Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Eğitim-İş Milli Eğitimi sömestr tatilinde değerlendirdi

Eğitim -İş Hatay şubesi 20024- 2025 sömestr tatilinde eğitim alanındaki eksikleri ve olumsuzlukları bir raporda topladı. Eğitim – Sen düzenlediği basın açıklamasında söz konusu raporu kamuoyunun dikkatine sundu.

Eğitim -İş Hatay şubesi 20024- 2025 sömestr tatilinde eğitim alanındaki

Eğitim – sen ‘in kapsamlı eğitim raporu:

2024/2025 Eğitim- Öğretim yılı 1. Dönemi 17 Ocak 2025 Cuma günü sona erecek ve okullarımız iki haftalık yarıyıl tatiline girecek. MEB örgün eğitim istatistiklerine göre 2023/2024 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle ülke genelinde toplam 75 bin 467 okul/kurum, bu okullarda/kurumlarda 18.710.265 öğrenci, 1.168.896 öğretmen ile 742.829 derslik bulunmaktadır. Bu okulların 61.111’i devlet okullarıdır ve bu okullara devam eden öğrenci sayısı 15.849.271, görev yapan öğretmen sayısı ise 993.397’dir. Bu tablo içinde eğitimin hiçbir kademesinde 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına başlanmasının üstünden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen yüzde 100 okullaşma sağlanmamıştır.

EĞİTİMİN SORUNLARI KATLANARAK ARTMIŞTIR

Eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak artmakta, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcamaktadır. İktidar ve MEB eliyle eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı; iktidarın kendi ideolojisini dayatmanın, istediği biat ve itaat eden toplumu inşa etmenin aygıtı haline getirilmeye çalışılırken; önceki dönemlerden devreden sorunlara bu eğitim döneminde yenileri eklenmiştir. Her ne kadar iktidar ve MEB eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunları gizlemeye ve üstünü örtmeye, görmezden gelmeye çalışsa da eğitim, ülkedeki can alıcı ekonomik kriz ve yoksullukla birlikte, halkın en önemli gündemlerinden ve sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Eğitime erişim sorunları ve eğitimde gittikçe derinleşen eşitsizlikler artarak devam etmekte, binlerce öğrenci okula aç gitmekte, sayıları 2 milyona yaklaşan çocuğumuz okul dışına itilmektedir. Bu karanlık tablo içinde 2024/2025 Eğitim-Öğretim yılına bir önceki dönemden daha da ağır sorunlarla girilmiştir:

OKULLARIN TEMİZLİĞİ YAPILAMAMIŞ, GÜVENLİĞİ SAĞLANAMAMIŞTIR.

Milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü ve günlerinin büyük bir kısmını geçirdikleri okullarımızın temizliği yapılamamış, okul tuvaletlerinde tuvalet kağıdı ve sabun dahi konulamamıştır. Yıllardır hem Bakanlığa hem kamuoyuna rapor ve açıklamalarla aktardığımız halde okullarımıza; kadrolu hizmet personeli sağlanmamış, okulların temizlik, bakım, onarım gibi hayati ihtiyaçları görmezden gelinmiştir. Eğitim kurumlarında temizlik ve güvenlik görevlisi atanmamış, okul yöneticileri bu ihtiyaçları karşılamak için velilerden zorunlu bağışlar talep etmek zorunda bırakılmıştır. Veliler okullarda çocukların sağlığı için kendileri temizlik yapmak zorunda kalmışlardır. Çünkü mevcut durumda Milli Eğitim Bakanlığında 61 binden fazla okulda çalışan kadrolu yardımcı hizmetler sınıfında yalnızca 18.827 personel bulunmaktadır. Bu sayının okulları temizlemeye yetmeyeceği açıktır. Bakanlık bu durumu geçici ve güvencesiz istihdam biçimleriyle, İŞKUR dan kısa süreli çalıştırma gibi yöntemlerle çözme yoluna gitmektedir. Bu durum okullarımızın yeterince temiz ve hijyenik olmasını sağlamamaktadır. Ayrıca yeterli araştırma ve soruşturma yapılmadan ya da topluma kazandırma projesi gibi uygulamalardan yola çıkarak okullara istihdam edilen kişiler çocuklarımızı taciz etmekte ve güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. Nitekim, İzmir’in Bayraklı ilçesinde temizlik görevlisi D.T. (18) 1 hafta önce işe başladığı ilkokulda 8 yaşındaki E.Ş. adlı kız çocuğuna sözlü ve fiziksel tacizde bulunduğu iddiasıyla tutuklanmıştır. Bakanlık, okulların temizlik ve güvenlik ihtiyaçlarını geçici çözümlerle değil, kalıcı ve kadrolu personel istihdamıyla karşılamalıdır. Okul yöneticilerini ve velileri zor durumda bırakan bu tablo, siyasi iktidarın işsiz yurttaşların emeğini sömürerek kamu hizmeti yürütme anlayışının bir yansımasıdır. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği geçici işgücüyle sağlanamaz; kalıcı çözümler için dönem biterken hala atılmamış olan gerçek adımlar atılmalıdır.

