Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Eğitim İş, KOVİD aşı politikasına tepkili:

Öğretmenler, Ölmemek İçin Libya

Öğretmenler, Ölmemek İçin Libya Vatandaşı mı Olmalı!?

Öğretmen kuruluşu Hatay Eğitim İş, Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüs aşı politikasını tepkiyle karşılarken, Libya’ya verileceği belirtilen 150.000 doz aşı desteğiyle ilgili olarak da, “Öğretmenlerimizin, ölmemek için Libya vatandaşı olmaları mı gerekiyor?” sorusunu yöneltti.
Hatay Eğitim İş Yönetimi adına Başkan Mustafa Günal imzalı açıklamada; Yanlış politikalar, bilimi hiçe sayan organizasyonlar ve insan odaklı olmayan planlamalarla, iktidarın, Türkiye’yi kovid-19 vaka sayısında Avrupa birinciliğine taşıdığı öne sürüldü.
Eğitim İş açıklamasında şöyle denildi:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Libya Başbakanı ile yaptığı görüşmenin ardından, Libya’ya hemen 150 bin doz aşı göndereceklerini açıklaması, bardağı taşıran son damla olmuştur. Yüz yüze eğitimin başladığı 1 Mart’tan bu yana, sadece resmi kayıtlara göre bile 45 günde 26 eğitim emekçisi yaşamını yitirmiştir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kameralara poz vererek olduğu aşıya ulaşamayan öğretmenler için okula gitmek, her gün ölümle burun buruna gelmek anlamı taşımaya başlamıştır.
Tüm uyarılarımıza rağmen, MEB’in ve Sağlık Bakanlığı’nın vaatlerinin aksine, ülkedeki öğretmen nüfusunun henüz 10’da 1’i bile aşılanmamıştır. Bakanlıklar sessizliğe gömülünce, kendi randevularını almaya çalışan öğretmenlerimiz -kronik rahatsızlıklara sahip olanlar dahil- ‘Risk grubunda değilsiniz’ cevabı almaktadır.
Eğitim emekçileri, futbolcuların bile dahil edildiği aşı çemberine dahil edilecekleri zaman kadar ölmemeye çalışırken, ülkede yeterince aşı kalmadığına dair haberlerin tedirginliğini yaşarken, bu kez, iktidarın onların sağlığından çalarak Libya’ya aşı jesti yapacağını öğrenmiştir!
İnsanın, anlamaya çalışırken bile yorulduğu bu tuhaflık, akıllara çok miktarda vahim soruları getirmektedir.”
Eğitim İş açıklamasının sonunda da şöyle denildi:
“Eğitim-İş olarak, sürecin başında, Bakanlığı hem kamuoyu önünde hem yazışmalar aracılığıyla uyarmış, ‘Aşılama tamamlanmadan, yüz yüze eğitimi başlatmak cinayet olacaktır’ demiştik. Şimdi yaşamını kaybeden öğretmenlerimizin kanı, bu yanlış kararda inat edenlerin elindedir!
Daha fazla kayıp olmamasının tek yolu, bilimin izinden gitmek, bir salgına karşı gereken tüm mecburi adımları sırayla atmaktır. Yapılması gerekenler, asgari düzeyde insani duyguları ve idrak yeteneği olan her siyasinin anlayacağı kadar basittir.
– (Tam kapanmaya geçilse de, geçilmese de) Yüz yüze eğitim derhal durdurulmalıdır.
– Uzaktan eğitimdeki teknik sorunlar giderilmeli, söz verildiği, ancak yapılmadığı üzere yoksul öğrencilere tablet/bilgisayar dağıtılmalı, internet temin edilmelidir. Yüz yüze eğitime geçilebileceği zamana kadar hiçbir öğrenci feda edilmemelidir.
– Uzaktan eğitim sırasında, yalnızca öğretmenler değil, okullar açıldığında orada bulunmak zorunda olacak tüm eğitim emekçileri aşılanmalıdır.
– 2. dozların ardından, virüse karşı bağışıklığın oluşması için bilimsel olarak gereken süre kadar beklenilmeli, bu sırada okullar (hijyenin sağlanması ve denetlenmesi, sınıf kalabalığı planlamaları, minimum riskle okula ulaşım) yüz yüze eğitime hazır hale getirilmelidir.
Yukarıda saydığımız adımlar atılmadan, yüz yüze eğitimde ısrar etmek cinayettir! Sadece eğitim alanındaki insanları değil, tüm toplum sağlığını tehlikeye atan bu karardan dönülmesi mecburi istikamettir!” -Cemil Yıldız-