AKP-MHP Türkiye’sinde herkesin çok fazla eleştirdiği birçok şey var… Kimi azalan demokrasi, kimi elde avuçta kalmayan özgürlük, kimi din elbisesinin yaka paça giydirildiği politika, kimi adaleti es geçen hukuk sistemi, kimi baskılanan kimlikler, kimi 15 Temmuz’a rağmen artan cemaatler etkisinde duruyor ! Bir gazeteci dostumun tespiti ise yaklaşan 14 Mayıs seçim sandıkları öncesinde, bugün tam da yaşadığımız bir noktada… Dediği mi ? - İnsanlar, “güvenlik mi özgürlük mü” sorusuyla karşı karşıya kaldığında, dünyanın hemen her yerinde güvenliği seçiyor… O yüzden de özgürlüğü savunan muhaliflerin karşısında pozisyon alan otokratlar, güvenlik endişelerini büyütüyor… Buradan dersle diyeceğim şu ki; …seçime üç hafta kala, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gittiği yerlerde kışkırtılan gerginlik ve güvenlik endişeleri, çok da hayra alamet değil ! - Ben mi ? Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu biri olarak, odağım, dış politika ! İstikrarı bu başlıkta bir türlü yakalayamayan Ankara’nın çizdiği zikzaklı yolun bizi tam olarak nereye götüreceği konusundaki karanlık, benim gibi birçok insanı korkutuyor… Suriye… Mısır… İsrail… Suudi Arabistan… Birleşik Arap Emirlikleri… Her bir başlıkta, Ankara’nın sert ve öfkeli duruşuna (!) şahitlik ettik hepimiz, hatta yaktık tüm gemileri ! Şimdilerde ise her biriyle ayrı ayrı yaşanan balayının (!) anlamını çözmeye çalışıyoruz ! O zaman sormaya başlayalım… 2011’de başlayan Suriye iç savaşıyla beraber rejim muhaliflerinin (!) yanında yer alan, bir haftada Beşar Esad’ın düşmesini beklerken aradan geçen 10 senede neredeyse hiçbir kazanım elde edemeyen, ama buna karşılık milyonlarca Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapmak zorunda kalan, bugün ise devirmeye çalıştığı Şam ile masaya oturmak zorunda bırakılan Ankara, zararın NERESİNDEN dönecek sahi? Peki, bunu yapmaya çalışırken; sınırın hemen yanı başında, patlamaya hazır, terör örgütü Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) yönetimindeki İdlib kördüğümünü çözemeyen, şu ana kadar silah dahil her türlü lojistik desteği verdiği binlerce muhalifi (!) bu sürece nasıl katacağını bilemeyen Ankara’nın bu noktadan geriye nasıl döneceğini bilen var mı ? Darbeci generallerin ele geçirdiği Kahire’de durum farklı mı ? Ankara’nın daha düne kadar KATİL SİSİ diye hitap ettiği, Müslüman Kardeşler destekli hükümeti askeri bir darbe ile indiren General Abdel Fattah El-Sisi’nin hangi ara SAYIN SİSİ haline geldiğini çok anlayamadık mesela ! Demokrasiye müdahaleyi protesto edenlerin simgesi haline gelen RABİA işaretini sahiplenen Ankara’yı da bu konudaki öfkesini' “Beni, Sisi ile barıştırmak isteyenler var, ama ben bunu asla kabul etmiyorum. Halkının %52 oyunu almış olan bir Mursi’yi ve arkadaşlarını cezaevine mahkum eden bir anti demokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masada oturmam” şeklinde dile getiren Erdoğan’ı da hiç anlayamadık mesela ! SİZ ÖLDÜRMEYİ İYİ BİLİRSİNİZ denilen İsrail’le de benzer bir dönem başladı ! Masaya vurulan yumruk da ONE MINUTE çıkışı da rafa kalktı ! Filistin meselesi mi ? Aynı tas aynı hamam ! Anlayacağınız, bir Filistin için koca İsrail’in çöpe atılamayacağını anlatan reel politik dinamikler, Ankara’nın geleneksel U DÖNÜŞLÜ trafiğine bu başlığı da ekledi ! Sahi, Türkiye’nin İstanbul’unda, kendi konsolosluk binası içinde, rejim muhalifi gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı hunharca öldüren, hatta bunun için hakkında 26 sanıklı bir dava dosyası da hazırlanan Riyad, nasıl oldu da bu dava dosyasını Ankara’dan teslim alabildi ? Kaşıkçı cinayetinde, “Suudi Arabistan bizden BELGELERİ almak istedi! Belgeleri dinletiriz, ama VERMEYİZ ! Bir de bunları yok mu edeceksiniz…” diyecek kadar kendinden emin bir Erdoğan, ne oldu da bugün gündemden düşen cinayetin soruşturmasını Suudi rejimine devredebildi ? Bir dönemin, önünde tüm devlet kapılarının aralandığı, ceketlerin iliklendiği Hoca Efendisi ve el üstünde tutulan cemaati tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz kanlı darbe girişimine açık açık destek vermekle itham edilen Birleşik Arap Emirlikleri mi ? Hikayemiz onlarla da aynı ! Ben gibi dış politika okuyan ya da bu konuyla ilgili olanların dahi anlamakta zorlandığı bir yol (!) haritası (!) var, eldeki Ankara’nın ! Haklısınız, ben de bulamadım ! İzlenen yolda bir omurga bulamadım ! …ki konu ne ŞARTLAR ne de ÇIKARLAR, ama ÖNGÖRÜSÜZLÜK !