Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Eczacılıkta 178. yıl

Eczacıların 3 isteği var…

Eczacıların 3 isteği var…

Yüzdesel ve sabit kâr marjının iyileştirilmesi! Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi eczacıya aşılama, tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra, iş karşılığı sabit bir ücret ödenmesi! Eczane dışına çıkarılan ürünlerin tekrar eczaneye döndürülmesi!

Hatay Eczacılar Odası, mesleğin 178.yılını değişik etkinliklerle kutlarken, bir bildiri yayınladı ve yayınlanan bildiriyle de 3 istek dile getirdi.
Oda Başkanı Sedat İlkin Aközcan ve Yönetim Kurulu üyeleri adına kaleme alınan bildiride, eczacıların 3 isteği var… Bu istekler, “Yüzdesel ve sabit kâr marjının iyileştirilmesi! Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi eczacıya aşılama, tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra iş karşılığı sabit bir ücret ödenmesi! Eczane dışına çıkarılan ürünlerin tekrar eczaneye döndürülmesi!” şeklinde dile getirildi.
Cumartesi günü sabah Atatürk Anıtı’na çelenk sunup saygı duruşunda bulunan Hatay Eczacı Odası yönetici ve üyeleri, daha sonra Oda binasında basın açıklamasında bulundu. Açıklamada, 16 Nisan referandum sonuçlarına dikkat çekildi ve kamplaşmamış, kutuplaşmamış bir Türkiye özlemi dile getirilirken şöyle denildi:
“Ülkemiz, 16 Nisan’da uzun bir referandum sürecini geride bıraktı. Ülkemizin anayasal, siyasal ve yönetsel yapısında köklü bir dönüşüm gerçekleşmiş oldu. Aslında yeni anayasa ve siyasal sistem tartışmaları çok uzun yıllara dayanıyor. Bugün getirilen sistemin eksilerini-artılarını yaşayarak, tecrübe ederek göreceğiz. Ama her ne olursa olsun çağdaş, güçlü ve müreffeh bir Türkiye için cumhuriyet, demokrasi, laiklik, evrensel insan hakları, sosyal hukuk devleti gibi değerlerin hepimizi birleştiren ortak payda olduğunu akıllarımızdan çıkarmamalıyız. Bizlere düşen görev; kamplaşmadan, kutuplaşmadan, ayrışmadan tartışarak, müzakere ederek demokratik bir siyasal kültürü, demokratik bir siyasal sistemi ve bunun gerektirdiği demokratik usulleri hep birlikte inşa etmektir.”
2003 yılında uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı’na da değinilen Hatay Eczacı Odası açıklamasında, daha sonra açılan Şehir Hastanesi ve çevresinde eczane oluşumu ile ilgili olarak da şöyle denildi:
“Şehir Hastanesi kampüsü içinde eczane açılmaması biz eczacılar açısından oldukça memnuniyet vericidir. Ancak mevcut durumda, şehir içindeki hastaneler kapandığı ve şehir hastanesinin etrafındaki arsalar da çoktan kapatıldığı için, hastane karşısı eczanelerin ciddi bir ekonomik çöküşü ya da eczane göçü olgusu ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isteriz. Bu hastaneler açılmadan önce, ilaç hizmetinin kesintisizliğini de asla göz ardı etmeden ve mevcut eczanelerin varlıklarını sürdürebilmesini sağlayacak, hastanenin büyüklüğüne paralel biçimde etrafında açılacak yeni eczaneler için altyapı oluşturacak, kamusal sağlık hizmeti sunan eczanelerin yüksek rant ve ihalelere kurban edilmesini önleyecek bir planlama yapılmalıdır.”
-Eczacı Fakültesi açılışı durmalı-
Hatay eczacıları, daha çok Eczacılık Fakültesi açılması ve daha çok eczacı mezun edilmesi uygulamasına da karşı çıkıyor. Oda açıklamasında bu konuda şöyle denildi:
“Türkiye’de, 2000’li yıllar boyunca Eczacılık Fakültelerinin sayısı hızlı bir şekilde yükselmiştir. 1970’lerden 2000’lerin başına 7-8 Eczacılık Fakültesi varken, bugün 37 Eczacılık Fakültesi vardır. 2001-2002 döneminde 4000 civarında eczacılık öğrencisi ve 700 civarında mezun varken, bugün öğrencisi sayısı 10.000’lere, mezun sayısı 1400’lere ulaşmıştır. Bu kadar sayıda Eczacılık Fakültesi’nin varlığının, istihdam edilebilirlik açısından ne gibi sonuçlar doğurduğunu ve doğuracağını dikkatle incelemek gerekir.
Yeni kurulan Eczacılık Fakültelerinde fiziksel altyapı ve donanım eksikliğinin ötesinde, en zayıf noktalardan birini eczacı öğretim üyesinin yetersizliği oluşturmaktadır. Bu durumun, eczacılık eğitiminin kalitesinde bir düşme yaratacağı açıktır. Bu anlamda, YÖK’ün mevcut durum ve uzun vadeli projeksiyonla tutarlı bir yükseköğretim politikası geliştirerek, yeni Eczacılık Fakültesi açılmasına cevaz vermemeye ve mevcut olanların kontenjanları azaltmaya çağırıyoruz.
