Elde var bir doğru

Ama bir de ‘yanlış’ Nüfusun yüzde 12.29’unu oluşturan engelli bireyler; Eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkı noktasında biriktirdikleri beklentilerini paylaşmaya devam ediyor. Onlar için yapılanlar mı? Hem gülümsetiyor hem düşündürüyor. Engelli bireyler için engellerden arındırılmış, engelsiz bir çevre yaratmanın zorluğunda duran ve dururken de, ortaya koydukları hizmetlerle de bu zorluğu ne kadar yaşadıklarına dair ‘örnekler’ […]

Ama bir de ‘yanlış’

Nüfusun yüzde 12.29’unu oluşturan engelli bireyler; Eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkı noktasında biriktirdikleri beklentilerini paylaşmaya devam ediyor. Onlar için yapılanlar mı? Hem gülümsetiyor hem düşündürüyor.

Engelli bireyler için engellerden arındırılmış, engelsiz bir çevre yaratmanın zorluğunda duran ve dururken de, ortaya koydukları hizmetlerle de bu zorluğu ne kadar yaşadıklarına dair ‘örnekler’ koyan yerel idareler, Antakya dersinden geçtiler mi peki? Yoksa sınıfta mı kaldılar?
NE ANLATSIN?-
Habere konu olan son fotoğrafımız, sınıfı geçmeye çalışırken sınıfta kalışın son karesi belki de! Peki, fotoğraf ne anlatıyor, biraz yakından bakalım mı? Hatta ne anlattığını bir vatandaş dile getirsin… Bizim haberimize eklediği düşünceleri ile trajikomik hallerimize kendinden bir fotoğraf karesi daha eklesin…
“Çekeceğiniz o fotoğraf bu haberi okuyanlara ne anlatsın istiyorsunuz? Aslında ne anlatsın, biliyor musunuz? Çok şey… İnsanlığımıza dair çok şey… Belki kalan kısmına dair ama! Sahi kalmış mıdır? Bence kalmamıştır… Ya da kalmıştır, ama çok az!
Burada olup da göremeyenler için anlatayım o zaman… Elde iki şey var! Bir tanesi yerel idareden! Engelli araçlar için özel park alanı uyarısı dikmişler kaldırımın hemen kenarına. Yola da ona dair uygun bir resimleme yapmışlar. Olanı yapmışlar, olması gerekeni. Emeklerine sağlık! Ama keşke her şey burada başlayıp burada bitse. Her şey o olması gereken gibi devam etse…
Bir zamanlar derlerdi ya, ‘burası Türkiye’ diye… Ondan! O yüzden de olması gerekenin hemen yanı başından ilerleyen kılavuz çizgilerin tam orta yerine Türk Telekom kendi hizmet kapağını konduruvermiş. Görme engelli vatandaş için süreklilik arz etmesi gereken o çizgiler bir den bire kesilmiş ve bir kurum gelmiş orta yerinde durmuş! Burası benim demiş, ama ‘yan tarafından geç’ diyen bir uyarı dahi koymamış. O bunu yapmış hadi, peki bu yanlışı yerel idare görüp niye müdahale etmemiş? Engelli parkı için bunca hassasiyet ortaya koymuşken, devamını yine getirmemiş?”
-KANUN NE DİYOR?-
Vatandaşın isyanı haksız mı? Hele ki, birbirinden bağımsız iş yapanların ‘ben yaptım, ama o bozdu’ hallerine eleştiri eklemek yersiz mi? Oysaki kanun da, düzenleme de oldukça açık.
2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyelerin engelliler için sunacakları hizmetleri tanımlamış. 2005 tarihli 5378 sayılı Kanun, engellilerin erişebilirliğinin sağlanması konusunu daha ayrıntılı biçimde hükme bağlayarak, bunların yerine getirilmesi için süre dahi belirlemiş. Böylece, kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım,
yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapı ile toplu taşıma hizmet ve taşıtlarının bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirileceği hükme bağlanmıştı. Hatta bu süre süreç içinde yenilenmiş, uzatılmış, eksikler tamamlansın istenmiş. Ama gelinen 2017’de örneklerimiz de sonucumuz da ‘tartışmalı’ halinden çok uzaklaşamamış.
-PERSONEL SORUNU MU?-
Konuya ilişkin kanun ve yönetmelik hükümlerine rağmen, Antakya örneğinde olduğu gibi yeterli ve doğru uygulama yapılmazken, yapılan düzenlemelerin pek çoğunda ise ilgili TSE Standartları dikkate alınmamaya devam edildi.
Peki, doğru olmayan ve yetersiz sayılan uygulamaların nedenleri arasında, ilgili standartların yeterince incelenmemesi var mı? Ya da bu standartların uygulanmasında çalışan teknik personelin konuya ilişkin teknik bilgi düzeyinin düşük olması, nedenler arasında ilk sıraya konulabilir mi? -Tamer Yazar-

Exit mobile version