Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu

Babüroğlu, şu anda dünyanın en fazla göçmene sahip ülkesinin Türkiye olduğunu söyledi, HBB Başkanı Lütfü Savaş’ın haklı olduğunu ifade etti, tehlikelere dikkat çekti: Ülkemizdeki Göçmenler Başka Bir Yönetim Sistemi Bile Kurabilir İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, strateji uzmanı emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Ruhat Mengi’nin röportajında Sözcü gazetesinde yayımlanan açıklamasında, şu anda dünyanın en fazla göçmene […]

Babüroğlu, şu anda dünyanın en fazla göçmene sahip ülkesinin Türkiye olduğunu söyledi, HBB Başkanı Lütfü Savaş’ın haklı olduğunu ifade etti, tehlikelere dikkat çekti:

Ülkemizdeki Göçmenler Başka Bir Yönetim Sistemi Bile Kurabilir

İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, strateji uzmanı emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Ruhat Mengi’nin röportajında Sözcü gazetesinde yayımlanan açıklamasında, şu anda dünyanın en fazla göçmene sahip ülkesi Türkiye olduğunu söyledi, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın haklı olduğunu bildirdi, yaşanabilecek tehlikelere dikkat çekti.
Avrupa’nın Suriyeli göçmenleri seçerek ve çok az sayıda aldığını, Türkiye’nin Afgan göçmenlerin tamamını neden aldığını sorgulayan Babüroğlu, sınırdan geçenlerin arasında kaç terör örgütü elemanı, kaç kaçakçı geçtiğinin bilinmediğini söyledi ve şunları dile getirdi: “El-Kaide, IŞİD, Taliban üyesi kaç kişi bu göçmenlerin arasında geçiyor bilmiyoruz. İlerde Türkiye aleyhine bir eylem yapmak veya Suriye’ye geçmek isteyenler, PKK terör örgütü veya sınırı geçemeyen tüm örgütlerin elemanları bu yasadışı göçmenleri zırh olarak kullanıyor.
-Sınırı korumak şart –
Buna bende şahit oldum. PKK elemanları, IŞİD sınırlarımızdan böyle geçer. IŞİD Türkiye’de operasyonlarda yakalanıyor, nasıl geçiyorlar? Sınırı korumak şart. Şu anda dünyanın en fazla göçmene sahip ülkesi Türkiye. Bizden sonra Kolombiya, Pakistan ve Uganda geliyor ki bunlarda göçmen sayısı 1.5-1.7 milyon gibi. Hatay Belediye Başkanı haklı, o bölgenin demografik yapısı tamamen değişti. Şimdi Suriyeliler belediye başkanı olsa, muhtarlıkları ele geçirse ve belirli bir nüfusu geçse Birleşmiş Milletler onları azınlık sınıfına alabilir mi, alabilir. Suriyeliler “Referandum yapacağız, sınırda şu ülkeye katılmak istiyoruz, kendi kendimize başka bir yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz” diyebilir mi, diyebilir. Türkiye’nin karşılaşacağı tehlike budur.”
-Girişler baştan engellenmeliydi- 
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamanın, dikkat çektiği noktaların cevabını verdiğini söyleyen Naim Babüroğlu, çarpıcı tespitini şöyle sürdürdü: “ABD, ‘19.000 Afgan erkeği, aileleriyle birlikte 53.000 göçmeni emniyetleri için üçüncü ülkelerde barındıracağız, 12- 14 ay sonra seçerek alacağız ve İran coğrafyasını geçtikten sonra Türkiye de uygun ülkedir’ diyor. Bunu Avusturya Başbakanı da söylemişti. Demek ki bu genç kitle ABD’nin oluşumudur. Peki 12-14 ay kaldı diyelim, Meksikalıları almak istemeyen ABD bunları da almazsa ne olacak? Bu göçmenlerin çoğunun kaydı yok, 12-14 ay içerisinde nasıl takip edilecekler ve süre dolunca nasıl gönderilecekler? Sorun işte bu; 1-2 yıl sonra Afganlar da Suriyeli sığınmacıların konumuna gelecek. Bakanlığın ABD’ye verdiği mesaj doğruysa girişlerin baştan engellenmesi gerekirdi.”
