Tuncay, birçok eksikle öğrencilerin ders başı yaptığına vurgu yaptı …
Türk Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Recep Tuncay, 2017-2018 eğitim öğretim yılının sancılı başladığına, öğrencilerin bir çok eksikle ders başı yaptığına vurgu yaptı.
Tuncay, öğretmen ve derslik açığı, okullardaki fiziki mekânların yetersizliği, ödeneklerin kısıtlı olması nedeniyle okulların birçoğunun eksiklerle yeni eğitim-öğretim yılına girmesi, okulların bir kısmında kütüphane, laboratuar, spor salonu, bilgisayar odası olmaması gibi birçok sorunun ne yazık ki eğitimi olumsuz yönde etkilediğini bildirdi.
100 bin atama istiyoruz …
2016 yılının Şubat ayında 29 bin 620 öğretmen ataması yapan MEB’in, 2016 yılının Ekim ayında 18 bin 506, 2017 yılının Temmuz ayında da 20 bin 125 sözleşmeli öğretmen ataması yaptığını belirten Tuncay, oysaki emekli olan ve ihraç edilen öğretmenleri de hesaba kattıklarında bu alımların ihtiyacın çok gerisinde kaldığının görüleceğini ifade etti ve şunlara değindi: “Ayrıca söz verilmiş olmasına rağmen Ağustos 2017 döneminde de atama yapılmadı. Milli Eğitim Bakanlığı ne yazık ki öğretmen ihtiyacını gidermek için ücretli öğretmen çalıştırmaktadır. Ücretli öğretmenler ise girdiği ders başına ücret almaktadır, hiçbir özlük hakka sahip değillerdir. Aylık kazançları asgari ücretten bile azdır. İşte bu şekilde çalıştırılan ücretli öğretmenlerin sayısı sendikamızın Şubat ayında yaptığı araştırmaya göre 81 ilde tam tamına 63 bin 829’dur. Üstelik ücretli öğretmenlerin 8 bin 484’ü ise ön lisans mezunu, yani öğretmenlik formasyonuna sahip olmayan kişilerdir. Bu ülkede devlet ücretli öğretmenlerle öğretmen açığını kapatma yoluna gidiyorsa ve bunu bir istihdam politikası haline getirmişse, eğitimde başarılı olmamız, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmemiz, uluslararası ölçekli sınavlarda başarı sağlayabilmemiz mümkün değildir. Türkiye’de norm kadro ihtiyacı ise 81 ilde 106 bin 983’tür. İşte tüm bu sebeplerde bu atamalar eğitimin dişinin kovuğuna yetmemektedir.
Türk Eğitim-Sen olarak 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılında toplam 100 bin atama istiyoruz. 100 binin üzerinde norm kadro açığı olduğu ve ücretli çalıştırılan öğretmenlerle verim alamayacağımız göz önüne alındığında bu oldukça makul bir taleptir. Hükümet unutmamalıdır ki, eğitime, öğretmene yapılan yatırım hiçbir zaman karşılıksız kalmaz, her zaman olumlu geri dönüşler alırsınız.”
Okullaşma oranı arttırılmalı …
Okullaşma oranlarının ülkemizde ne yazık ki istenildiği düzeyde olmadığına değinen Tuncay, “Özellikle okul öncesinde okullaşma oranları hedeflenenin yakınından bile geçmemiştir. 4+4+4 sistemi ile birlikte okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılması, okul öncesi eğitimde gerekli ivmenin kazanılamamasına neden olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizdeki okul öncesi okullaşma oranları 2016-2017 yılında 5 yaşta yüzde 58,79’dur. İlkokulda okullaşma oranı ise düşüş göstermektedir. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında ilkokulda okullaşma oranı yüzde 99,57 iken, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında ise yüzde 91,16’ya düşmüştür. Bu radikal düşüş iyi irdelenmeli, gerekli tedbirler alınmalı ve okullaşma oranları eğitimin her kademesinde mutlaka artırılmalıdır. MEB’in son dönemde okul öncesi eğitimi teşvik eden çalışmalarına da destek veriyor, okul öncesi eğitimin açıklanan hedeflere uygun olarak mutlaka zorunlu eğitim kapsamında yer almasını istiyoruz” dedi.
