tarihi ve kültürel yerlerin gezileceğini belirten Baraner, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bisiklet turizmi, Avrupa’da şu anda revaçta. Türkiye’nin de bu turizm pastasından gerekli payı alması gerekiyor. Proje, kardeş kentleri birbirine daha da kaynaştıracak.
Dünyada, bisiklet rotaları önemli bir potansiyele sahip. Bu potansiyele, antik kentleri dahil ediyoruz. Rotayı; butik, dağ yamaçlarında muhteşem restoranları olan oteller, glamping denilen temelsiz lüks çadırlar, ahşaptan yapılan 7 yıldızlı odalarla zenginleştirmeyi ve Türkiye’ye turizmde bambaşka bir imaj kazandırmayı amaçlıyoruz.
Yılda en az 3 milyon turistin bu rotayı kullanacağına inanıyoruz. Sadece bisiklet rotasından, günlük kullanım için 15 Euro alınabilir. 3 milyon turist ortalama 5 gün kullansa, önemli bir döviz girdisi sağlamış oluruz. Bir de buna otelleri, restoranları, çadırları dahil edersek, önemli bir gelir kapısı oluşacaktır.”
Baraner, projenin tatilcileri ve turizmcileri “her şey dahil” sistemine bağımlılıktan kurtarabileceğini de kaydetti.
-BİZDEKİ!-
Bisiklet rotası ve antik kentler ikilisinde duranların işaret ettiği en önemli adreslerden biri, hatırlanacağı günü kaldırıldığı rafta bekleyen, Seleucia Pieria Antik Kenti. Arsuz-Çevlik yolu yapım çalışmaları kapsamında, Antakyalı Arkeolog Kenan Yurttagül tarafından gündeme taşınan antik kent için şu ana kadar her hangi bir çalışma yapılmış değil.
Bu konuda yıllar önce bir proje çalışması gerçekleştiren Yurttagül, 2019 senesinde konuyu Antakya Gazetesi üzerinden tartışmaya açarken şunları dile getirmişti:
“Üç sene önce bir proje yaptım. Seleucia Pieria – Samandağ – antik kentinin kazılma projesiydi bu. O projeyi yaparken, birkaç çıkış noktam vardı. Birincisi, bu rüzgâr güllerinin pervasızca her yere dikilmesiydi. Bu, kentin tarihi ve kültürel alanlarını tahrip etmesini önlemekti. Bu projeyi yapmaya beni iten ikinci neden ise şuydu… Samandağ-Arsuz yolu tam anlamıyla açıldığı zaman, biliyorduk ki, yanlış uygulamalar yapılacak. Bundan en fazla payını alacak kısım da, Samandağ kıyı bandı ve antik kent olacak. Tam da bu noktada bir çalışma yaparak ve tarihi kentin sınırlarını da tam anlamıyla çizerek, ‘müdahale etmeyin’ demek istedik açıkçası. Biliyorsunuz, kentin içinde çok sayıda kaçak yapılaşma var. Bu çalışma başlarsa, ‘bu kaçak yapılaşmanın da önüne geçeriz’ diye düşündüm. Her şey yolunda gitti. Bu projeyi, ‘kültürel-ekonomik’, ama aynı zamanda sosyal bir proje olarak da düşündüm.
Burası için, İzmir ilindeki ‘EFES’ antik kenti gibi düşünün. Efes antik kentinin yılda 4 milyona yakın bir ziyaretçi kalabalığı var. Düşünün ki, bu tarihi kent açıldığı zaman, en az 1 milyon kişi burayı ziyaret için gelecek. Bu geliş, bölgede öncelikle kültürel, sonrasında ise sosyal ve ekonomik katkılar yapacak. Demem o ki, siz eğer destinasyonların sayısını arttırabilirseniz ve halk da o destinasyondan para kazanır hale gelirse, ancak o zaman sahip olduğu eski eseri korur, korumaya başlar. Bunun yolu, insanlara bu anlamda nasıl para kazanacağını göstermek.”
-GASTRONOMİ DE-
Antakya’daki bir turizmcinin de ifade ettiği gibi…
“Bu projeyi, salt ‘bisiklet ve antik kent’ olarak düşlemeyin! Yol haritasına dahil Hatay için, Gastronomik kimliğini anlatma, tanıtma ve daha geniş kitlelere ulaştırmanın da bir yolu olacak, bahse konu çalışma. Ama bu da, projeyi gerçekleştirenlerle kent yöneticilerinin ne kadar verimli bir işbirliği içerisine girdikleriyle de ilgili tabi!”  Tamer Yazar /AA

Exit mobile version