-Göçmen politikası duygusallıkla çözülmez- 
Son haftalarda Afgan göçmenlerin çok yoğun olarak geçtikleri Van sınırında 2004-2006 yılları arasında Hudut Alay Komutanı olarak görev yaptığı için bu konuda son derece deneyimli bir uzman olan Babüroğlu, iki yıl Iğdır’dan Yüksekova’ya kadar 300 km’lik İran sınırı güvenliğinden sorumlu olduğunu bildirdi, sınır güvenliğini sağlayan karakollarda, yani İran sınırından gelen Afgan göçmenlerin geçtiği yerlerde ‘Hudut namustur’ yazdığını, namus kadar önemli olduğunu ifade etti ve şunları dile getirdi: Devletin güvenliği sınırdan başlar. Benim dönemimde de Pakistan, Afganistan, Bangladeş’ten İran sınırını geçmek isteyen göçmenler yaz kış olurdu ama hepsi sınırdan geçemezlerdi. Bir yerden sızma olabilir ama sızma ile geçiş 100 kişi yerine 10 kişi olur. Burada ise Birleşmiş Milletler Türkiye’ye günde 500-1000 Afgan’ın geçtiğini ve Türkiye’de 500.000 Afgan olduğunu söylüyor. Göçmen politikası hamasetle, duygusallıkla çözülemez, esas nokta milli menfaattir. Bir, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası, iki milletin refahı… Önce bunlar gözetilmelidir.
Şu anda gördüğümüz yasadışı Afgan göçmenlerin iki önemli farkı var; birincisi daha önce Suriye’den veya diğer ülkelerden gelen sığınmacılar aileleriyle kaçıyordu, Afganlar da öyleydi. Şimdi ise aileleri yok, çocukları yok. Bu çok dikkat çekici ve ‘yasadışı göçmen konseptine’ aykırı. Savaştan veya baskıdan kaçanlar risk alır ama ailesini ve çocuklarını da genellikle yanına alır, onların oranı yüzde 50’dir. Orada görev yaptım, yaşadım, biliyorum.
-Yasadışı göçmenler içeride kalıyor- 
İkinci fark, yasadışı göçmenlerin yaş ortalaması normalde 16-30 değildir. 6 yaşında çocuk da vardır, 45 yaşında yetişkin de. Şu anda 16-25 gibi hepsi genç, kadın ve çocuk yok. Neden?
Ben “ABD, Meksika sınırını nasıl koruyor” bunu inceledim hiç böyle bir göçmen kafilesi görmedim. Görev yaptığım sırada hasta olan kadın ve çocukları tedavi ettirip görevlilere teslim ederdik, bu insani bir vazifedir ama şunu belirtmek gerekir ki dünyanın hiçbir sınırında böyle bir göçmen kitlesi görülmez.
Tacikistan ve Özbekistan kabul etmiyorlar, sınırları kapattılar. Göçen halk, Batı’ya gitme hayaliyle yaşıyor. Pakistan ve diğer çevre ülkeler çağdaşlık ve ekonomi açısından onları cezbetmiyor. İran her zaman açık kapı politikası uygular, sınırını geçen, Batı’ya geçme hayali taşıyanlara kapıyı açar, Türk sınırına geçmeleri için teşvik eder hatta baskı uygular. Yasadışı göçmeni hiçbir ülke istemez. Türkiye bu kitlesel göçü kabul etti ama Batı’ya kapılar kapatıldığı için bütün yasadışı göçmen içerde kalıyor.” -Mehmet ÖZGÜN-

Exit mobile version