Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Eski kentin sokaklarındayız!

Uzun Çarşı Ne Zaman?

Uzun Çarşı Ne Zaman?

Bir tarafta Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin, 15 mahallede, toplam 5,5 km uzunluğundaki alanda başlattığı ‘Sokak Restorasyonu’ hamlesi, diğer tarafta, Antakya Belediyesi’nin 5 Milyon TL bütçeli Kurtuluş Caddesi Projesi… Peki, sözü uzun süre önce verilen Uzun Çarşı’ya sıra ‘ne zaman’ gelir? Peki, o sıra içerisinde bekleyen sorunlara “cevapları ne zaman” verilir?

“Eski kentin dar sokaklarının ‘dün’ hikayesi için Antakya’ya gelenlerin kalabalığı, dönüş yolculuğu öncesi bir yerde illa ki mola veriyor, ki o da Uzun Çarşı” diyen bir tur rehberi, kente getirdikleri yerli turistin, alışveriş başlığında bu adresten asla vazgeçemediğini ısrarla vurguluyor. Ama bunu vurgularken de bir şeyin altını özenle çiziyor…
“Buraya gelenlerin ısrarla sorduğu yerlerden biri, Uzun Çarşı. Gösterilen ilgi de yerinde bir ilgi. Çünkü her şehirde, buradaki gibi geleneksel bir yapı bulamıyorsunuz. Alışveriş durağı gibi bir şey, Uzun Çarşı. Ama biraz bakımsız… Gelenler, çok beğeniyor. Ama bahse konu bakımsızlık hep sohbet konusu oluyor. Mesela çatılar, çok kötü durumda. Bir de her şey çok karışık. Yani, İstanbul Kapalı Çarşı’nın o kendine özel düzeni yok burada. Tamam, bu biraz abartılı ve uç bir örnek oldu, ama… Her şey iç içe! Peynirciler, ayakkabıcılar, künefeciler, hatta kuyumcular… Bir tek baharat kısmı için bir araya gelmiş bir takım dükkânlar var! Aslında inanılmaz bir yer, kent turizmi için. Ama iyi bir projeye ihtiyaç var. Bu kadar keyifli bir şehir noktasının ciddi ciddi toparlanmaya ihtiyacı var. Mesela çarşı girişlerine de özel kapılar yapılabilir. Çünkü asıl bakımsızlık o kısımlardan başlıyor. Bence davet kısmına da ‘kapılarla’ başlayın!”
-KAYMAKAMLIK!-
Bahse konu geleneksel çarşı için, bir dönem, Antakya Belediyesi (dönemin belediye başkanı Lütfü Savaş) ve son dönemde de Ak Parti Hatay Vekili Hüseyin Yayman tarafından gündeme taşınan proje başlıkları, devamındaki cümleleri bekliyor. Ancak eldeki bakımsızlığa rağmen, Antakya Kaymakamlığı’nın kurumsal bilgilendirme kapsamında resimlediği Uzun Çarşı hikâyesi, bilmeyenlere adeta ‘davet’ şeklinde…

Hoşgörü kentimizin simgesi olarak gösterilen, “cami, kilise, havra” üçgeni arasında kalan önemli bir merkezdir. Uzun Çarşı’nın geçmişi kent kadar eski olup, geleneksel el işçiliğinden yemeklerine, giyimden teneke işçiliğine kadar her türlü mesleğin icrasını burada görebilirsiniz.
Uzun Çarşı, Atatürk Heykeli’nin bulunduğu Belediye Meydanı’na kadar devam ederken, bağlandığı birçok sokakla da bir bütünlük oluşturur. Her ara sokak ve cadde farklı bir meslek grubuna ayrılmış, belirli iş kolları, farklı inanç ve kökenden gelen Antakyalılar tarafından sürdürülmektedir. Osmanlı dönemi lonca örgütlenmesini hatırlatan bu iş bölümüyle; kunduracılar çarşısından çıkıp el işi çarşısına girebilir. Oradan tüccarlar çarşısına ve dokumacılar çarşısına geçebilirsiniz.
Çarşı alışverişinizde; Nar Ekşisi, biber salçası, domates salçası, kırma yeşil zeytin, tuzlu yoğurt, Antakya peynirleri (yassı, dil, örgü, çökelek), taze kekik (zahter) almadan dönmeyin.

