Engeller Hep Var!

Peki Ya Çözümler? Türkiye’de belediyeler, 572 sayılı kanun hükmünde kararname gereğince, engelli bireylere uygun düzenlemeleri “standartlara uygun” olarak yapmak zorunda. Zira İmar Mevzuatı’na göre; kaldırımlar, yaya yolları, konutlar ve umumi binalar, engellilerin ulaşabilirliğine uygun olarak yapılmak durumunda. Ancak, Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Canbulat’a göre, dünden bugüne şikayetler çok da değişmedi. Bir sabah […]

Peki Ya Çözümler?

Türkiye’de belediyeler, 572 sayılı kanun hükmünde kararname gereğince, engelli bireylere uygun düzenlemeleri “standartlara uygun” olarak yapmak zorunda. Zira İmar Mevzuatı’na göre; kaldırımlar, yaya yolları, konutlar ve umumi binalar, engellilerin ulaşabilirliğine uygun olarak yapılmak durumunda. Ancak, Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Canbulat’a göre, dünden bugüne şikayetler çok da değişmedi.

Bir sabah uyandığında, ellerinin olmadığını düşün… Birinin yardımı olmadan yemek yiyemediğini… Kitabın sayfalarını değiştiremediğini… İçinden yazmak geldiğini, ama ellerin olmadığı için kalemi tutamayacağını…
Bir bakıyorsun ki, bacağın protez veya hiç yok! Yatağının tam yanında tekerlekli bir sandalye duruyor, senin için. Arkadaşların telefon açıyor, nasıl gideceğini düşünüyorsun kara kara. Tuvalete dâhi gidemiyorsun kendi başına. Pencerenin önüne gidip, dışarıya bakamıyorsun. Dışarıda bir dünya akıyor ve sen, olduğun yerde, o dünyanın yalnızca akışını düşünebiliyorsun, ama içine dahil olamıyorsun.
Annen mutfaktan seslendiğinde, duymadığını, hiçbir zaman duyamayacağını düşün. Dünyada var olan bütün sesleri, kuş seslerini, çok sevdiğin yağmur sesini, uğultuyla esen rüzgar sesini, hatta aşık olduğun sevgilinin, sevdiğinin sesini bir daha duyamayacağını, en sevdiğin sanatçıları dinleyemeyeceğini düşün…
Bir sabah uyandığında, dünyan, karanlığa gömülmüş olsun! Görmenin bile sana huzur verdiği her şey bir anda yok olsun. Bulutları göremiyorsun, gökyüzünün maviliğini, ağaçların bir sağa bir sola hareket edişini, güneşin doğuşuyla birlikte aydınlanmaya başlayan dünyayı, güneşin batışındaki o muhteşem manzarayı… Hiçbirini göremiyorsun.
Haklısınız! Ne kadar korkutucu geliyor değil mi; görememek, duyamamak, yürüyememek? Üzülme, sadece anla!

Anlatılan bu kısa hikâye, kalbinize ne kadar dokundu bilmiyorum ama… Bugün, o ‘anla’ kısmında duralım mı biraz? Kendilerini anlatma çabasındakiler için biraz ‘susalım’, biraz ‘dinleyelim’ ve az biraz ‘çözüm’ üretelim. Engelsiz bireyler için ‘basit’ gibi görünen detayların, engelli bireyler için ne denli önemli olduğunun altını bir kez daha çizelim. Mesela, Antakya Ulu Cami içindeki tuvalet ve lavaboların engelli bireyler için de ‘kullanılabilir’ hale getirilmesi yönündeki taleplerin, son Cami Restorasyon sürecinde İl Müftülüğü’ne iletilmesine rağmen, ‘buna dair bütçe yok’ denilerek reddedilmesini… Ya da ‘sorun listesinin’ hiç değişmeyen başlıkları olan rampaların bir türlü standarda uydurulamamasını…

Evet… Bugünkü sorularımız, Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Canbulat için gelsin. Biz soralım, o anlatsın.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü yaklaşıyor. Her sene bugün, ‘mutlu-mesut’ resimler çizilir, resmi-kurumsal sözler verilir, beklentiler omuzlanır ve hassasiyetler paylaşılır. Peki, gerçekten de bu kadar sorunsuz ve kutlanası bir gün mü, 3 Aralık?

