Su da Yok, Sabun da!
Avrupa’ya gitmek için Yunanistan sınırında bekleyen sığınmacıların bulunduğu alanda dezenfeksiyon çalışmaları yürütülürken, gözler, Hatay’ın Suriye hattında biriken ve her türlü temizlik imkanından uzak kalan binlere (potansiyel sığınmacılar) çevrildi. Koronavirüs için ‘el yıkamanın’ önemine işaret edilirken, sınırda biriken “risk” nedir peki?
Edirne Sağlık Müdürlüğü İlaçlama Birim Sorumlusu Emre Promet, Yunanistan sınırında bekleyen sığınmacılar için konuşmuş. Sığınmacıların yaşadığı çadırlar ve çadır aralarında dezenfeksiyon işlemi gerçekleştirdiklerini anlatan Promet, “Hafta sonu dahil olmak üzere bu işlemimizi sürdürüyoruz” demiş. Bu arada, UMKE ekipleri de, sığınmacıların vücut ısılarını termal ve elektronik cihazlarla sık sık ölçüyormuş.
Türkiye’nin en batı ucunda bunlar yaşanırken, en güney noktasında, Hatay’ın Suriye tarafında kalan sınır kısmında biriken on binlerin çadırlarında ise çaresiz bir bekleyiş yaşanıyor. Buraya dair yapılan son haberi kamuoyu ile paylaşan Amerikan New York Times Gazetesi ise, yaşanan şartların salgın hastalıklara davetiye çıkartan profilinde dururken, ‘koronavirüs’ için uyarıyor.
-YIKANMAK MI?-
New York Times Gazetesi’nden Evan Hill ve Yousur Al-Hlou tarafından yapılan haberde, “Herkes, ‘el yıkanmasının ne kadar önemli’ olduğunu söylüyor ama… Burada, Suriye’nin İdlib kırsalında, zor şartlar altında yaşam mücadelesi verenler, çocuklarını yıkama konusunda bile zorluk çekiyor” tespitinde duruyor. İç savaştan kaçan bir milyon insanın, çamur içinde kurulan çadır kamplarına ve terk edilmiş binalara sığınmış hayatlarına dikkat çekilen haberde, “Kuzeybatı Suriye’de koronavirüsün yayılması, harap olmuş bir bölgede anlatılmamış felaketlere yol açabilir” uyarısında da bulunuluyor. Peki, diğer tespitler mi? İfade edilenler gelsin o zaman…
-BİR DÜZİNE!-
Dünyadaki sağlık otoriteleri tarafından önerilen önleyici tedbirler olan, el yıkama ve sosyal mesafeyi unutun! Buradaki kamplarda, su ya çok az veya hiç yok ve aynı çadırda, bir düzine kadar insan yaşıyor, yaşamak zorunda kalıyor.
Bu konuda konuşan isimlerden biri, bölgede yardım çalışmaları gerçekleştiren The Maram Foundation for Relief and Development adlı kuruluşun direktörü Fadi Mesaher. “Bazı insanlar, çocuklarını bir hafta boyunca yıkayamıyor bile. Açık havada yaşıyorlar” diye konuşan Fadi Mesaher bir tarafa, Suriyeli doktorların ifadesi, olabileceklere işaret ediyor.
İsmini vermek istemeyen, ancak uzun bir süredir bölgede çalışan Suriyeli doktorlar, virüsün bir şekilde kamplara girdiğine inanıyor. Konuşan doktorlar, buradaki şartlara mahkum edilen kalabalıklara rağmen, uluslararası tepkinin ve desteğin çok yavaş ya da eksik kaldığının da altını çiziyor.
-TEST KİTİ-
Bir diğer eleştiri ise Dünya Sağlık Örgütü’ne yönelik! Suriye’nin kuzeyini kontrol eden muhaliflerin bulunduğu İdlib’e şu ana kadar koronavirüs test kitlerinin teslim edilmediğini ifade eden kaynaklar, ancak benzeri bir teslimatın Şam Yönetimi’ne 1 ay kadar önce gerçekleştiğine dikkat çekiyorlar. Bu konudaki şikayetlerini ortaklaştıran doktorlar ise test kitlerinin bölgeye ulaştırılmamasının, olası bir salgının genişlemesine sebep olacağını söyleyerek, tehlikenin büyüklüğünün fark edilmesini istiyor.
