Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Emperyalist Güçlerin Paylaşım Savaşı …

Milletvekili Oruç, Ukrayna’da yaşananların,

Milletvekili Oruç, Ukrayna’da yaşananların, Suriye’de, Afganistan’da, Libya’da yaşanandan hiçbir farkı olmadığına vurgu yaptı

      Hatay Samandağlı HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç, parlamentoda yaptığı konuşmada,  Ukrayna’da yaşananların Suriye’de, Afganistan’da, Libya’da yaşanandan hiçbir farkı olmadığını söyledi ve Uluslararası emperyalist güçlerin paylaşım savaşının bölgede zuhur etme biçimidir şu an Ukrayna’da yaşananların tamamı” dedi.

      Yakın zamanda bir Arap baharı yaşandığını, bu Arap baharında emperyalist güçlerin bir şekilde  onların devrimlerini, halkların somut taleplerini ellerinden çaldıklarını belirten Milletvekili Oruç, şimdi Ukrayna’da yaşananın tastamam bunun benzeri olduğunu ifade etti.

Montrö esnetilmemeli …

      Donbas Bölgesi’nde yaşayan halkların taleplerine dönülüp bakılmasını önceden söylediklerini hatırlatan Milletvekili Oruç, konuşmasında şunlara yer verdi: “Hiçbir ülkenin öteki ülkenin toprak bütünlüğüne müdahale etme hakkı yoktur ama o ülkede yaşayan ve bağımsızlık yanlısı olan ya da kendi kültürel taleplerini yükseltmiş olan kesimler de demokrasi gereği dinlenmelidir. Dolayısıyla şu anda yaşanan süreci çok iyi değerlendirmek ve bu sürece dair, gerçekten, gücümüz yetebiliyorsa çözüm önerileri sunmak zorundayız.

Bugün Ukrayna’da yaşananları, emperyalist güçlerin paylaşım savaşı olarak görmemiz gerekiyor.

      Peki, bizler burada ne yapacağız? Montrö Boğazlar Sözleşmesi çok önem arz ediyor. Bakın 1936’da imzalanmış olan bu sözleşmede İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki kontrol tamamen Türkiye’de olarak kabul edilmiştir ve şüphesiz ki yine oradaki 19’uncu maddeyi hatırlayacak olursak ‘savaş hali’ diye bir ibare geçiyor ama şu an bir savaş hâli var fiilî olarak. Şu anda Rusya Donbas bölgesini ve Ukrayna’yı vuruyor. Oradan havaalanı bile yok, insanlar nasıl getirilecek oradan?  Türkiye yurttaşları için; doğru bir yaklaşımdır.  Şimdi burada 2 şeye dikkat etmek zorundayız: Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nde hiçbir şekilde fiilî olarak da esneme sağlanmamalıdır.

Barış çağrıları devam ettirilmeli…

      Kanal İstanbul projesinin en temel amaçlarından birisi Montrö Sözleşmesi’ni delecek olan bir projeydi; o, salt bir Kanal İstanbul Projesi değildi, bunun bir siyasal anlamı vardı ve Karadeniz havzası Montrö Sözleşmesi’nden dolayı oraya giremeyenler için açılacaktı yani NATO güçlerine açılacaktı. O yüzden de fiilen kesinlikle açılmaması konusunda kararlı durulmak zorundadır. Şimdi, Türkiye kararlı durmalı. AKP iktidarının uygulamış olduğu dış politika bu konuda çok zayıflatmış durumdadır. Bugün, Türkiye’de, özellikle Ortadoğu’daki gelişmelerde başta Suriye meselesi olmak üzere, Türkiye Rusya’ya karşı peş peşe tavizler verdi ve doğrudan bağımlılık ilişkileri gelişti. S-400’ün alınması en önemli bağımlılık ilişkilerinden biriydi -kullanılmayacağı hâlde alınmış olması- bir diğeri, yine, tarım politikalarını bitirmiş olan, tarım üretimini bitirmiş olan AKP iktidarının başta buğday olmak üzere, Rusya’ya tarımsal olarak bağımlı hâle gelmesi bunların bir örneği; zaten enerjide bağımlı bir hâldedir ve bu örnekler uzar gider. Şimdi, Türkiye’nin bu manada, burada sıkışacağı, sadece bu başlıklarda değil, Suriye’deki, Libya’daki siyasi gelişmeler konusunda da Türkiye’nin sıkışacağı apaçık ortadadır ama bütün bu sıkışmışlığa rağmen, Türkiye’nin yine de yapması gereken asla dar manada çıkarlar, asla dar manada bu sıkışmışlığın içinde kalmak değil, tam tersi, çağırılarını, barış çağrılarını devam ettirmeli. Yani “Bundan dolayı yarın sıkıştırılırız da Montrö Sözleşmesi’ni delmek zorunda kaldık.” gibi bir yaklaşımın kabul edilmemesi gerektiğinin özellikle altını çizmek istiyorum.

Ukrayna’daki yurttaşlarımızın can güvenlikleri korunmalı …       

      Türkiye, yaşadığı bu sıkışmışlıkla, bu öngörüsüz dış siyasetle, bu barış merkezli olmayan dış siyasetinin ürünü olarak elini zayıflattığı için şu an mevcut olan iktidar bu süreçte ölü taklidi yapıyor. “Tarafsızız” adı altında aslında ölü taklidi yapıyor. Oysaki Türkiye’nin içinde bulunduğu jeostratejik konumu, onu bu konuda çok daha kararlı bir tutum sergileyecek ve bu süreçte belirleyici bir güç olabilecek bir pozisyona getirebilirdi.

      Bugün, Ukrayna’da yaşayan yurttaşlarımızın haklarının korunmasından, can güvenliklerinin korunmasından kesinlikle bu Hükûmet, iktidar sorumludur. Bakın, coronada yurtdışından insanların getirtilmesiyle ilgili çok büyük sıkıntılar yaşandı. Aslında, şimdi, çok acil bir şekilde Dışişleri Komisyonu yine toplanmalı ve oradaki yurttaşlarımızın da aynı zamanda mağduriyetlerinin giderilmesi için bir planı açığa çıkarmalıdır. Biz bunu, bu deneyimleri coronadan elde etmiştik ve yeterince başarılı bir pratik sergilememiştik, yurt dışından yurttaşlarımızı buraya getirememiştik. Bununla ilgili de acilen bir çalışma planının çıkarılması gerekiyor.”

      Mehmet ÖZGÜN