Şunun altını bir kere özenle çizmek gerekiyor ki… Bizler, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde en fazla hatırlanan ve hakkında en fazla konuşulan bireyleriz belki ama, o tek bir günün dışında, 365 gün bu hayatın içinde olanlarız ve mücadele verenleriz. O nedenle, o bir tek günün içinde her şeyin tozpembe gösterilmesine hiç gerek yok. Çünkü her şey tozpembe değil!

Yeniden düzenlenen, yolları ve kaldırımları ise yenilenen Antakya Atatürk Caddesi’ne yakın bir noktada oturuyorsun ve ulaşım için tekerlekli sandalye kullanan birisin. Peki, son çalışma, ulaşımdaki sorunları bitirdi mi, yoksa kaldığı yerden devam mı?

Keşke sorunlar bitmiş olsa, ama… Sorun yaşamaya devam ediyoruz ne yazık ki. Mesela ben, tekerlekli sandalye kullanan biri olarak, şu an mevcut kaldırımların rampalarını kullanamıyorum. Çünkü rampalar çok dik ve bizlerin inişine ya da çıkışına uygun değil. Düşme riskiniz var ve bu da bizim en son isteyeceğimiz bir şey. O yüzden, kaldırımları kullanamadığımız için, yoldan, trafiğin aktığı yerden ilerlemek durumundayız. Bu sadece kaldırım için de değil. Mesela karşıdan karşıya geçerken, orta refüj noktasında bir ara yer var. Buradaki çıkış ve iniş kısımlarının da sıfırlanmış olması gerekiyor. Aksi halde yine düşme riskiniz var. Şöyle ki… Benim tekerlekli arabamın tekerlekleri büyük. O yüzden orada sorun yaşamıyorum ama… Tekerleği küçük arabalarımız da var. Ufak bir eğim bile o tekerlekli sandalyeyi kullananın dengesini bozabilir. Bunlar çok küçük detaylar gibi görünebilir belki! Ama değil! Bizlerin hayatları içinde önemli detaylar ve önemli engeller.

Oldukça uzun bir zamandır, Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği’nin başkanısın. En büyük beklentinizin, yerel idareler nezdinde, ‘ulaşılabilir bir kent’ olduğunu söylemek sanırım yanlış olmayacak. Peki, bu kente dair mimari çözümlemeler noktasında, çözümün ne kadar içindesiniz?

Aslında bu konuda çok net bir örneğimiz var. Biliyorsunuz, bizlerin bir koordine merkezi var. Bu merkez kurulurken, dönemin Valisi Sayın Celalettin Lekesiz, bizleri çağırdı. “Gelin arkadaşlar… Lavabonun genişliği nasıl olsun… Kapının girişi nasıl olsun… Rampanın eğimi nasıl olsun…” şeklinde, fikirlerimizi alarak yaptı orayı. Ortaya da gayet sorunsuz bir yer çıktı. İfade etmeye çalıştığım şey şu ki… Olması gereken şey, bu örnek dahilinde ortaya çıkan koordinasyon… O anlamda, hangi belediye olduğu hiç önemli değil. Bir şeyler yapılıyorsa, istediğimiz tek şey, engelli bireylerin de bu şehirde olduğu unutulmasın.
Biraz önce verdiğim örnek, bizlerin koordinasyon merkezine dairdi. Ama emin olun, Valilikteki rampanın eğimi yapılırken dahi, “bir engelli çıkabilir mi” noktasında durdu, Sayın Lekesiz. Hatta birebir denedik, tatbik ettik, “uygun mu, değil mi” diye. Ben, bir kez daha kendisine, ortaya koyduğu bu hassasiyet için çok teşekkür ediyorum. Keşke bu örnek diğer tüm kurumlara da emsal olsa, ama… Olmadı, olmuyor.

