Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

En Kötü Şey…

Adına ister Türk tipi başkanlık sistemi densin, ister tek adam yönetimi densin, istenirse yeni bir Cumhuriyet rejiminin oluşturulmasına yol açacak özel bir sistem denilsin.

Adı ne olursa olsun ,bu yeni sistem resmen yürürlüğe girdi.

İnsanlarımız ekonomik sıkıntılar ile boğuşurken, geçimini sağlayabilmek için neler yapılabileceğinin hesapları içinde iken, şirketler bu durum karşısında iflastan kurtulabilmek için yol ve yöntemler aramakta iken, bu yeni sistem hükümet etme modelinin, büyük bir gösteriş içerisinde yürürlüğe konulmak suretiyle, 95 yıllık Atatürk Cumhuriyeti döneminin sona erdiği ve yeni bir dönemin başladığı yolundaki haberler medyada yazılmaya, çizilmeye, duyurulmaya başlandı.

Bilinmelidir ki; devlette devamlılık vardır.

Ne olursa olsun, hangi sistem yürürlüğe konulursa konulsun, asıl olan devletin devamlılığının sağlanmasıdır.

Bu doğrultuda da herkesin kendine düşen görevi bilmesi ve ona göre hareket etmesi gerekir.

İşte yeni bir dönemin başladığının duyurulduğu bu süreç içerisinde, hemen herkes endişeli bir durumda ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, bu ekonomik dar boğazdan nasıl kurtulabileceğiz duyguları ile bir arayış içinde.

Şimdi bir hususu net bir şekilde belirtmekte yarar görüyoruz.

Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmasına neden yoktur.

Bu ülke insanları o kadar güçlü, dirençli ve azimlidirler ki, her türlü zorluğun ve sıkıntının üstesinden gelebilme yeteneği onlarda vardır.

Devletteki devamlılığın esas olması.

İnsanlarımızdaki her türlü sıkıntıyı, güçlüğü, mutsuzluğu ve umutsuzluğu aşabilecek güce sahip olunması.

Asırlardır devam eden birlik ve beraberlik içinde, her türlü zorluğun üstesinden gelebilme yeteneğinin halen devam etmekte olması nedenleri ile kimsenin umutsuzluğa kapılmasına, paniklemesine, yarınımız ne olacak diye kara kara düşünmesine neden yoktur.

Elbette ki sıkıntılar aşılacaktır.

Elbette ki dar boğazdan geçilecek, aydınlık günlere kavuşulacaktır.

Elbette ki üzerimizdeki kara bulutlar gidecek, yerini güneşli günler alacaktır.

Elbette ki mutsuzluk mutluluğa, umutsuzluk ise umuda dönüşecektir.

Yeter ki kimse paniklemesin, çaresizlik içerisinde olmasın, dayanma gücünü, mücadele gücünü, devlete olan güvenini ve bağlılıklarını kaybetmesin.

Bunlar yapıldığı takdirde, bilinmelidir ki her türlü engeller aşılacak, her türlü sıkıntı atlatılacak, her türlü kriz en az zararla geçirilmek suretiyle mutlu ve huzurlu günlere erişilecektir.

Bir kez daha tekrarlıyor ve hatırlatmak istiyoruz:

Yeter ki ülkenin birlik ve bütünlüğünün korunması yolunda herkes kendine düşeni yapsın.

Yeter ki ,kişisel beklentiler, hırs ve ihtiraslar ötelensin.

Yeter ki ,kin ve nefret duyguları ön plana çıkartılmasın.

Yeter ki, kişisel hesapların ve gelecek beklentilerinin ön plana çıkartılmasına izin verilmesin, aksine bunların ötelenmesi, hatta ve hatta sonlandırılması için gereken yapılsın.

Yeter ki, sadece ve sadece ülke menfaati, ülke yararı, ülke geleceği, çocuklarımızın, torunlarımızın huzur ve mutluluk dolu bir ülkede yaşayabilmeleri için gerekenler yapılsın.

Eğer bu bilinçle hareket edildiği ve yaşama geçirildiği takdirde, bilinmelidir ki her şey iyi ve güzel olacaktır.

En kötü şey, mutsuzluk ve umutsuzluktur. Bunu da unutmamak gerekir….

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER