En turistik iller arasında değiliz…

En medyatik iller arasında da… 2018 senesinin ilk 9 aylık dönemini kapsayan bir araştırmada, Türkiye’nin en medyatik şehirleri sıralaması yapıldı. Adından söz ettiren projeler, nüfus yoğunluğu, yaşam şartları, turizm yatırımları gibi konularla yazılı basın ve internet medyasında yer alan şehirlerin popülerlik yönünden ele alındığı listede ‘neden yokuz’, soralım mı? Hatay’ı, Gaziantep sokaklarında, ‘elde fotoğraf’ ile […]

En medyatik iller arasında da…

2018 senesinin ilk 9 aylık dönemini kapsayan bir araştırmada, Türkiye’nin en medyatik şehirleri sıralaması yapıldı. Adından söz ettiren projeler, nüfus yoğunluğu, yaşam şartları, turizm yatırımları gibi konularla yazılı basın ve internet medyasında yer alan şehirlerin popülerlik yönünden ele alındığı listede ‘neden yokuz’, soralım mı?

Hatay’ı, Gaziantep sokaklarında, ‘elde fotoğraf’ ile ‘burası neresi’ diyerek sordurtmak ve karşılığında alınan ‘Venedik’ cevabı ile gülümsemek güzel! Ancak gerçekler ne Antakya adına böyle, ne de Hatay adına. Çünkü yönetilen kentin dışarıya anlatımı konusunda çok uzun zamandır sorunlar var ve bu sorunlar, planlanmış organizasyonlarla bazı ulusal medya organları ile yazarlarını kente özel olarak getirtmekle olmuyor! Bunun en net çıktılarından biri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Nisan-Eylül 2018 dönemini kapsayan müze ve ören yerleri ziyaretçi istatistikleri… Peki, hangi lokasyonlar var o verilerde, bakalım mı? Eldeki ile başlayalım…
-HATAY’DAN NE VAR?-
Bakanlık paylaşımına göre; Altı aylık dönemde en çok ziyaret edilen müze, 1 milyon 789 bin 53 ziyaretçi sayısıyla Konya Mevlana Müzesi olarak belirlenmiş. Verilere göre, İstanbul’daki Topkapı Sarayı Müzesi en çok ziyaretçiyi ağırlayan ikinci müze olarak kayıtlara geçmiş. Topkapı’ya ise 1 milyon 705 bin 81 ziyaretçi gelmiş.
Ayasofya Müzesi’ni ziyaret edenlerin sayısı ise 1 milyon 649 bin 955 olmuş ve üçüncü sırada yer almış. Dünyanın sayılı doğal alanlarından biri olan, travertenleriyle ünlü Pamukkale Ören Yeri de en çok ziyaret edilen dördüncü alan olarak Bakanlığın listesine girmiş. Pamukkale, 6 aylık dönemde toplam 1 milyon 544 bin 48 kişiyi ağırlamış. Öte yandan en çok ziyaret edilen alanlar arasında beşinci sıraya yerleşen İzmir’deki Efes Ören Yeri mi? 1 milyon 20 bin 999 kişiyi ağırlamış.
Efes Ören Yeri’ni sırasıyla; Nevşehir Göreme Ören Yeri (649 bin 549 ziyaretçi), Nevşehir Hacıbektaş Müzesi (349 bin 149 ziyaretçi), Aksaray Ihlara Vadisi Ören Yeri (346 bin 995), Nevşehir Kaymaklı Yeraltı Şehri (323 bin 6) ve Antalya’daki Aziz (St.) Nikolaos Anıt Müzesi (289 bin 676 ziyaretçi) izlemiş.
Peki, bu kenti yönetenlere soralım mı, ‘Bakanlığın istatistiklerinde Hatay hala neden yok’, diye? Dünya’da inanç turizmi başlığında bu kadar önemli tarihi alanlara sahip bir coğrafyanın nasıl olup da eldeki listeyi ve o listeye giren şehirleri ‘rekabet’ noktasında zorlayamadığını da!
-VE DİZİ KALKTI!-
Eldeki rakamsal verilerin uzağına çok düşmeden, başka bir başlıkta ilerleyelim mi? Hatay turizmini yönetmede nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği konusunda sık sık birbirine bakanların kentinde, ‘kentin tanıtımı’ adına kullanılması beklenirken, yayından kalkması için çaba gösterilen Nefes Nefese adlı dizide biraz duralım!
Başrollerinde deneyimli oyuncu Uğur Yücel, Şükrü Özyıldız, Melisa Şenolsun, Gülçin Santırcıoğlu, Şebnem Hassanisoughi, Zeyno Eracar, Macit Sonkan, Ezgi Şenler, Caner Şahin ve Nik Xhelilaj gibi isimlerin olduğu dizi, alamadığı raitingin kurbanı oldu gibi! Ancak dizinin ‘PERDE’ deme anına gelinceye kadar, Hatay’da, yerel idarecilerden işadamlarına birçok isim, ‘dizinin kötü bir vitrin yarattığı’ konusunda oldukça sert söylemlerde bulundu, ‘yayından kaldırılmalı’ noktasında birleşti.
Buna dair düşüncelerini bizlerle paylaşan bir turizmci, konuyu başka bir açıdan alırken, kaçırılan fırsata işaret etti…
