Eğitim İş’li Öğretmenler, Milli Eğitim Müdürlüğü önündeydi…

Makyaj gibi “telafi” değil; net, adil ve bilimsel bir program gerekli! Hatay Eğitim İş üyesi Öğretmenler, iki gün önce Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde eylem yaptı. İl Milli Eğitim binası önünde toplanan bir grup Eğitim İş üyesi Öğretmen adına yapılan açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı’nda pandemi öncesi yaşanan plansızlık ve programsızlıkların, pandemi döneminde daha da arttığına […]

Makyaj gibi “telafi” değil; net, adil ve bilimsel bir program gerekli!

Hatay Eğitim İş üyesi Öğretmenler, iki gün önce Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde eylem yaptı. İl Milli Eğitim binası önünde toplanan bir grup Eğitim İş üyesi Öğretmen adına yapılan açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı’nda pandemi öncesi yaşanan plansızlık ve programsızlıkların, pandemi döneminde daha da arttığına dikkat çekildi ve şöyle denildi:
“Salgın hastalık gibi, kriz yönetiminin ön plana çıkması gereken bir süreçte krizden etkilenenleri rahatlatmak yerine, daha da zor durumda bırakacak uygulamalara imza atılmış, bir günden bir güne, hatta bir saatten bir saate uymayan açıklamalar söz konusu olmuştur. Bu da, salgın nedeniyle tüm dünya genelinde eğitimde yaşanan sorunların ülkemizde daha ağır bir şekilde hissedilmesine, hatta telafisi güç durumlara sokulmasına sebebiyet vermiştir.
Son olarak, okulların 2 Temmuz tarihine kadar açık olacağı bizzat Bakan Ziya Selçuk tarafından açıklanmış, üzerinden birkaç saat geçtikten sonra, 2020-2021 ders yılının 18 Haziran 2021 tarihinde sona ereceği ve akabinde de, 2 Temmuz 2021 tarihine kadar ise telafi eğitimi yapılacağı açıklanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, telafi eğitimi sürecinde, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca hazırlanacak öncelikli ve kritik kazanımlara yönelik çalışmaların ise isteğe bağlı olarak gerçekleştirileceği ifade edilmiştir.
Oysaki bütün yıl boyunca; pandemi sürecinde eğitimde hiçbir kayıp yaşanmadığı, müfredatın tamamının uygulandığı, kazanımların öğrencilere verildiği defalarca açıklanmıştı. Hatta daha ileri gidilerek, lise ve üniversiteye geçiş için hazırlanan öğrencilerin tüm müfredattan sorumlu olacakları açıklanmış ve bu hafta sonu yapılacak LGS’ye de bu doğrultuda hazırlıklar yapılmıştır.
Ülkemizde, eğitimde var olan fırsat eşitliğinin sağlanamaması sorunu, salgın döneminde daha da artmıştır. Gerek uzaktan eğitim, gerekse yüz yüze eğitim süreçlerinde, eğitime ulaşması imkan ve ekonomik şartlar nedeniyle daha kolay olan öğrenciler, bu sürecin sonundaki sınavlarda daha avantajlı durumu geçmişlerdir. Gelinen noktada bile, 2020-2021 ders yılının bitmesine çok kısa süre kaldığı halde, önce ‘tüm müfredatı tamamladık’ deyip, sonra ‘telafi yapacağız’ diye açıklanan programı, öğretmenlere ve öğrencilere henüz duyuramamıştır. Yapılacak telafi programının da isteğe bağlı gerçekleştirileceğinin açıklanması, programa katılamayacak olanların ihtiyaçları olmadığı anlamına gelmeyeceği açıktır.
Ülkemizin yaz dönemindeki eğitim öğretim sürecinin; hava sıcaklıkları, tarıma giden aileler, turizm sezonu gibi gerçeklerle, tüm öğrencilere erişimle mümkün olmayacağı ortadayken, Bakanlığın, eğitim gibi bir konuyu yine keyfiyete bırakması doğru bir yaklaşım değildir.
MEB, bir an önce; sözde telafi programını, öğretmenlerin mesleki çalışma süreçlerini ve 2021-2022 eğitim öğretim yılı çalışma takvimini açıklaması gerekmektedir. Eğitim-İş olarak, konuyla ilgili yaptığımız yazılı başvurunun da bir an önce yanıtlanmasını bekliyoruz.
Eğitim-Öğretimin tüm paydaşları, son dakika ve sürpriz niteliğindeki kararlardan artık çok yorulmuşlardır. Bakan Selçuk’un göreve geldiği süreçte ifade ettiği, ‘Eğitimde sürpriz olmayacak’ sözü, maalesef bizzat kendi söz ve uygulamaları ile yok sayılmıştır.” -Cemil Yıldız-

Exit mobile version