BRZEZINSKI
ABD’nin ünlü stratejist ve siyaset bilimcilerinden, 1970’lerde Başkan Carter’a Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapan Zbigniew Brzezinski, 27 Mayıs 2017’de, 89 yaşında yaşamını yitirdi. ABD’nin dünya üzerindeki gücünün yayılması ve dış politikalarında önemli bir yeri var Brzezinski’nin. “Büyük Satranç Tahtası/Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri” ve “Stratejik Vizyon/Amerika ve Küresel Güç Buhranı” kitaplarından en önemlileri.
Brzezinski’ye göre Çin’in ve Asya’nın yükselişi, Rusya ile Türkiye’yi de içine alan genişletilmiş bir Batı ittifakı tarafından dengelenmeliydi. Ancak, ölümünden 22 gün önce attığı son tweet’inde bu düşüncesinin şu anda mümkün olmadığını şöyle yazıyordu: “İstikrarlı bir dünya düzeninin olmazsa olmaz koşulu yetenekli ABD liderliğidir. Yazık ki, ikincisi ortalıkta yok, birincisi ise giderek kötüleşiyor”. Yani, İstikrarlı bir dünya düzeninden ve Trump’tan umudunu kesmişti. Bu doğru teşhis ve değerlendirmeye ne denir?
ABD TUZAĞI VE SOVYETLER’İN AFGANİSTAN’I İŞGALİ
Sovyet ordusu, 24 Aralık 1979 yılında Afganistan’ı işgal etmeye başlayınca, ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski, Başkan Carter’a: “Artık Sovyetler’in kendi Vietnam’ını hazırlama imkânına kavuştuğunu” söyler. ABD, Rusların Afganistan’ı işgal etmeleri için gerekli altyapıyı hazırlamış ve işgal için adeta teşvik etmişti. Brzezinski, bu konuda şu açıklamayı yapar: “Başkan Carter, Kabil’deki Sovyet yanlısı yönetime karşı savaşanların desteklenmesi yönündeki ilk direktifini, Sovyet işgalinden altı ay önce vermişti ve ben aynı gün Başkan Carter’a yazdığım notta, bu yardımın Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesine neden olacağını açıklamıştım.”
Sovyetler, 1979 yılında Afganistan’ı işgal ettiğinde Usame bin Ladin 22 yaşındaydı. Babası, milyoner bir müteahhitti. 1984’te Afganistan için gönüllüler toplamak amacıyla, Suudi gizli servisinin yöneticisi Prens Türki’yle görüşmeye başladı. Bin Ladin, gönüllü savaşçılar için Pakistan’ın Peşaver kentinde bir konukevi yaptırdı. Gelen savaşçıların yol ve diğer giderlerini karşıladı. Yeni kurduğu birliğin silahlarını satın aldı. 1987 yılında Sovyetler Birliği’ne karşı bizzat çatışmalara katıldı. Bu faaliyetlerin mimarı, CIA (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı) ve Brzezinski’ydi.
CIA, Afganistan’daki radikal cihatçılara 10 yıl süren savaş sırasında üç milyar dolar sağladı. ABD’nin cihatçı savaşçılara verdiği, Rus helikopterlerine karşı kullanılan Stinger füzeleri, savaşı Sovyetler’in aleyhine dönüştürdü. Mücahitlerin ihtiyacı olan para, CIA ve Pakistan İstihbarat Örgütü (ISI) üzerinden verildi. Ayrıca, radikal cihatçı savaşçılar için ABD’de eğitim kampları açıldı.(1)
ABD-BRZEZINSKI-EL KAİDE-TALİBAN-IŞİD
Afganistan’da Sovyet işgaline son vermek için ABD’nin yetiştirdiği, eğittiği ve silahlandırdığı radikal cihatçılar, daha sonra Taliban ve El Kaide adıyla dünyanın ve ABD’nin başına bela oldu. Radikal cihatçıların eğitim ve donatılmasında Brzezinski kilit rol oynadı. 1979’da başlayan Afganistan işgali sonunda, Brzezinski’nin dediği gibi Sovyetler İmparatorluğu gerçekten çöküşe doğru hızla yol almaya başladı. İşgalin ardından, Sovyetler yaklaşık 50 bin ölüyü ve 60 milyar doları Afganistan topraklarına gömmüştü. Brzezinski’ye, “Radikal İslamcıları desteklediğiniz, onlara silah sağladığınız ve onları eğittiniz için pişman değil misiniz” sorusu sorulur. Cevabı çok netti: “Dünya tarihi için hangisi daha önemlidir? Taliban mı, yoksa Sovyet İmparatorluğu’nun çökmesi mi? Kışkırtılmış birkaç Müslüman mı, yoksa Orta Avrupa’nın özgürleşmesi ve ‘Soğuk Savaş’ın bitmesi mi?”(2)
Bu cevabıyla Brzezinski, açık sözlülükle aslında ABD’nin değişmeyen stratejisini iki cümlede özetlemişti. 2017’ye gelindiğinde, Suriye ve Irak için ABD ve CIA yetkililerine aynı soru sorulduğunda cevap değişmeyecektir: “ABD için hangisi daha önemli? IŞİD/DAEŞ’mi yoksa Irak ve Suriye’nin yıkılması mı? Kışkırtılmış birkaç Müslüman mı, yoksa Ortadoğu’da Rusya ve İran’ın etkisinin yok edilmesi mi? IŞİD/DAEŞ’mi, yoksa İsrail’in güvenliğinin sağlanması ve Kürt devletinin kurulması mı?”
ABD 40. Başkanı Ronald Reagan, başkanlık döneminde (1981-1989) Afganistan’da Ruslara karşı savaşan radikal cihatçıları, Beyaz Saray’a kabul eder ve onlara şunları söyler: “Bu savaşçılar, ABD’nin kurucu ataları ile aynı ahlak ve anlayışa sahiptir.” Ahlak sahibi dediği radikal cihatçılar, sadece ABD’nin değil, dünyanın başına bela olacak; çok değil 20 yıl sonra, New York’ta ABD’nin ikiz kulelerini yerle bir edecek, üç bin kişinin ölümüne ve 10 milyar dolarlık zarara yol açacaktı. ABD başkanının Ahlak sahibi dediği zihniyet, şimdi de IŞİD/DAEŞ adıyla, dünyayı tehdit eder bir duruma gelecekti.
ABD FBI (Federal Soruşturma Bürosu) uzmanı John O’Neil’in şu sözü, ABD’nin Ortadoğu ve Afganistan politikasının özetidir: “İslami terörizmin soruşturulması karşısındaki en büyük engel, Amerikan petrol şirketlerinin çıkarları ve Suudi Arabistan’ın rolüdür.” Evet, doğru söze ne denir? ABD o kadar açık sözlü ki… YPG/PKK’yı kara gücü olarak kabul etmesinin gerekçelerini tartışmak, sadece zaman harcamak demek değil mi?…
(1) Jürgen Elsasser, Batılı Gizli Servislerden IŞİD’e Giden Yol, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015.
(2) Jürgen Elsasser, Batılı Gizli Servislerden IŞİD’e Giden Yol, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015.
YORUMLAR