Her sene, birçok engelliyi, onları hayata bağlayan tekerlekli sandalye ile buluşturuyorsunuz. Bu seneki hedefte toplamda kaç tekerlekli sandalye var?

Bu sene sonu itibariyle, toplamda 9 tekerlekli sandalyemiz, ihtiyaç sahibi arkadaşlarımıza verilmiş olacak. Normal şartlarda bu sayı 7’ydi. Böylelikle hedefimizi +2 olarak güncellemiş olduk.

Mavi kapaklar, bu umudun bir parçası olmaya devam ediyor mu?

Tabi… Onlarsız olmaz. Bizler hala, toplanan plastik kapakların karşılığında elde ettiğimiz birikimle o sandalyeleri temin ediyoruz. O yüzden de kent insanımızdan ricamız, plastik kapakları atmasınlar ve rengi ne olursa olsun, biriktirsinler ve bizlere ulaştırsınlar, umuda ortak olsunlar. Bilmeyenler için bir kez daha tekrar edersek eğer… 400 kilo plastik kapak, bir tekerlekli sandalye demek. Düşünün ki, o kapaklar, gram gram birikiyor. Birikip de 400 kilo ağırlığa ulaşınca da, dört duvar arasında sıkışıp kalmış engelli hayatları dışarıya taşıyor, hayatla buluşturuyor. Bu gülümseten hikâyeye ortak olmak isteyen herkese, kapımız sonuna kadar açık.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle bir etkinlik geceniz olacak, 8 Aralık Pazar saat 19.00’da, İl Kültür Merkezi’nde. O gece, neler olacak?

Hatay Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği olarak, bu seneyi, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü işbirliğinde kutlamaya hazırlanıyoruz. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla gerçekleşecek olan gecemiz, 8 Aralık Pazar saat 19.00’da, İl Kültür Merkezi’nde yapılacak.
Neler var, neler olacak, diye soranlar için söyleyelim… Umut Damlaları Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitim gören çocuklarımız, gençlerimiz olacak ve hazırladıkları gösterileri sunacaklar. Ayrıca Sa-Sa Dans Grubu ve Antekeli Mesut, gecemize renk ve enerji katacak. Diyet Danışmanı Meryem Kırk tarafından, beslenme üzerine bir bilgilendirme yapılacak. Gecemizde ayrıca, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Koordinasyon Merkezi Türk sanat Müziği Engelli Korosu da birbirinden güzel parçaları icra edecek.

Son olarak… Güzel şeyler konuşuyoruz ama… Bir de ‘olması’ gereken bir şeyler var ve bizler hep aynı konu başlığında duruyoruz! Engelli Tuvaletleri… Bunun adresi de Ulu Cami! Bu konuda yaşanan sıkıntı dünden bugüne devam ediyor, doğru mu?

Neden Ulu Cami? Çünkü çok merkezi bir noktada ve ulaşımı bizler için çok kolay. Ancak, tuvaletleri konusunda ne yazık ki o ‘ulaşılabilirlik’ konusu geçerli değil. Biliyorsunuz, geçmişte burada bir restorasyon çalışması yapılmış ve bizler o dönemde, “madem bir çalışma yapılıyor. O zaman buradaki tuvaletler de engelli vatandaşların kullanımına açık yapılsın” dedik. Ama bu ısrarımız karşılık görmedi. Müftülük tarafından bizlere, buna dair bir bütçe olmadığı dile getirildi. Vazgeçtik mi? Vazgeçmedik. Bu taleplerimizi gündemde tutmaya devam ediyoruz. Diliyoruz ve istiyoruz ki, bu konuyu çözüme ulaştırabilelim.

Teşekkürler…

-Tamer Yazar-

Exit mobile version