Antakya Kaymakamlığı’nın ifadesinde yer alan, “her ara sokak ve cadde, farklı bir meslek grubuna ayrılmış…” kısmına ise net bir eleştiri var. Zira ifade edilenin aksine, tam da bu noktada “istenen” ve “beklenen” tasnif henüz tamamlanabilmiş değil.
-BİR OSMANLI!-
Uzun Çarşı içinde ilerleyenleri karşılayan en önemli duraklardan bir diğeri, Osmanlı mirasının en görkemli adreslerinden biri olan Kurşunlu Han. Burası için paylaşılan eleştiri mi?
“Bu tür hanlara Gaziantep’te ya da diğer bazı kentlerde rastlıyorsunuz. Bence kullanım şekli itibariyle özel bir alan. Yemek yiyebileceğiniz muhteşem bir atmosferi de var, künefenin tescilli lezzetini tatmak için servis yapanları da, yöresel ürün satanları da… Çarşı’nın en can alıcı adresi, bana göre. Ama! Çok önemli bir şey eksik! Tahmin edin… Anlatmamış-sınız! Anlayacağı-nız, buraya getirdiğimiz misafirler, üzerinde kocaman harflerle ‘Kurşunlu Han’ yazan bir tabelanın altından geçip içeriye giriyorlar, ki buraya kadar güzel. Yeterli mi, diye sorun! Değil! Kesinlikle yeterli değil! Cevap basit! Hikâye yok! Dedim ya, anlatmamışsınız. Niye bilmiyorum ama, hikayesiz bir yer yaratarak, bence buranın tarihini de toprağa gömmüşsünüz. Tamam, kent turizmine kazandırmışsınız, ama… Bu kadar! Nerede Osmanlı geçmişini gelenlere anlatacak bir bilgi tabelası? Nerede, kaç yıllık olduğunu anlatan bir uyarı? Nerede, eski hali böyleydi, diyen bir bilgilendirme? Yok! O yüzden, muhteşem bir yeri, çok kötü yönetiyorsunuz diyebilirim. Çünkü ‘geçmiş’ deneni bugüne kazandırmakla bitmiyor. O ‘geçmiş’ deneni bugüne anlatabilme beceresi de gerekiyor. Gelen yabancı asıl olarak bunu ister. O hanın taş avlusunda otururken ve etrafına bakarken, okuduğu hikâyeyi hayal etmek ister. Ama siz bunu yapmak mı istememişsiniz, bilmiyorum… Bildiğim bir şey var ki, o ‘geçmiş’ konusunda çok zenginsiniz. Tavsiyem… Sermayeden yemeyin!”
-VALİLİK-
Peki, buraya dair, Hatay Valiliği’nin kendi kurumsal bilgilendirmesi içinde paylaştığı mı?

Antakya’nın tarihi Uzun Çarşısı içindeki Kurşunlu Han, uzun zamandır süren restorasyonunu tamamladı.
1660 yıllarında Köprülü Mehmet Paşa tarafından, her yıl Recep ayının on ikisinde Hicaz a gitmek üzere törenle yola çıkarılan ve padişahların armağanlarını taşıyan Surre Alayı’nın ağırlanması için inşa ettirildi. Kente gelen yabancılar, o zamanın ulaşım araçlarından at, deve ve eşekleriyle geldikleri Kurşunlu Han´da, o çağ için oldukça lüks sayılacak bir hizmet anlayışı ile ağırlandı. Hayvanların dinlendiği, yem verildiği, insanların tüm ihtiyaçlarını giderdiği handa; konukların, havuz başında nargile sefası, yemen kahvesi ve hamamda terleyerek yorgunluklarını attıkları, ertesi gün de sabah kahvaltısıyla dinç bir şekilde yolculuklarına devam etmesinin sağlandığı belirtiliyor.
Restorasyon ile beraber; Kurşunlu Hanın zemin katında; 23 adet genel amaçlı dükkân, esnaf lokantası, toplantı ve sergi salonu, avlu, bilgilendirme noktası, 1. katında ise yöresel ürün satışı yapan dükkânlar, yöresel el sanatlarının üretiminin yapılabileceği eğitim atölyesi ve kafe yer almaktadır.

Şimdi soralım… Sahi, bu bilgi ya da bir benzeri, neden tarihi Han’ın içerisinde, gelenlerle paylaşılmıyor?
-Tamer Yazar-