YAKLAŞIK BİR BUÇUK MİLYON ÖĞRENCİ ÖRGÜN EĞİTİM DIŞINDA KALMIŞTIR!

2023-24 MEB istatistiklerine göre eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38,4 artarak 612 bin 814’e yükselmiştir. Bu sayıyla eğitim dışındaki çocuk sayısı son üç yılın en yüksek seviyesine çıkmış oldu. Eğitim dışındaki çocukların yüzde 53,6’sı erkek, yüzde 46,4’ü kız çocuklarından oluşuyor. Önceki yıl ise yaklaşık 442 bin 643 çocuk eğitimin dışındaydı (yüzde 49,9’u erkek, yüzde 50,1’i kız). 2023-2024 eğitim öğretim yılında 8’inci sınıflardan yani ortaokullardan 1 milyon 293 bin 22 öğrenci mezun oldu. Ancak geçen yıl bu öğrencilerin 263 bin 599’u liselere kayıt yaptırmadı. Yaş gruplarına göre bakıldığında, 6-9 yaş grubunda yaklaşık 73 bin 872, 10-13 yaş grubunda yaklaşık 86 bin 269 çocuk, 14-17 yaş grubunda yaklaşık 452 bin 672 çocuk eğitim dışındadır. Yaş gruplarına göre okullaşma oranlarına bakıldığında, öğrenci sayısındaki değişim en fazla 2006 doğumlularda görülüyor. Bu gruptaki çocukların net okullulaşma oranları son bir yılda 8,3 yüzde puan düşmüş durumda. Bu grubu 5,2 yüzde puan düşüşle 2007 doğumlular, 3,9 yüzde puan düşüşle 2008 doğumlular takip ediyor. Yani eğitimden erken ayrılma özellikle 15 yaştan itibaren artıyor ve yaş büyüdükçe bu oranlar daha da yükseliyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri Türkiye’de resmî çalışmaya başlama yaşının 15 yaş olması. Eğitim dışındaki çocuk sayısında görülen artış, bu artışın 15 yaştan itibaren artması ve ağırlıklı olarak erkek çocuklarda olması ekonomik krizin eğitimden kopuşta en önemli etken 4 olduğu anlamına gelmektedir. Araştırmalara göre ekonomik kriz ve yoksullaşma en çok yoksul ailelerin çocuklarını etkilemekte ve eğitimden kopan en zayıf halka bu çocuklar olmaktadır. Eğitim dışına çıkmada erkek çocuklarda hane dışında gelir getiren işlerde çalıştırılma ve çocuk işçiliği kız çocuklardan daha yaygındır. Kız çocukları ise çocuk yaşta erken ve zorla evlilikler ve ev içi bakım yükü nedeniyle eğitim dışına çıkarılmaktadır. Diğer taraftan devlet okullarında bile eğitim masrafları yoksul hanelerin bütçesine ağır bir yük getirmekte ve kız erkek fark etmeksizin bu çocukların sistem dışına çıkmasında etken olmaktadır.

