Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

En Hazırlıksız Kurum Millî Eğitim Bakanlığı

Milletvekili Topal, hükümetin pandemi

Milletvekili Topal, hükümetin pandemi sürecindeki uygulamalarını eleştirdi …

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, pandemi sürecinde hükümetin uygulamalarını eleştirdi. Parlamentoda yaptığı konuşmada, Pandemi devam ettiği için okulların uzaktan eğitime geçtiğini, bu süreçte görüldü ki: ‘Her türlü hazırlığı yaptık, hazırız’ demelerine rağmen en hazırlıksız kurumun Millî Eğitim Bakanlığı olduğunu vurguladı.
Milletvekili Topal, konuşmasında şunlara yer verdi: “Hazırız dediler, okulları bir açtılar, bir kapadılar. Online eğitim dediler, Online sınav dediler şimdi vazgeçerek, Yüz yüze sınav diyorlar. Şimdi, buradan Sayın Bakana sesleniyorum: Sayın Bakan, sizin uzmanlık alanınız eğitim hatta planlama, bu planlamayı da siz mi yaptınız? Bu kış günü özellikle taşımalı eğitimdeki çocuklar kent merkezlerindeki okullara nasıl gelecek? Bunun da planlaması yapıldı mı? Sınav aralarında bu çocuklar ne yiyecek ne içecek bunu nasıl yapacaksınız? Dokuz aydır kapalı olan kantinleri mi açacaksınız? Lütfen öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi riske atmayın.
Halktan, adaletten yanayız …
Türkiye Cumhuriyeti’nin, kaynağını evrensel hukuk normlarından alan bir hukuk devleti olduğunu, ancak AK Parti’nin, Türkiye’yi süratle bir kanun devletine doğru; özellikle, yol almak için süratle çalıştığını bildirdi ve şunları dile getirdi: “Şu ana kadar AK Parti hangi kanunu getirdiyse bir süre sonra o kanunu mutlaka değiştirmek zorunda kalıyor çünkü gerçekten evrensel hukuk normlarına aykırı. Aslında Anayasa’mızın 35’inci maddesine göre aykırı olduğunu bile bile yine getiriyor, yine komisyon orada ‘Katılmıyoruz’ diyecek ve yine de arkadaşlarımız burada onaylayacak, sonra da biz Anayasa Mahkemesine gideceğiz, kendileri de bize şunu söyleyecek: ‘Anayasa Mahkemesinde nöbet tutuyorsunuz, sıraya gidiyorsunuz.’ Evet, biz bunu yapacağız, çünkü biz her zaman haktan, adaletten yana olacağız. Bunu burada da bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Şimdi, Anayasamıza göre yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz. Şimdi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı kararlar doğrultusunda Cumhurbaşkanı bir kimsenin mal varlığına el koyabilir mi bu yasa teklifiyle? Koyabilir. Yine, yürütmenin bir parçası olan İçişleri Bakanı, sivil toplum örgütlerini kapatabilecek mi? Kapatabilecek. Peki, yani bunlar yürütme mi yargı mı? Sayın Cumhurbaşkanı eğer ‘Adalet saraylarına gerek yok’ diyorsa, ‘Ben tek başıma bütün bu kararları verebilirim’ diyorsa, ‘O zaman adalet saraylarına gerek yok, Beştepe sarayı yeter’ diyorsanız, hem masraftan da kaçınmış olursunuz, evet cari açığı da kapatmış olursunuz. Ancak hukuk açığını, adalet açığını maalesef kapatamayacaksınız.
Asla başarılı olamayacaksınız …
İçişleri Bakanı çıkıp Anayasa Mahkemesi üyelerine bisikletli tehdit imalarında bulunursa ne olacak? Bu bir. Ve ‘Ey Anayasa Mahkemesi” derse ne olacak? Hele, hele Sayın Cumhurbaşkanı da “Ey BM” derse biz ne diyeceğiz. Hatırlarsanız kendisi mağdurken AYM’ye gidiyor ancak bugün Sayın Cumhurbaşkanı AYM’nin kararlarına ‘Ey AYM sen kimsin!’ diyebiliyor. Yarın da ‘BM’nin kararlarını da tanımıyorum’ derse hiç şaşırmayız. Hele hele BM ticaret yaptığımız bir prensin ‘Mal varlığını dondur’ derse ne olacak? Yargı organının görevini Cumhurbaşkanına vermek hangi demokratik, hangi yerli, hangi millî aklın ürünüdür? Bunu burada sormak istiyorum.
Evet, Mali Eylem Görev Gücü yani FATF’ın 12 no.lu tavsiyelerine uyulmadığı için şu anda alelacele bu kanun çıkarılmaya çalışılıyor ancak inanın bununla birlikte ülkemizin itibarını daha da fazla yok etmeye çalışıyorsunuz, farkında değilsiniz. Sayın İçişleri Bakanı daha bu yasa teklifi çıkmadan, onaylanmadan, şu anda dahi dernekleri denetlemeye çıktı. Sizin fikrinizde sadece şu var: Yani örgütlü toplumu istemiyorsunuz. Göstermelik dernekler, yandaş sendikalar, biatçı iş adamları ve düğme ilikleyen hâkimler; arkadaşlar, bunlar olmayacak; demokrasiye inanan, adalete inanan, bu ülkeyi seven, bu milleti seven aydınlar, hâkimler, sendikalar, dernekler buna asla izin vermeyecek. Siz ne yaparsanız yapın yani baroları, HSK’yi, meslek birliklerini zapturapt altına almaya çalışsanız da -şu anki dernekleri de- asla ve asla başarılı olamayacaksınız. Gelin, milletimizin günahına girmeden bu işten vazgeçin ve ret oyu verelim.” Mehmet ÖZGÜN