Mülakat sistemi yönetici atamalarında asla kabul edilemez …
Eğitim yandaş yönetici atamalarından çok çektiğini belirten Tuncay, konu ile ilgili şunlara değindi: “Bir takım yandaşları yönetici yapmak için yönetici atama sistemi değiştirildi ve bu durum bilgili, ehliyetli, liyakatli insanların görevlerinden alaşağı edilmesi sonucunu doğurdu. Mülakatı yönetici atamalarının odağına yerleştirenler ve bunu suiistimal edenler ne yazık ki kendilerine teslim olmayanlara adeta göz açtırmıyor. Özellikle taşra teşkilatlarında bilgiden, ahlaktan, izandan yoksun birtakım yerel çeteler oluştu ve bu aymazlar okullarda hâkimiyet kurmaya başladı. Bunun sonucu olarak da nitelikli, donanımlı, ehil insanlar görevlerinden uzaklaştırılarak, yerlerine biat eden, torpil peşinde koşan, kul, köle olmayı yaşamının odağına yerleştiren, kalitesiz insanlar getirildi. İşin kötü tarafı MEB’in bu güruha karşı hiçbir tedbir almamasıdır. Oysa Türkiye 15 Temmuz felaketini yaşamıştır. Sırf yandaş diye makamlara getirilenlerin bugün ülkemizi getirdiği nokta ortadadır. Yeni 15 Temmuzlar yaşanmaması için yönetici atamalarında da mülakatın kaldırılması, objektif olmayan hiçbir unsurun MEB çatısı altında barınmaması gerekmektedir. Biz bu anlayışı sendika olarak kınıyoruz. Bu ülkeyi seven, vatanına, milliyetine, bayrağına bağlı, liyakati ön planda tutan, donanımlı insanların ötekileştirilmesine asla tahammülümüz yoktur.
Mülakat sistemi yönetici atamalarında asla kabul edilemez. Mülakat rezaleti devam ettiği sürece önümüzdeki dönemde mülakat sürecinden önce üyelerimizle istişare ederek, bu sınavlara girip girmeme konusunu masaya yatıracağız. Üyelerimizin kanaati sınavlara girmeme doğrultusunda olursa, sınavları protesto ederek, üyelerimizin girmemesini isteyeceğiz. Bu tamamen MEB’in yönetici atamada yapacağı değişiklikler ve alacağı tedbirlerin sonucuna göre değişecektir.
Hazırlık ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmiyor …
Tuncay, açıklamasının sonunda şunlara yer verdi: “Bilindiği gibi her yıl eğitim-öğretim yılı başında verilen Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği tüm eğitim çalışanlarına ödenmemektedir. Oysaki sendika olarak bu ödeneğin ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi gerektiğini yıllardır dile getiriyorduk. Zira öğretmeni, memuru, hizmetlisi, veri hazırlayıcısı, daktilografı hep birlikte eğitim çalışanları bir bütündür. Eğitim çalışanları arasında ayrım yapmak, hatta bazı eğitim çalışanlarını yok saymak büyük bir haksızlıktır. Öte yandan yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan eğitim çalışanlarının özlük ve tayinlerle ilgili sorunları vardır. Yardımcı hizmetler sınıfının görev tanımı yapılmadığı için angarya işlerde de çalıştırılmaktadır. Yükselmelerinin önünde engeller vardır. Tüm bu olumsuzluklar giderilmelidir. Diğer yandan bir kez daha yineliyoruz; gerekli eğitimini tamamlamış olanların bir defaya mahsus olmak üzere Genel İdari Hizmetler Sınıfına geçmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca 4/B ve 4/C’lilere kadro verilmesi bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da değişmez taleplerimiz arasında olacaktır.” -Mehmet ÖZGÜN-