26 Ağustos, çağdaş ülkeler arasında ulus devlet olarak yer alabilmemiz için atılan en önemli adımlardan birinin başlangıcı olan gündür.
Bundan 99 yıl önce 26 Ağustos 1922 tarihinde ülkemizi işgal etmiş bulunan düşman güçlerine karşı, büyük taarruzun başladığı gün olarak tarih sayfalarında yerini almıştır.
Eğer ulus devlet olarak dünyanın çağdaş ülkeleri arasında yer alabilmiş isek, bunu 26 Ağustos’ta başlatılan büyük taarruza ve o taarruzu yöneten büyük insana, canlarını veren şehitlerimize ve gazilerimize borçlu olduğumuzu hatırdan çıkarmamız gerekir.
Eğer;
Bugün çağdaş bir dünyada laik bir ülke olarak yer alabiliyorsak,
O ülkeler içerisinde saygın ve etkin bir yerde bulunabiliyorsak,
Her şeye rağmen gerek bölgemizde, gerekse dünyanın diğer yörelerinde, hala sözü dinlenebilen konumunda bulunabiliyorsak,
Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile ülkemizde egemen olması için gerekli uğraş verilebiliyorsa,
Özetle Çağdaş ve uygar bir ülke olabilmek için her türlü özveride bulunabilme yolunda gerekenler yapılabiliyorsa,
Bunu 26 Ağustos’ta başlatılan büyük taarruza ve o taarruz sonrası elde edilen kazanımlara borçlu olduğumuzu hatırdan uzak tutmamak gerekir.
26 Ağustos 1922 tarihinde Anadolu ne durumda idi?
Anadolu’nun düşman tarafından işgal edilmiş bir ülke durumunda olduğunu hatırdan uzak tutmamak gerekir.
Bir yandan düşman kuvvetleri ile mücadele verilirken, öte yandan yönetimi elinde bulunduran güçle de mücadele etmek ve düşmanın denize dökülmesinden sonra oluşacak yeni yönetimin temellerini atabilmek için gereken uğraşta verilmekte idi.
Bundan 99 yıl önce 26 Ağustos’ta ordular ilk hedefimiz Akdeniz’dir ileri emri verildikten sonra yapılan muharebeler sonucunda, 30 Ağustosta düşman güçleri dağıtılmış ve İzmir’e doğru kaçmaya mecbur kılınmış idi.
Bu nedenle 30 Ağustos meydan muharebesi, harp tarihinde çok önemli bir yer alınmasını gerektirecek olan başarı olarak görülür ve tarih sayfalarında bu şekilde yerini alır.
İşte 26 Ağustos’ta başlayan ve 30 Ağustos’ta düşmanın tüm güçlerinin kırılması ile son bulan savaş ile birlikte Anadolu’nun kaderi yeniden yazılmış ve Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atılması yolunda büyük bir merhale kat edilmiştir.
Bir taraftan düşman güçlerini tamamen etkisiz hale getirmek için uğraş verilirken, öte yandan ülkenin çağdaş bir yönetime kavuşması yerine sadece kendi geleceğini düşünen bir yönetiminde sonlandırılması için gerekenlerin yapılmasına başlanmış idi.
9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu ile birlikte Türk ordusu, dünyanın kurtuluş mücadelesi veren tüm ülkelerine örnek olacak bir başarıya da imza atmıştır.
İşte bu nedenlerle 26 Ağustos, kurtuluş mücadelesinde önemli bir yer alır.
Ağustos ayının başarılarla dolu olduğunu hatırdan uzak tutmamak gerekir.
26 Ağustos, Başkumandanlık meydan muharebesinin başlangıç tarihi olarak sonsuza dek coşku ile kutlanacaktır.
Bu duygularla dolu olarak nice başarılarla dolu yıldönümlerine diyoruz….
YORUMLAR