“O kadar sığ düşünüyor ve o sığlıkta da öylesine kolay boğuluyoruz ki, farkında bile değiliz! Uğur Yücel gibi bir ismi, Selamsız Bandosu ve Muhsin Bey’den tanıyıp hayran olan o kadar çok kişi var ki… Böylesi önemli isimleri, bu kentin markasında kullanma üzerine kafa yoracakken, onları bu kentten uzaklaştırmak istedik ve başardık da! Mutlu olmalıyız! Mutlu muyuz peki? Neymiş, ‘dizi, kentimizi kötü anlatıyor’muş! Sahi, nasıl bir kentte yaşadığımızı sanıyor, bunu söyleyenler? Güllük gülistanlık bir kentte mi? Sorunsuz, her duvarı pembe boyalı bir şehirde mi? İnsanların sorunlarını sıfırladığı ve hayata dair beklentilerini sonuna kadar pratiğe geçirdiği bir coğrafyada mı? Sahi, nasıl bir dünyada yaşıyorlar, bunu söyleyenler?
Eleştirileri neydi? Hatta bir tanesini google uzerinden buldum, size aktara-yım… ‘Hatay, insanların silahla dolaştığı, teröristle-rin cirit attığı, sokaklarında sarıklı ve çarşaflı insanların dolaştığı bir kent değildir…’ Bu eleştirinin sahibine sormak lazım, ‘Etrafına bakınca nasıl bir şehir görüyor’ diye! Ben ne mi görüyorum? Gördüğüm şey şu ki… 500 bin sığınmacı ile iç içe yaşıyoruz ve onları hala topluma bile adapte edememiş durumdayız! Hatta onlar ‘yokmuş’ gibi davranıyoruz, böylelikle de sorunlarımız ‘yokmuş’ gibi garip bir oyunun içinde debelenip duruyoruz! Sahi onlara bakınca ne görüyorsunuz? Ben hayatımda bu kadar peçeli, çarşaflı kadını bir arada görmedim daha önce! Antakya, küçük bir Tahran gibi son dönemde! Hatta belli bölgeler başka bir şehir gibi!
Demem o ki… Keşke, bir dizinin yarattığı tahribat için bu kadar cesurca konuşanlar, bu kentin tarihi evlerinin göçüp giden kentsel kimliği için de konuşsa, konuşabilse. Saint Simon için konuşsa, konuşabilse. Defne’de çıkarılan ama gösterilmeyen mozaikler için de konuşsa, konuşabilse. Bu kentin birbiri ile kavga eden kent idarecileri için de konuşsa, konuşabilse. Betonlaşan eski bir Roma kentinin getirildiği son hal için de konuşsa, konuşabilse. Aylarca, yıllarca, nehrin çamurlu tabanında terk edilen eski Roma mimarisi parçalar içinde konuşsa, konuşabilse. Medeniyetler kenti sloganı ile sermayesinden yenilen Antakya’nın ‘modern şehircilik’ adına betona nasıl olup da teslim edildiğini konuşsa, konuşabilse.”
-SON LİSTE!-
Antakya’yı çekim platformu olarak kullanan ve bilinen birçok ünlü isme ev sahipliği yapan bir dizinin ‘perde’ demesinin ardından, gelelim, içinde Hatay’ın olmadığı bir diğer listeye! Türkiye’nin en medyatik şehirleri listesine!
Türkiye’nin en medyatik şehirlerini araştıran Medya Takip Merkezi’nin (MTM) ulaştığı sonuçlara göre, Türkiye nüfusunun yüzde 18,6’sının yaşadığı megakent İstanbul en medyatik şehir olurken, turizmin kalbinin attığı illerin başında gelen Antalya, medyada en çok yer alan bir diğer şehir olmuş. İşte o araştırmanın detayları…
“Tarihi 3 bin yıl öncesine uzanan, üç tarafını Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç’in sardığı, Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı’ya başkentlik etmiş, Türkiye’nin incisi ve en kalabalık şehri; İstanbul medyada yer alan haberlerde en çok ismi geçen şehir oldu. 15 milyon 29 bin 231 resmi nüfusuyla dünyanın en kalabalık metropolleri arasında bulunan İstanbul, 1 Ocak – 30 Eylül arasında, 1 milyon 258 bin 530 haberde yer aldı.
Turizmde bu yıl rekor üstüne rekor kıran ve Eylül ayı sonu itibariyle 11 milyon 117 bin 460’ın üzerinde turisti ağırlayan Antalya ise, MTM’nin verilerine göre, 2018 yılının ilk 9 ayında medyada 1 milyon 50 bin 825 haberin konusu oldu.
Çok eski tarihlerden günümüze kadar gelen birikimlerin sonucunda zengin bir kültüre sahip olan Adana, 25.’si düzenlenen Uluslararası Adana Film Festivali ile bu yıl da adından dünya çapında söz ettirdi. Her yıl Türk sinemacıların yanı sıra Avrupa’dan da yaklaşık 700 konuğu ağırlayan ve yaklaşık 70 bin izleyiciye ulaşan festival medyada sıklıkla yer aldı. Film festivali dışında birçok önemli organizasyona ev sahipliği yapan Adana hakkında medyada 1 milyon 36 bin 769 haber yapıldı. Bursa, İzmir, Mersin, Ankara, Gaziantep, Muğla ve Konya, sırasıyla diğer en medyatik şehirler oldular.”
-SON SÖZ!-
Evet, son söz bizim olsun… Dürüstçe söylemek gerekirse, Asi Nehri’nin havadan çekilmiş fotoğrafını başka kentlerin sokaklarında gösterip ‘Venedik’ cevabını almak, bize çok fazla bir şey kazandırmamış olmalı!
Ne dersiniz! O zaman, bir televizyon kanalında gösterilen bir dizi için bir araya gelen kalabalığımıza, bugüne kadar gündeme taşınan diğer sorunlar başlığında ‘neredeydiniz’ diye soralım mı? Peki, cevap verirler mi? -Tamer Yazar-

Exit mobile version