Bu konuda konuşan bir diğer isim, Suriye Amerikan Tıp Derneği’nden (The Syrian American Medical Society) Dr. Mohamed Ghaleb Tennari. “İfade edilene benzer vakalarımız zaten var ve ne yazık ki ölen insanlarımız da” diyen Tennari, “Ancak test kitlerimiz yok ve ölenlerimizin koronavirüs kaynaklı ölümler olup olmadığından ne yazık ki emin değiliz, emin olamıyoruz” diye konuştu.
-3 MİLYON!-
İdlib merkezli, bölgede 3 milyonu aşkın sivilin olduğu ifade edilirken, Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, bu sayının yaklaşık üçte biri, çadırlarda ve yıkıntı halindeki binalarda yaşam savaşı veriyor. Ancak en büyük ihtiyaçları, hastane. Ancak eldeki tabloda onlar da yok! Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Aralık ayından bugüne, kuzeybatıdaki 84’den fazla hastane ve tıbbi tesis saldırılarda ya hasar gördü, ya yıkıldı ya da kapatılmaya zorlandı.
Bu konuda konuşan bir diğer isim, Dr. Naser Almhawish. The Early Warning Alert and Response Network of the Assistance Coordination Unit olarak bilinen Yardım Koordinasyon Birimi’nin Erken Uyarı ve Yanıt Ağı Direktörü olan Dr. Naser Almhawish, İdlib şehrinde, İdlib Merkez Hastanesi’ndeki bir laboratuvarın koronavirüsü test etmeye hazır olduğunu, ancak test kitlerinden yoksun olduğunu söyledi. Suriyeli doktorların, maske ve eldiven gibi daha fazla koruyucu ekipman istediğini aktaran Dr. Naser Almhawish, ancak ilk sevkiyatın Dünya Sağlık Örgütü’nden Salı günü geldiğini dile getirdi.
Bölgedeki kurumlardan, The Syrian American Medical Society için çalışan Abd al-Razzaq Zaqzouq da ekipman eksikliğine işaret edenlerden. Söylediği mi? “Suriye’nin kuzeyinde bir korona vakası olursa eğer, durum da sonuç da trajik olacak!”
-İHTİYAÇ!-
Bölgedeki doktorlar, İdlib kentindeki bir milyon insanın virüs ile temas kurabileceğini, 100.000 ila 120.000 kişinin ölebileceğini ve bu anlamda 10.000 tıbbi ventilatöre (fiziksel olarak nefes alamayan veya yetersiz nefes alan bir hastaya nefes vermek için tasarlanmış bir makine) ihtiyaç olacağını tahmin ediyor. Kentte şu anda 153 tıbbi ventilatör var.
Konuya işaret eden, Suriye Amerikan Tıp Derneği’nden (The Syrian American Medical Society) Dr. Mohamed Ghaleb Tennari, İtalya ve Çin örneğini verdi. “Onlar, karantina sistemleri olduğu halde bu durumu nasıl yaşıyorlar, görüyorsunuz. Bir de burayı düşünün, neler yaşanabileceğini düşünün.”
-GELECEK HAFTA!-
Dünya Sağlık Örgütü’nün (W.H.O.) Türkiye’nin güneyindeki sınır ötesi çabalarının sözcüsü Hedinn Halldorrson, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, W.H.O. test kitlerinin önümüzdeki hafta İdlib’e ulaşmasını bekliyor. Kaç kitin gönderileceği veya tam olarak ne zaman geleceği henüz bilinmiyor. O nedenle olası örneklerin Türkiye’deki laboratuvarlara gönderilebileceğine işaret ediliyor.
-KANALİZASYON!-
Koronavirüs riskinin Hatay’a komşu İdlib’de yarattığı korku henüz net değil. Ancak şartlar, bölgedeki doktorların en büyük kabusu! İdlib şehrinin 30 mil kuzeyindeki, Türkiye sınırına yakın bir noktada kurulu olan Atme Kampı, bu kabus noktalarından biri. “Atme Kampı’nda kanalizasyon, yollarda açıkça akıyor ve düzenli çöp toplama işlemi de yok” diyen sivillerin ifadesi de buna dair.
Kocası, ebeveynleri ve 10 aylık kızı ile birlikte yaşayan Amina Alkaeed, kocasının, küçük evleri için bir banyo yaptığını söylerken, korkusunu da paylaşıyor. “Bu virüs, kuzey Suriye’de, bir ay içinde, son 10 yılda öldürülen insanlardan daha fazlasını öldürebilir.” -Tamer Yazar-