Eczacılık Fakültesi’nden mezun olanların sayısındaki artışın, eczacı işgücünde farklılaşmaya yol açması kaçınılmazdır. Yoğunluklu olarak serbest eczaneler yoluyla eczacı istihdamının sürdürülebilmesi artık mümkün gözükmemektedir. Kamuda, devlet hastanelerinde, özel hastanelerde daha fazla sayıda eczacı istihdamı sağlanması ve eczacılara yeni istihdam sahaları açılması Sağlık Bakanlığı tarafından ciddi bir biçimde gündeme alınmalıdır. Üstelik söz konusu alanlarda eczacı varlığı, sadece bir istihdam meselesi değil, aynı zamanda nitelikli sağlık ve ilaç hizmet sunumunun da gereğidir.”
-Eczacı Kooperatifleri-
Hatay Eczacı Odası Yönetimi, üyesi meslek mensuplarına da çağrıda bulundu.
Oda açıklamasında, kooperatifleşme olgusuna değinildi ve şöyle denildi:
“Ülkemizde, bir süredir zincirin önünü açacak girişimlerde bulunulmaktadır. Bugün tamamen masum amaçlarla hareket ettiklerini iddia ederek farklı adlar altında süslü projeleri yürürlüğe koyan ve bazı eczaneleri bu projelere dâhil eden kimi çevrelerin fiili zincir oluşturma çabaları ile karşı karşıyayız. Ancak, Türkiye’de eczacılığın genleriyle oynayacak, eczaneleri ayrıştıracak ve meslekî dayanışmayı zayıflatacak, toptan ilaç ve eczane perakendeciliği gibi uygulamalarla eczanelerin sahiplik yapısını değiştirerek zincirin önünü açacak bu tür projelere geçit vermeyeceğimizi buradan ilân etmek istiyoruz. Bu noktada, değerli meslektaşlarımızı, Kooperatif Aidiyet Yılı ilân ettiğimiz 2017’de kendi özvarlığımız ve öz ekonomik örgütlenmemiz olan Eczacı Kooperatiflerinin şemsiyesi altında toplanmaya, kooperatiflere güç vermeye ve mesleki geleceğimizi birlikte kazanmaya davet ediyoruz.”
-SURİYELİLERE İLAÇ-
TEB’in son olarak Bakanlıkla protokolü çerçevesinde Suriyelilere ilaç verilmesi konusunun da çözüme bağlandığına dikkat çekilen Hatay Eczacı Odası açıklamasında şu bilgilere yer verildi:
“Protokol revizyonu ile beraber, yıllardır kanayan bir yaraya dönüşen geçici koruma altındaki yabancılara ilaç temini sorununu da çözüme kavuşturmuş olduk. Biliyorsunuz, Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle ülkemize sığınan mültecilerin sayısında büyük boyutlardaki artış nedeniyle yıllardır AFAD ile bir protokol imzalamaya çalışıyorduk. Protokol revizyonu sonucunda mülteci reçetelerinin karşılanmasını hususunun ‘Kurum, AFAD ve Birliğimiz’ arasında yürütülmesini hükme bağladık.”
Eczanelerin, 2004’lerden itibaren, uzun süre ciddi anlamda ekonomik bir daralma yaşadığı görüşüne de yer verilen Eczacı Odası açıklamasında, istekler bölümünde ise şöyle denildi:
“Özellikle 2009’dan sonra uygulanan global bütçe uygulamaları ile ekonomik kaybımız daha da arttı. Protokollerle eczacı lehine elde ettiğimiz kimi kazanımlar enflasyonist baskı dolayısıyla hızla eridi. Uzun süre bir Protokol imzalayamadık. Nihayet geçen sene, eczacıları ekonomik anlamda kısmi de olsa da rahatlatacak bir protokol imzalamayı başardık. Bu Protokol, eczacının sağlık-ilaç danışmanı olarak verdiği hizmet dolayısıyla Kurum tarafından ödenen reçete hizmet bedellerinde enflasyon oranında bir iyileştirme öngörüyordu. Protokol revizyonu ile reçete hizmet bedellerinde enflasyon oranında yapılacak artışı da 1 Nisan’dan itibaren geçerli olmak üzere eczacılarımıza yansıttık.
Kuşkusuz bunlar hayli önemli, ancak eczane ekonomilerinin bütünüyle düzlüğe çıkabilmesi ve eczacının ekonomik sıkıntılardan uzak bir sağlık çalışanı olarak hizmet üretebilmesi için; Yüzdesel ve sabit kâr marjının iyileştirilmesi, pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi eczacıya aşılama, tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler bağlamında sunduğu danışmanlık hizmeti meslek hakkı adı verilen sabit bir ücret ödenmesi ile eczane dışına çıkarılan ürünlerin tekrar eczaneye döndürülmesini istiyoruz. -Cemil Yıldız-