9 maddelik istek paketi…
Hatay Eğitim Sen, kamu çalışanlarını ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri öncesinde 9 maddelik istekler paketi olduğunu duyurdu. Hatay Eğitim Sen Yürütme Kurulu adına, Başkan Deniz Ezer, 9 maddelik istekler paketini şöyle sıraladı:
1.Haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine derhal iade edilsin. OHAL Komisyonu lağvedilsin.
2.Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı istiyoruz.
3.3600 ek gösterge, tüm kamu emekçilerine koşulsuz verilsin.
4.Torpil ve yandaşçılık son bulsun, atamalarda liyakat esas alınsın.
5.İnsanca yaşanacak ücret ve güvenceli çalışma koşulları sağlansın. Ayrıca; Yoksulluk sınırındaki artış oranının, tüm kamu emekçilerinin maaş artışında temel alınmasını… Hali hazırda 295 TL olan eş yardımının 478 TL’ye çıkarılmasını… Yine 0-6 yaş arasındaki çocuklar için 69,24 TL, 6 yaş üstü çocuklar için 34,62 TL gibi komik tutarlarda ödenen çocuk yardımının her bir çocuk için 500 TL’ye çekilmesini… İşyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 457 TL yemek yardımı yapılmasını… Tüm kamu emekçilerine yıllık 2 bin TL (aylık 166,67 TL) yakacak yardımı yapılmasını… 2020 yılı için, tüm kamu emekçilerinin maaşlarında yansımalarla birlikte %38 artış yapılmasını talep ediyoruz.
6.Sözleşmeli Öğretmenlik kaldırılsın, bütün öğretmenlere kadro verilsin.
7.Ataması yapılmayan öğretmenlerin ataması yapılsın.
8. OHAL’i kalıcı hale getiren düzenlemeler ve anti demokratik uygulamalar kaldırılsın.
9.İşyerlerinde kreş hakkı istiyoruz.
Hatay Eğitim Sen açıklamasında, 5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini, aileleri de katıldığında, toplamda 20 milyona ulaşan bir kitleyi etkileyen toplu sözleşme görüşmelerinin yarın (1 Ağustos) başlayacağı hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri; yoksulluk sınırının çok altında yaşamaya mahkûm edildiğimiz, gelir ve vergi adaletsizliğinin derinleştiği, iş güvencemizin ortadan kaldırıldığı, çalışma yaşamında cinsiyetçiliğin, ayrımcı ve anti demokratik uygulamaların hız kesmeden devam ettiği, sosyal ve özlük hak gasplarımızın arttığı bir süreçte gerçekleşiyor.
Böylesi bir süreçte emekçiler açısından oldukça önemli bulduğumuz TİS görüşmelerine, hükümet ve uzunca süredir hükümetin memur kolu görevini üstlenen imza yetkili Memur Sen tarafından gayri ciddi yaklaşıldığına şahitlik ediyoruz. Sundukları tekliften de anlaşılacağı gibi, biz emekçilerin gündemi ile hükümet yetkilileri ve önceden uzlaştıkları belli olan Memur Sen’in gündemi ve öncelikleri aynı değildir.
Hepimizin bildiği gibi, Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine; yetkili konfederasyon, yandaş Memur Sen, Kamu Sen ve Konfederasyonumuz KESK katılmaktadır. Kamu-Sen ve KESK’in tekliflerinde çeşitli kalemlerde farklılıklar olmasına karşın, kamu emekçilerinin önceki kayıplarını karşılamayı ve maaş ve öteki parasal taleplerdeki artışların gerçek enflasyonun altında kalmamasını amaçlayan TİS taslaklarıyla masaya oturacakları görüldü. Kamu emekçileri içinde en çok üyeye, TİS’de de resmi olarak imza yetkisine sahip tek konfederasyon olan Memur Sen’in ise, ne kamu emekçilerinin önceki sözleşmelerden gelen kayıplarını, ne de krizin yüküne karşı emekçileri koruyacak bir maaş zammı ve sosyal haklar talebini umursamadığını görüyoruz.
Memur-Sen’in, adına sendika diyen bir kurumun yöneticilerinin ağızlarına bile almaması gereken, ‘emekçileri bölen’, ‘emek düşmanı’ bir anlayışla ‘masada sadece biz olalım’ yaklaşımı, daha baştan kamu emekçileri saflarını ikiye bölmek anlamına gelmektedir.
Oysa kamu emekçilerinin talebi, üç Konfederasyonun, masaya oturmayan diğer konfederasyonlarla taslaklarını birleştirerek, ‘Tüm kamu emekçilerinin temsilcisi olarak tek bir taslakla TİS görüşmelerine gitmeleri’ biçimindeydi. Çünkü böylece, hem Hükümetin sendikalar arasındaki rekabetten yararlanmasının önlenmesi ve hem de tüm kamu emekçilerinin arkasında olduğu bir TİS taslağı ile görüşmelere başlanması mümkün olacaktı. Ama Memur-Sen, kamu emekçilerinin bu isteğini önemsememiştir. Ki, böyle bir durumda, aklın gereği, tüm diğer konfederasyonların ortak bir taslakta birleşerek, bu taslağın TİS masasında Kamu-Sen ve KESK tarafından savunulmasıdır.
Memur Sen’in, emekçileri satan, satış sözleşmesi niteliğindeki bu yaklaşımına karşı, KESK ve Kamu Sen’in masayı terk edip, grev hakkını da kullanarak bunu kabul etmediklerini göstermeleri gerekmektedir.” -Cemil Yıldız-