Bu durum en temel hak olan eğitimden eşit yararlanma ve nitelikli eğitime erişim hakkının kullanılmasının önüne geçmektedir. Kamusal eğitimin zayıflaması ve eğitimin piyasalaşması “parası olana eğitim, paran kadar eğitim” anlayışı, eğitimin temel kazanımlarından biri olması gereken eğitim yoluyla toplumsal hareketliliği, daha iyi bir yaşam standardına ulaşma hedefini de ortadan kaldırmaktadır. Dahası eğitim yoksulluğu ve yoksullaşmayı yeniden üreten, dezavantajların kuşaklararası aktarılmasına sebep olan bir araç haline gelmektedir. MEB’in uyguladığı politikalar çocuğun üstün yararına değil, eğitimde dinselleşmeye ve piyasalaşmaya hizmet etmektedir. Okul dışında olan çocuklara ek olarak, açıköğretime kayıtlı 327.710 ve mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) kayıtlı yaklaşık 500 bin öğrenci var. Yani toplamda yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrenci örgün eğitim sistemi dışında kalmıştır. OKUL VE DERSLİK SAYISINDAKİ BÜYÜK AÇIK YİNE KAPATILMAMIŞTIR. Başta deprem bölgesi olmak üzere ülkede ihtiyaç duyulan sayı kadar okul ve derslik yapılmaması, eğitimde yatırımlara bütçe ayrılmaması ve var olan köy okullarının da kapatılması gibi nedenlerle AKP’nin yıllar önce sonlandırmaya söz verdiği ikili eğitim uygulaması ile taşımalı eğitim garabeti devam etmiştir. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde 40 kişiyi aşan kalabalık sınıflar adeta norm haline gelmiştir.

İKİLİ EĞİTİM Yetersiz okul ve derslik sayıları okullarda ikili eğitim uygulamasının devam etmesine, bunun sonucu olarak da ikili eğitim yapılan okullarda ders sürelerinin 30 dakikaya düşürülmesi öğrencilerin öğrenme kayıplarının ve eşitsizliklerin artmasına yol açmıştır. İlkokullarda öğrencilerin %40,66’sı, ortaokullarda %34,18’i, imam hatip ortaokullarında %11,8’i, genel liselerde %7,35’i, mesleki ve teknik liselerde %3,26’sı, imam hatip liselerinde %1,12’si İkili eğitim kapsamında bulunmaktadır. Benzer şekilde iktidar söz vermiş olmasına rağmen taşımalı eğitim uygulaması da sona erdirilememiş, köy okullarının kapatılması ile daha da artmıştır. 2023-2024 Eğitim Yılında taşımalı eğitimde olan öğrenci sayısı 1.009.214.’dir. Ağustos 2024’te tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan değişiklikle taşımalı eğitimde üst sınırın 50 km’den 30 km’ye düşürülmüş olması, toplu taşımanın olduğu yerlerde taşımalı eğitim servislerinin kaldırılması zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen liselere erişim hakkını sınırlandırmaktadır. Bu öğrenciler için yeterince yatılı okul ve pansiyon bulunmaması, başta kız öğrenciler olmak üzere çocuklarımızın okuldan kopmasına, çocuk gelinlerin ve çocuk işçilerin sayısının artmasına, çocukların okullarına tehlikeli koşullarda otostop çekerek ulaşmalarına yol açmıştır. Bu durum aynı zamanda öğrencilerin cemaat ve tarikat yurtlarına mahkûm edilmesine ya da aileler yeni bir ekonomik külfetin altına girerek okulun olduğu yere taşınmak zorunda kalmasına yol açmaktadır. 2023-2024 eğitim öğretim yılı MEB istatistiklerine göre, bir önceki yıl 8. sınıftan mezun olan 253 bin öğrenci liseye kaydını yaptırmamıştır ve taşımalı eğitimin sınırlandırılması okul terklerini daha da artıracaktır.(…)