2015 yılının 28 Şubat’ında 92 yaşında sonsuzluğa uğurladığımız Yaşar Kemal 6 Ekim 1923 doğumludur.
Türk edebiyatının eşsiz kalemlerinden biri olan yazarımız, sadece eserleriyle değil, duruşu ve kişiliğiyle de Türk edebiyatının önemli figürlerinden biridir. Köy yaşamını, doğayı, insan ilişkilerini ve adalet arayışını ustalıkla işlediği eserleriyle tanınan Yaşar Kemal, Anadolu’nun sesi oldu. Onun eserleri, sadece bir yazarın değil, aynı zamanda bir dava adamının, insan hakları savunucusunun hayat mücadelesini yansıtır.
Yaşar Kemal, henüz Aşık Kemal’ken yani Toros eteklerinde, Gavurdağı’nda, ormanlarda, bataklıklarda, çeltik tarlalarında, nadaslarda, yayan yapıldak, günlerce, haftalarca dolaşıp, Çukurova ağıtlarını toplarken kararını vermişti; kafasında dönüp duran, anlatıp durduğu hikayeleri yazacaktı.
Yaşar Kemal’in edebiyat serüveni, ilk olarak hikayelerle başladı. Ancak gerçek başarısını romanlarıyla kazandı. En ünlü eserlerinden biri olan “İnce Memed” serisi, Türk edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Bu seride, Anadolu’nun dağlarında geçen bir köyün hikayesi anlatılırken, adalet arayışı ve insanın mücadelesi merkeze alınır. Kemal’in eserlerindeki derin karakter analizleri ve etkileyici doğa tasvirleri, onu edebiyat dünyasında eşsiz kılan unsurlardandı.
Kendini bildi bileli hep yazmak istemiştir. Her şey onun üstünde dönmüş, hayatını kazanmak için pirinç tarlalarında su bekçiliği, traktör şoförlüğünden, öğretmen vekilliğine, pamuk toplayıcılığından, bostan bekçiliğine, batöz ırgatlığına, biçerdöver sürücülüğüne, tabelacılığa, arzuhalciliğe kadar pek çok işte çalışmıştır. Ama tek amacı yazmaktır; hep onun için hazırlanmış, yaşamla, kitapla kendini zenginleştirmeye çalışmıştır.
***
Yaşar Kemal’in, ünlü Fransız eleştirmen – yazar Alain Bosquet ile yaptığı uzun röportaj, ‘Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor’ başlığıyla yayınlanmıştır. Alain Bosquet’e ilk merakının yazmak olduğunu söyleyen Yaşar Kemal, ikinci merakının insanları yaşamak, insanları gözlemlemek olduğunu söyler ve ekler: “Bir de sosyalizmdi en büyük tutkum…”
Yaşar Kemal sözlerini şöyle sürdürür:
“…İnsanların sömürülmesi, açlığı, çalıştıkları halde kazanamamaları beni derinden yaralıyor, insanlığın bu inanılmaz kötü, adaletsiz durumuna baş kaldırıyordum…
… İnsanın eşitliği, ezilmemesi, aşağılanmaması benim için kutsaldı. Bunun için bütün zulümler, ölümlerle karşı karşıya gelmelere aldırmıyordum. 1950 yılında Kadirli’de jandarmada gördüğüm işkenceyi uzun yıllar kimseye anlatamadım, en yakınlarıma bile. Kendimden ve bana işkence yapanlardan, insanlık adına utanıyordum….”
***
Yaşar Kemal’in 1952’den 2013’e bütün yazdıklarında kendi yaşadıklarından ve tanık olduklarından izler vardır. Yaşar Kemal, sağlam bir dünya görüşüyle, sosyalizm inancıyla bütün anlatılarında ülkemiz toplumsal gerçekliğini kendi yaşamından, tanıklıklarından yola çıkarak, büyük bir ustalıkla anlatmıştır.
Yaşar Kemal, 28 Şubat 2015’te hayatını kaybettiğinde Türk edebiyatı üzerinde bıraktığı derin izlerle anıldı. Ancak onun mirası sadece edebiyatla sınırlı kalmadı. Adalet ve insan hakları mücadelesi, onun ölümünden sonra da devam etti. Eserleri, hala yeni nesiller tarafından keşfediliyor ve değerli bulunuyor. Onun yaşamı ve eserleri, sadece Türk edebiyatının değil, dünya edebiyatının da önemli bir parçası olarak kabul edilir.
Yaşar Kemal, Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olarak kabul edilir. Eserleri, sadece edebiyatın değil, aynı zamanda toplumsal adaletin ve insan haklarının savunucusu olarak da hatırlanır. Onun yaşamı ve eserleri, gelecek kuşaklara ilham kaynağı olmaya devam edecek ve Türk edebiyatının unutulmaz isimleri arasında yerini koruyacaktır.
YORUMLAR